Beyin Fırtınasına Devam...
Soru ve Cevap Hazır mısınız Cevaba Var mısınız?
“Efendim, düşüncelerim sessiz kalmamı imkânsız kılıyor.
Kendimiz güçsüz hissediyorum. Ne tavsiye edersiniz? Alıntıdır”
A-Anlatım bakımında güzel bir soru, sessiz kalmak seni güçsüz
kılıyorsa durma konuşmaya anlatmaya devam et. Güçsüz kalmaktansa, güçlü ol bu
daha iyidir.
B- Burada anlatılan kişinin kendi iradesiyle hayatına devam
etmesini, kendisinin sağlayacağı yönünde bir mesajdır, herkes bu mesajı doğru
okuyamaz, burada verilen mesaj sessiz kalmak her zaman doğru değildir,
gerektiğinde doğruları söylemek gerekir inancındayım.
C- Cevabın doğru anlaşılması için şöyle bir alıntıyla cevap versem
“Neden kafanın içinde görünen düşüncenin senin olduğunu iddia ediyorsun ki?”
D- Denizde boğulmak üzere olan birinin, mutluluğu kurtularak
sağ salim kıyıya varmasıdır sonucunda bağlamında, susmak yerine konuşmayı
tavsiye ederim.
E- Enlem boylam açısında bakınca toplumda değer yargılarına
ters düşmeyen, düşünceler sözler ile devam edilecekse sessiz kalmaya hiç
gerek yoktur, konuşmanın muhabbetin ikliminde devam et derim bana kalırsa yani…
F- Farklı bir açıdan bakarsak, ben bir alıntıyla cevap vermek
isterim” insanların yemek yemeye ihtiyaçları olduğu gibi, sevgi ve ilgiye de
ihtiyaçları vardır. Ama bütün bunların ötesinde, insanların ihtiyaç duyduğu
başka şeylerde vardır. İnsanlar kim olduklarını ve neden yaşadıklarını bilmek
isterler. Neden yaşadığımızı bilmek, pul toplamak kadar rastlantısal bir ilgi
değildir. Bu ilgi insanın var olduğu ilk andan itibaren kendini göstermiştir.”
Bu sevgide ihtiyaçta sessiz kalmakla olmaz diyorum.
G-Genel itibarıyla eleştirici olmak adına, sessiz kalmamalı, eleştirirken
de yıkıcı olmalıdır.
F-Fitnat diyete girmek için bugün itibarıyla başlamayı,
yarına bırakırken, yarında diğer yarına bırakarak, hamburgeri, lahmacunları birer
ikişer götürürken, yarın gireceği diyetin açlığını şimdiden bastırmanın
telaşında iken, yarında diyete başlamayacağından eminken, neden bu kadar aç
gözlü olduğunu kendisine sorarken, ikilem arasında kalmanın şaşkınlığıyla
yemeye devam ediyordu.
H- Hayat bu her zaman irdeleyici olmak gerekir, susmakla
sessiz kalmakla hiçbir şey elde edilmez denilemez de düşünmek için sessiz
kalmak, daha güzel kararlar vermek adına bir an sessiz kalına bilinir, bundan
sonrasında fikrini saklamak yerine sessiz kalmak yerine söylemek en doğrusudur
derim bana göre.
I-Ispanaklar tarlada yeşerirken bu soru ile ne alakası
vardır?
İ-İnsanı bilmenin anlamanın temelinde yatan sessizlikle,
sessiz kalması insana durgunluk verebilir, iç gezinme ile kendini
karşısındakini tanımaya götürebilir. Bu estetik iç gezinmeyle, içten hoş
duygulara varmanın kapısını açarak hoşluk içinde, sessizliğin şarkısını
dinleyebilirsiniz. Bu farklı malzemelerle yani içsel yolculukla içten bakışla, belirli
varsayımlardan uzak sessiz bakışlarla birbirini yakından tanıyabilir diyorum.
