İman ile Bilinir-5-

İmanın Şartları Nelerdir, Kaç Tanedir? İmanın Şartı Kaçtır, Neden Bilinmesi  Gerekir?

Zamana Bırakmak ya da Tevekkül ederek Anlamaya Çalışmak

 

Müminin her işi hayırdır. Peygamber Efendimiz (s.a.v.): “Acibtu” diyor. Yani, şaşırdım manasında. Hadis-i Şerif: “Mü ‘minin işine şaşılır, onun işi tümüyle hayırdır.” Mümin için kötü bir şey yoktur. Zor bir şey olsa yahut Allah’ın imtihanı olsa onun da sevabı büyüktür. İyi bir şey gelse, o da sevap. Allah’a iman ettiği, Allah yolunda yürüdüğü için o da hayırdır. Büyük bir hayırdır. Onun için insanlar başlarına zor bir şey geldi mi kendilerini unutmasınlar, Allah’ı unutmasınlar, “Bu işte de bir hayır vardır.” desinler. Hakikaten çoğu zaman iyi bildiğin şey kötü çıkıyor. O vakit insan üzülüyor. Halbuki Allah güzel yol göstermiş, iyiyi göstermiş. Bunu takip edip, “Allah iyisini bilir, bu bizim için iyidir.” desinler. Şükredip, hamt edip Allah’a tevekkül etsinler. Bakalım sonu ne olur diye baksınlar. *”

 

İçe dönmek iç aleminde imanıyla birlikte hakka yönelmek tevekkül etmek hoşuna gitmeyecek olanın hayırsız çıkacağını sanmak yerine her şeyde hayır yani iyisi vardır diye tevekkül etmek az zamanla beklemek gerekir. Gönlün iman şubesine uğrayarak yavaş aldığı frekanslarla ne dediğini duymak gerekir, bazen cevapsız sandığımız soruların cevabı birkaç gün sonra ortaya çıkıyor anında sorular bazen cevap bulmuyor, bu da sabrın merkezine uğrayarak sabırla beklemeyi bilmek içindir. Sanki o an yokluk içinde kendini sanırsın aslında Rabbim yokluğu yaratmamıştır eksikliktir bu öyle sanırsın, bazen beklemek en güzelidir hem de sabırla tevekkül ederek. Yol tükendi sanıyorsun birkaç gün sonra bakıyorsun önünde yeni yollar seni düzlüğe götürüyor! Bazen bu yollar açılmadan sana kayıp anlarına üzülüyordun her anım kayıp oldu diyordun, müminin yaptığı hiçbir şey kaybolmaz Allah C.C. Katın da. Yerli yersiz hatta seni telaşa düşüren nefsin ve şeytanın seni bir an boşta görmesiyle hücum etmesine izin vermeden Tevekküle sabır’a sarılmak gerekir yoksa alır başka yanlış yollara götürür ki dönüşü zor olur Rabbim cümlemizi esirgesin.

 

Sükûnetin Huzurun Merkezi

Sırra ermek için varmak kapısını açmak lazım ki sırra eresin, sırrı veren Rabbe teslim olmak lazım ki hazineye ulaşasın, sükûnetin huzurun merkezine ancak kapısını açmadan önce Rabbe teslim olanlar ulaşmış sırrına ermiştir. Önemli olan sana verilen sıkıntılar üzüntüler nereye götürüyor, acizliğinle Rabbe götürüyorsa, doğru yerdeyiz, isyana haddi aşmaya götürüyorsa yanlış yöndeyiz hemen dönmek gerekir bu yoldan doğru olan Rabbin yönüne… Sebepler manaya ulaştırmalı boş olana gereksiz olana değil, bu yönde hayata bakmalı buna göre yaşamalı insan.

“İman ederek bilmek” yaşamın zenginliğini açan içeriye ışık girmesini sağlayan, insanlarla kaynaşmayı sağlayan değerler değil midir? Biz ancak bilmekle kendimizi, insanlığı, çevremizi farkına varırız bu farkındalık bizlere yeni dünyalar duyguların kapısını açar. O zaman yaşarken bizler bu bilmekle gönlümüzün kapısını açmış, insanların değerini anlayarak renkleriyle, dilleriyle, cinsiyetleriyle ve maddi güçlerini ölçmekten vazgeçer, bu dünya yaşanılası bir yer olması ancak birliktelikle beraberlikte olduğunun farkına varırız. İnsanların yaşam tarzlarına müdahale etmenin, dışlamanın insan onuruna yakışmadığını, insan yaşantısıyla kimsenin yaşantısına müdahale etmedi müddetçe, insana saygının bir erdem olduğunu elbette yaşayarak biliriz. İşte bu bilmekle bunu algılayan insanlar, hayatın içinde saygının insan için olduğunu benimsemiş kabul etmiş insanlar olduğu gerçeğini, bize göstermiş olacaklardır. Buna günümüzde bizler empati sempati yapma deriz ve bunun üzerinden insanlara ulaşmanın kapalı olan tüm kapıları açılır. Ne güzel değil mi? Bilmek çok önemlidir ve yaşamın, insan olmanın temeli vazgeçilmez onurudur, olmazsa kesin olmazıdır...

