GÜL Kİ
Gül; bahtımın aynasına, beni versin yansıyan
Mavi gökten kopsun da, insin küme bulutlar
Dizilsin Kehkeşanlar, aydınlansın aşiyan
Senden yana sönmüştü, alevlensin umutlar
Bana dildâr olasın, hayal kıskansın seni
Bırak öyle bilsinler: sevdaya kansın; seni
Hayalin gölgesinde yıldızlar ansın seni
Gerçeğe güneş doğar, düşlerimde vücutlar
Sorma bana, “ne dersin, yüreğin zalim midir
Ben gülersem sevdaya, gamzeler alim midir
Gözlerim göğün rengi, bakışlarım mim midir”
Sorma ki, şahı olsun; cevabımın sükûtlar
Birkaç damla gözyaşı, gecede sönük fener
Arafında dolaşır, karanlığındaki er
Nefesi tavaf olur, alıp verdiği, sefer
Adın dilde zikrolur, gerçekleşir maksutlar
Ağla; sökülsün kiri, gözlerindeki varın
Aksın bakışlarından, sırrındaki nazarın
Tut elimi, sıkıca; azad olunca arın
Gözlerini kıskansın, zümrüt, inci, yakutlar
Kavur; tütsün semaya, yüreğin ateşinde
Aşkının benzeri yok, sükut inşat eşinde
Eşitsiz kalmış sevdam, gâh hanede, gâh inde
İçim kocaman derya, neylesin skavutlar
Bağır; düşsün yankısı, vadilerden dağlara
Sürgün yemiş muradım, takılmışım ağlara
Kalem kağıt olsaydım, kelamımı çağlara
Ayan eder tutamaz, hükmü yitik hudutlar
Yansın; mevsimler yılda, zamana ceza olsun
Kızılca kıyametler, günümde eza olsun
İçinde yoksan eğer, rüyalar heba olsun
Solsun güller laleler, kurtlansın kara dutlar
Gül; sevdamın çilesine, dinsin içte ağıtım
Gül ki yaşımdaki tuz, yanağımda bağıtım
Arşını ökçe yaptım; sana varmak ahitim
Gül; bahtımın karasına, ayan olsun çaputlar
Sökülsün; prangalı, boynum vuran hamutlar