J-Jale Fitnat’a uyarak bugünde diyetini bozmaya başladı, üzüm
üzüme bakarak kararır misali bunların diyete başlayacağı yok, yiyin yiyin zaten
yemeğin salçalısı kadının kalçalısı demişler…
K-Kendime defalarca sordum, sessiz kalmak var olmanın gereği midir,
sessiz kalarak bu var olmanın adına var olduğumuzu ispat edemeyiz, yani var
olmayan bir şeyin varlığından söz edemeyiz, suskun kalarak karşımızdakine var
olduğumuzu söylemeden konuşmadan var olduğumuzu ispat edemeyiz vesselam.
L-Leman, bugün yine alışverişe çıktı, dünde çıkmıştı evvelsi
günde çıkmıştı, dün alıp beğendiğini bugün beğenmiyor, yeniden yenisini almak
için alışverişe çıkıyordu. Kazandığı maaşı alışverişte harcarken, kış günleri
mumun ışığıyla ısınırken tir tir titrerken, battaniyelerin ağırlığı altında
ezilerek yaşamaya devam ediyordu.
M-Maksat muhabbet olsun, soruların ne önemi var.
N-Nasıl diyeyim insanlar bilgi birikimlerini konuşarak
ispatlarla, sessiz kalarak değil.
O-Osman kendine yönelen Ayten’e, aşkını aylarca suskun sadece
gözlerle anlatamamanın ıstırabını yaşarken bugün ona “seni seviyorum “diyerek, sessizliğini
suskunluğunu bozarak ilan etti, Ayten de “bende seni seviyorum” diyerek, aşkına
cevap verince birbirlerine sarılarak, mutluluk içinde yollarına devam ettiler.
Ö-Ördek suda yüzerken, sorulara cevap verenleri uzaktan seyir
ederken, yüzmeye devam ediyordu.
P-Perdeleri açan Perihan karşıda kendine bakan Süleyman’ın,
aşağıya gel buluşalı mı işaret diliyle söylemini anlamayarak, kendisi de el
diliyle telefon et anlamıyorum demesini anlayamadığından akşama kadar,
birbirlerini anlamadan yorgun Süleyman evine giderken, Perihan da perdeleri
kapatarak yorgun kanepeye yığıldı kaldı. Bense üstat Peyami Safa’nın “Canan” romanını
okurken duyduğum mutluğu, okumanın zevkini kelimelerin duyguların beni
sarmasıyla, şaşkınlık içinde suskun durmam Üstada olan hayranlığımı içten
duygularla, ötelere giden üstadıma teşekkür mahiyetinde olduğunda, bu dediğiniz
suskunlukla pek alası yoktur. Bu güzel eseri okumanın zevkini coşkusunu az daha
suskun kalarak içten özümseyerek sevincini güzelliğini yaşamak istiyorum.
R-Ramazan her ne kadar suskun kalmak kendisini geriye götüren
bir izlenim alışkanlığıyla götürdüğüne inansa da, mazinin içinde hatıralarla
geçmiş yad etmenin adına gezinirken, suskun kalışıyla, hasretin özlemin içini
yakan kor ateşini söndürmek için, Süleyman emmilerin bahçesindeki göle
kendisini atarak, bu ateşin sönmesini, sabahtan akşama kadar gölün içinden
çıkmayarak beklemektedir.
S-Söylediğim gibi, bilmek konuşmakla devam etse de bazen
susmakla da bilmek sonlanmaz yani derin düşüncelere dalarak anlamak için susmak
gerekir. Susmak vazgeçiş değildir.
Ş-Şule, kendisini seven Ramazan’ın duygularını açıklamadan,
sadece gözlerine bakarak, suskun kalışına isyan ederek suratına okkalı bir
tokat atarak, “susma artık ne olursun konuş” diye yalvarmaktadır.
T- Tutunanlar ve tutunmayanlar olarak, suskunları
tutunamayanlar, konuşarak devam edenleri tutunanlar diye ikiye ayıra biliriz.
U- Usanmadan, farklı olarak konuşmak suskunluğun suratına bir
tokat atmaktır.
Ü-Üzülerek sona geldiğimizi bildirmek isterim.
V-Vasat bir soru cevap olmamasını isteyerek, beyin
fırtınasını ortaya çıkarmak istedim.
Y-Yazarken sona gelince, sizlerin cevabıyla eserimin değer
kazanacağı inancındayım.
Z-Zaman doldu sona geldik herkese selamlar.
Mehmet Aluç