Ne kumbarada ne terazide
Özgürlükse meger,
Aklindan eseni gönlünden geceni yapip yasatmadikca insan
Tabutu ihaleye cikmis kelepir kalintisi gibidir
Terziler dikemez, demir kömürcüler yakip yogurammaz
Fabrikanin dörtbucuk vardiyesi
Yahut uzun mesai saatlerinin hic ara vermeden ana nizamiyeden cikis girisli
Öter durur saati gelen siren durmadan birbirine benzer
Insan gölgeleri ve monotonlasmis hikayeleri sayip savarak
Her sira yoklamalarindan gecen ne kadar bozarsa bozsun yeminini
Ne kadar itirazi billah ederse etsin illallah
Yitikteki kayip nufus hep aynidir tek kisilik ve birbirine yapismis bölük pörcükten
Sarar durur bütün kopukluklari birbirine carmihlayip ulayan makara
Kiyamet hizinda dönen kampanada
Kendini buyurup
Yoklukla terbiye edenlerin ve yoksullukla kisilik karakter yazip bozanlarin
Alistirilmis yemlenmis oltalarinda fiyaka süslenir
Percinli prangalarin üc bölü ondört paket ve pirizmalarinda volta gezinir
Aklindan eseni gönlünden geceni yasayip yasatmazsa insan
Asla kendi hayatini bulup kurmaya özgürlesemez
Ve nitekim dolaplar icinde sakli
Kumbara cekilislerinde defin
Calar arkasinda insansiz elbiseler gibidir
Oldugu ve öldügü yere markalasip marketleserek
Magazalar mesafesinde sallanip duran saatler sarkaciyla
Izgaradan püfürdeyen sapi silik sicili bozuk,
Hayal perdesini küs ve küflü nefes arailiginda carsi bazar ederek
Susmus güne boyali mumlar yakar diker insan
Kutlu olsun siparsinden
Ve her curcunadan ibreti alem
 
Seyfi Karaca…Aralik / 21