Serbest Kürsü / Sohbet

Eklenme Tarihi : 27.09.2010
Okunma Sayısı : 2729
Yorum Sayısı : 1
AŞKABAT GÜNLERİ
 

                                                           M.NİHAT MALKOÇ
 

            Üç yılım geçti ata topraklarında… 2000 yılında İstanbul’dan Aşkabat’a uçtuk bir gece yarısı…  Arkamızda bıraktık sevdiklerimizi. İlk kez çıkıyorduk yurtdışına. Onun için fazlasıyla buruk bir ruh halimiz vardı. Onun içindir ki Faruk Nafiz Çamlıbel’in “Gidiyorum, gurbeti gönlümle duya duya…” dizesi gönül duvarlarına çarpıp yankılanıyordu içimde.

 

Uzun bir uçak yolculuğu ertesinde üç saat sonra Aşkabat Havaalanı’ndaydık. Evvela bulutların arasından temaşa eyledik şirin Aşkabat’ı… Uçağın lastikleri yere değmeden kanım ısındı bu şehre. Sanki öz vatanıma gelmiş gibiydim. Gerçi bu cümledeki “sanki” ifadesi yersiz… Burası gerçek(öz) vatanımızdı. Ceddimiz buradan Anadolu yollarına düşmüştü. Ata topraklarına ayak basmanın sevinci ve heyecanı vardı içimde. Güneş yanığı yüzleriyle soydaşlarımız karşıladı bizi havaalanında. Fakat havaalanındaki kontrol noktalarından geçmek hiç de kolay olmadı. Sanki işlemler bilerek daha da uzatılıyordu. Bu işin canımızı sıkmasına müsaade etmedik. Zira böyle şeyler sadece burada değil, pekâlâ çok yerde olabilirdi.

 

Aşkabat İlahiyat Lisesi’nin Müdürü Ahmet Şentürk, havaalanında karşılamıştı beni. Zira bu okulda öğretmenlik yapacaktım. Sahipsiz değildim yani… Sağ olsun, o gece ve bir hafta boyunca kendi lojmanında paşalar gibi misafir etmişti beni. Burukluğum azalmıştı.

 

Türkmenistan topraklarında Türk parası geçmiyor. Fakat dolarınız varsa onu rahatlıkla manata çevirebilirsiniz. Ülkede resmi kurla gayri resmi kur farklı… Sözde resmi kurla işler yürü(tülü)yor görülse de esas olan serbest kur… Özellikle pazar yerlerinde paranızı manata dönüştürebiliyorsunuz. Fakat bu işlem biraz gizli saklı yapılıyor. Normalde yasak bu iş…

 

 Üç yıl kalacaktık bu topraklarda. Nitekim öyle de oldu. Ata topraklarını bir baştan bir başa dolaşıp tarihi soluduk ruhumuzda. Selçukluların heybetine ve haşmetine şahit olduk çok yerde. Türklüğün ve zengin Türk kültürünün filizlendiği bu güzel topraklarda olmak beni heyecanlandırdı. Gerçi şehrin kimliği Rus kültüründen daha çok izler taşıyordu.

 

            Türkmenistan’ın başkenti ve en büyük şehri olan Aşkabat’ta nice güzellikleri paylaştık. Aşkabat son dönemlerde çok büyük atılımlar yaparak modern bir şehir kimliğine büründü. Büyüdü, serpildi, güzelleşti. 1948 yılında çok büyük bir deprem geçirerek adeta yerle bir olan Aşkabat, özellikle Türkmenistan’ın bağımsızlığını kazandığı yıl olan 1992’den sonra büyük atılımlar gerçekleştirdi. Artık binalar yapılırken o büyük deprem göz önünde bulunduruluyor. Gerçi yüksek binalar yapılıyor ama ona göre güvenlik önlemleri de alınıyor.

 

            Türkmenistan, Saparmurat Türkmenbaşı’nın yurdu… Başta Aşkabat olmak üzere bütün Türkmen şehirlerinde merhum Türkmenbaşı’nın izlerini görebilirsiniz. Aşkabat’ın hâkim bir noktasında Saparmurat’ın altından heykeli bulunuyor. O her yerde ama her yerde…

 

            Aşkabat aslında bir su şehridir. Gerçi çölün ortasında yer almaktadır ama suya hasret bu insanlar çölün ortasında bir vaha oluşturmuşlardır. Şehrin her tarafında su medeniyetinin izlerini görebilirsiniz. Her tarafta görkemli parklar ve bahçeler bulunmaktadır. Şehrin kenarları çöl olsa da şehir merkezinde çölün izlerini göremezsiniz. Her taraf alabildiğine yeşillendirilmiştir. Geniş caddelerin üzerinde devasa yemyeşil ağaçlar yetiştirilmiştir.

 

            Aşkabat, Türkmenistan’ın en büyük şehri... Başkent olduğu için de bütün resmî binalar burada bulunuyor. Ruslardan kalan eski ve köhne binalar yenileniyor; yenilenemeyenler mermerlerle kaplanıyor. Mermer dedim de aklıma geldi. Türkmenistan’da binaların tamamına yakınının dış cephesi mermerlerle kaplanmıştır. Gözünüzün baktığı her yer bembeyaz mermerlerle kaplı… Aşkabat ‘Akşehir’ e dönüşerek zihinlerde derin izler bırakıyor.

 

            Aşkabat, geceleri adeta ışıktan bir masal şehre dönüşüyor. Her taraf büyülü ışıklarla kaplı… Dev parklarda göklere fışkıran sular, ışıklarla bütünleşerek adeta raks ediyor.

 

            Türkmenistan’da halkın gelir kaynağı hayli düşük… Fakat elektrik, su ve doğalgaz bedava… Petrol ürünleri de sembolik fiyatlarla halka ulaştırılıyor. Sizin anlayacağınız bizde yüz dolara dolduramadığınız depoyu orda bir dolara ağzına kadar doldurabiliyorsunuz.

( Aşkabat Günleri başlıklı yazı M.Nihat Malkoç tarafından 27.09.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.