 

Aradığımız Nedir?

Bu aleme geliş amacımız muhakkak ki vardır, bunun ne olduğunu bilmek bize düşen en tabi görevdir. Yoksa amaçsız sorumsuz bir varlık olarak bu aleme gönderilmedik bu aşikâr. Alem içinde bin alem olan biz gönlümüz dünya düşünceleriniz hislerimiz bize boş yere verilmedi elbette ki. Yüce Mevla ne diyor “Zâriyât suresinnde,56,57,58: Ben cinleri ve insanları, başka değil, sırf bana kulluk etsinler diye yarattım.  Onlardan bir rızık istemiyorum, beni doyurmalarını da istiyor değilim. Şüphesiz rızkı veren, sarsılmaz gücün sahibi olan yalnızca sizi yaratan yüce Allah’tır.”

"Şüphesiz ki sadaka veren erkeklerle sadaka veren kadınlar ve Allah'a güzel bir borç verenler var ya, (verdikleri) onlara kat kat ödenir. Ayrıca onlara çok değerli bir mükafat da vardır." (Hadîd Suresi 18)

Kâfirler de birbirlerinin dost ve yardımcılarıdırlar. Eğer siz aynı şekilde birbirinize arka çıkmaz ve destek olmazsanız, yeryüzünde ne götürüp ne getireceğini kestiremeyeceğiniz büyük bir fitne, kargaşa ve büyük bir bozgunculuk patlak verir. (Enfal – 73)

 

İşte anı an ile değerlendirmek değer katmak yaşadığını ne için gönderildiğini bilmek elinde gönlünde imanın içinde, kaybolmayan değerini yitirmeyen an var iken, değersiz anların bize ne faydası olacak bunu da düşünmek ve bu düşünce ile tefekkürler sabırla şuurlanmak gerekir. İşte saatlerin anların zamanların seninle dost olduğu anlar bu bize Rabbimizden bir hediyedir kıymetini bilmek, aradığımızın ve bulduğumuzun bu olduğunun idrakine varmak gerekir. Kalbimiz bunlarla tatlı hoşluk içinde iken içini boşlukla doldurarak tam tersini yapmak bu bulunanı almamak elimizin tersi ile ret etmek ancak ahmaklık ve salaklık olacaktır ki bununda sonu ancak hüsrandır! Bakalım etrafımıza bulamadıklarımızla ağlıyoruz çırpınıyoruz ve çıkış yolunu elimizin tersi ile iterek perişan oluyoruz buna değer mi? Hak Mevla’ya Rabbe teslim olmak varken? İnsanların neşelenmesi için çabalamak ve kendimizin de neşelenmesi mevcut ise bunu ret etmek yine dediğim gibi aptallık ve salaklık olacak ki bunun da sonu hüsrandır yine…

 

Bir ömür mutluluğu bekliyordun, işte geldi belki bu alemde imtihandayız diye mutluluk öylesine uzun olmayacak lakin iman edenler olarak ahiret bizim yurdumuz şu anda gurbetteyiz, burada kazanmakla göndermekle orada mutlu olacağımız Rabbimizin ayetleriyle gül kokulu Resul sünneti ile sabit iken geleni karşılayalım kucaklayalım sarılalım, hem insanlık hem de kendimiz için…Parçalanmış insan söylemi kavramı yolda bırakır bakın tarihe buna şahit olacaksınız, yüzlerini maskelemiş batı ve dış düşman ve içimizde satın alınan iç düşmanların açtığı tahribatı mutlaka okuyacak ve pişmanlık duyacaksınız, lakin bunları yapanların pişmanlık duymadığına da şahit olacak şaşıracaksın! Bu pişmanlık sizin algınızla algılanmayacağınız bir pişmanlık olacak bunu da anlamayacaksınız!

Mehmet Aluç
( İman İle Bilinir-5- başlıklı yazı kul mehmet tarafından 31.12.2021 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.