Biz Zaten Her Acının Tiryakisi Olmuşuz


 

 

yoldaş

devrimci

heval

ezcümle

bütün yaşananlar

baştan aşağı

bir çadır tiyatrosu

içinde illüzyon oyunları devam ediyor

 

seyircinin önünde karşılıklı çiçekler ve gülücükler

çevredeki cazgırlar da müşteri toplamaya çalışıp

gel vatandaş gel yapıyor

biz de birlikte ve merak içinde izliyoruz

zafer gülüşü patlatan genç kadını mesela

ortada bir tuhaflık var

rezil bir manipülasyon

bir tür panik atmosferi


al sana global insan
kirlenmiş

adeta çamura bulanmış

stok

zam

spekülasyon

iç içe

 

öyle olunca da herkes sözünü yuvarlamak zorunda

köşeli konuşmalar

argo deyimler

galiz küfürler

yok ima etti

yok hissettirmeye çalıştı

vesaire

eeeee

 

şeytan azapta gerek

ben sizin babanızım

her şeyi ben bilirim

sen neymişsin be abi

kıl oldum abi

lafı mı olur

devede kulak

biz zaten her acının tiryakisi olmuşuz

batsın bu dünya

 

eski ülkenin görüntüleri

aklımızdan hiç çıkmadı

umutsuzluk duygusu

güvensizlik hissi tüm sathı kuşatmıştı

bir şeylerin değişebileceğine inanç kalmamıştı

ahali kırılgan bir ruh haline sokulmuştu

 

bankalar güpe- gündüz hortumlandı

koalisyon liderleri kendi aralarında kavga çıkardılar

bir gürültüyle faizler bir gecede

yüzde 7 bin 500'leri gördü

siyasal sistem bu dediler

 

eskiler

o kaos dolu günler

o yıllarda her gün ayrı bir ölüm haberi

aydınlar bombayla havaya uçuruldu

körpe gençlik köşe başlarında kurşunlandı

elleri kolları bağlı bir şekilde

ücra bir arazide öldürülmüş bulundu

 

üst düzey askeri komutanların uçakları düşürüldü

devlet adamları şaibeli bir şekilde vefat etti

polis şefleri suikastlara kurban gitti

insan hatırlamak dahi istemiyor

bir daha asla dönmeyi arzulamayacağımız yıllar

 

birileri sürdürülebilir bir krize oynuyor

kriz olsun ki

birileri orada kalıcı olabilsinler

halkının kanları ve gözyaşları üzerine

kendilerine iktidarda kalabilsin

kendileri servet üretebilsin

 

hayır

utanmak dememeliyiz

hata yaptığını düşündüğünde utanır insan

insanlıktan nasibi varsa

içinde vicdandan eser varsa

utanır insan

 

kapitalist, komünist, faşistler

bu toprakları kan gölüne çevirdiler

kan döktüler

cinayetler

suikastler …

 

insan insanlıktan uzaklaşınca

hayvandan aşağı bir mahluka dönüşüyor

hem de şeytanı kıskandıracak kadar

kapitalizmin mayası bunun için bozuk

modernitenin imanı bunun için gevşek

sekülaritenin tipi bu sebepten kayık

 

onlar için onlardan başkası öteki

asla hayat hakkı yok ötekine

kahramanları hain

hainleri kahraman

aman dikkat

kim kimdir belli değil

yok ederek var olmuşlar

katlederek can bulmuşlar

 

namussuzluk dedelerinden miras

ahlaksızlık genlerine işlemiş

vicdanlarını bilmem kaç asır önce

bilmem hangi cehennemde

bilmem hangi menfaatleri uğruna satmışlar

 

kılı kırk yaran ince hesaplar

sonuç vermeyen nafile turlar

ilaveten itiş, kakış, kavga dövüş, patinaj

daha bir dizi problem

bir nevi vücudun kendi hücrelerinin

kendisine savaş açması gibi

bir tür kanser hali

içyapılarındaki

iç işleyişlerindeki

iç dokularındaki

 

klikler, gruplar, hizipler

samimiyetsiz, yıkıcı, dışlayıcı, hasmane

bir mücadele

iflah olmaz  muhalif güruh

her mevzuda dezenformasyon

ah ki  ne ah..

gözleri var görmüyorlar

kulakları var duymuyorlar

kalpleri var hissetmiyorlar

 

farklı rüzgarlar esmede

algılar uçuşmada

provokasyon ise diz boyu

bir yol feneri işlevi görüyor

mahkeme kadıya mülk değil

iktidarlar gelirler

giderler

hiç tahammülleri yok

 

gelecek tasavvurları

ne renk olursa olsun
güneş gibi her yana ışık salsa da
asla aldırış bile etmez onlar
öncesi

sonrasına
herkes kendi ışığının gölgesinde
herkes kendine patron

biraz duygusuz

hatta biraz da bencil

 

oysa ki

muhtelif renklerde papatyadan gelinciğe kadar

her insan kusursuz bir çiçek

güneşin daha çok ısıttığı

rengarenk

çeşit çeşit

 

kaç bahar gördü ki ömrümüz

zaten

miskale ayarlı terazilerde

tartılamayacak kadar ağırlıklı

kaç bahar yaşadık ki

yazın sıcağında

bir pınarın soğuk suyu

kaç vakit değdi ki

alınlarımıza

 

redfer

 

 

( Biz Zaten Her Acının Tiryakisi Olmuşuz başlıklı yazı redfer tarafından 7/23/2023 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.