YAZGI
Karanlık akşamla çöküyordu dünyasına
Gökyüzünde parlak yıldız göz kırpıyordu
Kapattı etten oluşmuş hapishanesine
Manastıra gizledi çocukluğunu
Gerisini Allah’a bırakıp
Vedalaştı, acılarla dolu
geçmişiyle
Sokaklarda çocuklar çıplak ayaklarıyla
Çamurlara dalıp çıkarken mutlulukla
Deniz aynı yerinde kaldı
Kuşlar gidiyor mevsim değişiyordu yaşamında
İçini kemiriyordu doldurulamaz boşluklar
Yabancı karanlık bir kuyudan gelir gibi
Derinlerden geliyordu akisler
Beyaz çarşafa sarılmış genç bir kadın
Saçlarını çözmüş aynanın şafağında
Bilmediği operanın üvertür’ünde
Yüzünde tanıdık bir hüzün
Yanık ayak bilekleri kızıllar içinde
Duygularını besleyen öfkedeki sevgiye baktı
Horlayan gürültü çoğalıyordu
Ruhsuz,ritimsiz ölmüş olmayı diledi
Yarasalar kanını emmiş gibi
Boynunu uzatarak yaşamında
Hiç sevmediği kadar sevmenin
Verdiği ihtirasla bekledi uykuyu
Verdi kararını Allah’a danışarak
Bavulunda sıkıştırılmış umutları
Kutsal bir Cuma gününde
Mesih’e palmiye yaprağını bıraktı
Dağların arasında güneş
Doğmakla doğmamak arasında
Arabanın arka koltuğundan son bir kez baktı
Sokakların pencerelerine
annesinin yüreğinden.
Yıldırımlar hazırolda bekliyorlardı ,
griye boyanıyordu; gök
Deniz hırçınlığını ,sessizliğindeki sesine
Med cezirleriyle
vururken
Dilenciler dileniyordu son nefeslerini
Çelik zırhlarını omzuna atıp
Hayatına son kez meydan okuyarak
Çekiliyordu inzivaya…