ASLA YO-YO
DEMEYİN. ZAMANINDA ONUNCU
YIL MARŞINI BİLE
SOLLAMIŞ.
Yıl 1933
Bilindiği gibi Türkiye
Cumhuriyetinin 10. Yılı kutlanacaktır o senenin 29 Ekiminde. Bu kutlama
elbette ki daha
öncekilerden daha görkemli
olmalıdır. Bu sebeple de Haziran
ayının 26 sında 10.
Yıl Marşı için
şiir yarışması düzenlenir. Zaman kısa
olduğu için yarışmaya
giren fazla şiir
olmaz girenler arasında
ise Faruk nafiz
Çamlıbel ve Behçet
Kemal Çağlar’ın yazdıkları
şiirler birleştirilir ve
düzenlenerek 10. Yıl
Marşının güftesi ortaya
çıkar. Daha sonra Cemal
Reşit rey de besteyi
yapar ve ortaya
herkesin bildiği ‘’ Çıktık
açık alınla on yılda her savaştan’’ Diye başlayan
Onuncu Yıl Marşı
çıkmış olur.
Ancak bir yıl
öncesinde Türk Milletinin
diline dolanan bazı manzumeler işin doğrusu
Onuncu Yıl Marşından
daha fazla bilinmekte
ve tanınmaktadır ki o manzumelerden birinin sözleri ‘’ Atarlar seni öne/ Gelirsin
döne döne ‘’ Diye başlar.
İyi de milletimiz ne
için böyle bir manzume yazmış?
İşte bu
sorunun cevabını 26 Ekim 1932 de Cumhuriyet Gazetesinde yazan Yusuf Ziya Ortaç’ın
kaleminden dinleyelim:
“Son günlerde Avrupa’yı saran yo-yo
salgını da, Şişli tepesinden Yedikule’ye, Sahrayicedit’den Yuşa tepesine kadar
bütün İstanbul’u bürüdü. Tüysüz meyhane garsonlarının elinde birer yo-yo…
Sakallı küfecilerin ellerinde birer yo-yo… Mektepli çocukların, müşterisiz
esnafın, hatta bazı yaşlı başlı hanımların, beylerin ellerinde bile bu!”
Evet..Üzerine şiirler yazdığımız
şey yukarıda fotoğraflarını
gördüğünüz ve adı yo-yo
olan oyuncaktan başka bir
şey değildi ve bu oyuncak ilk kez 1932 de geldiği
Türkiye’de çok büyük
bir kabul görmüştü.
Aynı dönemde çıkan Akşam
Gazetesi ise yarı
şaka yarı ciddi
tüm dünyayı saran ekonomik
krizin yo-yo sayesinde
nasıl atlatılacağını söyle anlatmıştı: “Eğer
bütün dünyadaki insanlar birer yo-yo alacak olurlarsa ip fabrikaları,
boyacılar, cilacılar, yo-yo ticareti yapan tüccarlar, küçük satıcılar hep
birden refaha kavuşacaklardır. Birçok kimselere yo-yo yüzünden iş çıkacaktır.”
Görüldüğü gibi yo-yo
çılgınlığı ve heyecanı
Cumhuriyetin Onuncu Yıl
Kutlamaları için yapılan çalışmaları bile
gölgede bırakmıştı. Mesela Yine
Akşam Gazetesi 18 Kasım 1932 Tarihinde İstanbul’da
bir yo-yo yarışması
düzenleneceğini ( kendi
organizasyonları olarak )
duyurmuştu ve akabinde bu yarışma
gerçekten de bugünkü Odakule’nin olduğu Società Operaia Italiana kulübü
salonunda yapılmıştı. Yarışmayı 13 yaşındaki Yorgo Atanasiaris adlı çocuk
kazanmıştı.
Ancak yo-yo sadece İstanbul ile sınırlı
kalmadı elbette. Yurdun her
tarafına yayılmıştı bu
oyuncak. Ama oyuncak
dediğime bakmayın genç- yaşlı
herkesin elindeydi. Mesela Türkiye’nin
ilk güzel Feriha
Tevfik’in elinde bile
yo-yo vardı. Mesela daha
önce çıkrık üreten
Konyalı çıkrıkçılar işi
gücü bırakıp yo- yo üretmeye başlamışlardı. Mesela 1933 Haziran ayında Erzincan Zabit
Paşa Sineması’nda yapılan baloda, bir de yo-yo müsabakası düzenlenir ve diş
tabibi Fikret Bey’in eşi birinci olur.
Onuncu Yıl Marşının
bestesi için çalışıladursun 1933 yılının Haziranında Bolu’da bir yo-yo opereti yazılır.
Gazetelerde neredeyse her gün yo-yo
ile ilgili haberler vardır. Öyle
ki 9 Şubat 1933 tarihli Akşam
Gazetesinin haberine göre
Bursa’nın Mustafakemalpaşa ilçesinde
bir çocuk yo-yosuyla
oynamasına izin vermeyen
arkadaşını av tüfeği
ile vurarak öldürmüştür.
Gaziantep’te yo-yo ‘’ Çıkşağı’’ adı
takılır ( Çık yukarı- in aşağı )
Mildan Niyazi Bey adında biri tarafından yazılan ve Mediha Hanım’ın koro eşliğinde
Odeon plaklarına okunan “Yo-yo, yo-yo, yo-yo” şarkısının maalesef
orijinal plağı kayıptır.
Şimdi yukarıda sadece iki
dizesini aldığım şiirin tamamını
sunayım sizlere:
“Atarlar seni öne
Gelirsin döne döne
Kadın erkek, kız Yo-yo
Sana aşıktır Yo-yo”
“Bakmayız sola sağa
Başlarız oynamaya;
Yeter bu kadar kavga,
Yo-yo benim sevgilim!”
“Büyük küçük herkese
Yo-yo sevdası geldi!
Kapıldılar hevese,
Yo-yo sevdası geldi!”