Yalnızlığın Anatomisi
…
Önce,
Alışkanlıkları değişir insanın
Fark etmez
İçine çeker, yavaş yavaş
Hengâmeli garip
Sonu hüsranlı bir savaş
Düşman kim?
Muamma...
Dilinden düşürüverir
Terennümlerini ansızın..
Hicranla dost olur
Hissetmez acısını
Söz verip de tutmamayı öğrenir
En çokta kendine, utanmaz.
Alışır sıkılıp, daralıp, bunalmaya da
Bir türlü boğulmaz çaresizlik girdaplarında
…
Koca şehirde
Bütün yüzler aynı görünür
Hem yabancı, hem aşina
iki kelimeye iner dağarcığı
Alabilir miyim, teşekkürler.
…
Özlemeyi unutur
Katı kalpli, inatçı
Kenar bir mahallede
Gündüzleri başı yerde
Başlar paranoyaları
Uzun gecelerde
…
Kaybolur okurken
Tozlu sayfalarında kitapların
Alsada eline, bırakır yeniden
O, çok sevdiği aşk romanını
Bitmiştir artık
Aşka ve sevgiye dair tüm inancı.
Bitik dünya hikâyeleri yazar
Her gece, uyku nöbetlerinde
Beyaza boyadığı duvarlarına
Kırmızı mürekkeple
…
Uyanır her sabah,
Yorgun ve umutsuz.
Geçerken önünden
Dönüp bakmaz,
Aynadaki solgun yüze
Bilir ki; asılı kalmış orda
Hâlâ can çekişen...
Yalnızlığın anatomisi.
…
Bilinçaltının karanlık odalarına gizler
Bir şeylere kavuşma endişesini,
Giyotine bağlar iyimser dileklerini,
Çıkmaz sokaklarda öğrenir
Sokak lambalarının konuşabildiğini,
Unutmuştur, unuttuğu her şeyi
İşte...Böyle hapseder kimi insanı
Yalnızlığın…
Uyumsuz, karanlık iklimi.
🍁
Rafet Korkmaz (..2018)