SAHTE ÂŞIKLAR
Sükuti ihlal edip, aşkı inkâr edişler
Mehtapsız gecelerin, karanlık çığlığıdır
Masum gönüller yakıp, severken terk edişler
Bestesiz hecelerin, bir anlık çığlığıdır
Meşhur bir meseldir ki, ilk heyecan yalanken
Arzuların hırsıyla, ömür aşka yakılır
İhsanı maraz olmuş, sevgi arda kalanken
Saf gönüller haince, bühtan’a bırakılır
Murada erdiği gün, son bir anla biterken
Güne karanlık çöker, başlarken eyvahları
Bîtâb olup bekleme, son hüsranla biterken
Bir daha gelmeyecek, o mutlu sabahları
Çırpınışlar beyhude, bahtiyarlık gelmeden
Bir daha güneş doğmaz, biter gönül sefası
Gönüller yorgun düşer, ihtiyarlık gelmeden
Mutluluğa kan doğrar, başlar şeytan cefası
Nefretin Fidanları, Gönülde kök saldıkça
Hani nerde dostluğun, vefanın eli artık
Gül yüzlü masum gibi, hele haklı kaldıkça
Kin kusarken gözleri, sanki başka yaratık
Sevda büyülü lafmış, zaman akıp giderken
İnsanın derunun da, kuduruyor masum sır
Aşkımsın derken bile, gece gündüz hak yerken
Aşk deccalı kan kusar, sanki belalı asır
Bu kurtlar sofrasında, acizler olur heder
Doldukça unuturlar, kasalar ve torbalar
Hani sevda çiçeğin, can dediğin nerdeler
Soydukça soymadalar, aşk hırsızı zorbalar
Muzaffer TEKBIYIK
Bühtan. İftira
BîtÂp. kuvvetsiz
Sükuti. Sessiz kalma