Geldi mi gitmek bilmeyen korku senaryolarım var. Her an kötü bir şey olacakmış hissi ile uyanıyorum güne. Bu his uyuyacağım zamana kadar devam ediyor. Uyuyacağım zamanda kötü senaryolar kuduracak kadar ileri gidiyor.


Çok kısacık bir zaman mutluluk gelip misafir oluyor. O anı bir fotoğraf karesi gibi dondurup cep aynama asmak istiyorum. O ana her baktığımda yüzüm güleç olabilsin diye. Lakin mutluluğun misafirliği o kadar kısa ki, hazırlığım bitmeden o toparlanmış oluyor. Kendimi yine olmaktan korktuğum yerde buluyorum. O çıkmaz sokakta…


Dokuz yıldır kamuda görev yapmaktayım. Yedi yılım Yalova’da geçti. Orada yaşadıklarım güzel birkaç anıyı bir kenara bırakacak olursam. Hep bir mobing baskı ile karşı karşıya kaldım. Siyasi partilerin sendika uzantısı ile yolunu bulan taşeronlar ile bitmek bilmeyen bir mücadelenin içine girdim. Her seferinde bir yolunu bulup sıyrılabiliyorlardı işlerden. Bense kısık sesimle ve haksızlığa uğramış davam ile oturup kalıyordum olduğum yerde. Ve sonunda onların istediği oldu ben pes ettim. Tayin dilekçemi verip İstanbul’a geldim. Burada biraz olsun nefes aldığıma inandım. Rahat bir yaşam olacak diye ümitlerim yeniden yeşerdi.  Düşlediğim hayatı yaşamaya başladım derken rüyadan uyandım. Yine yeniden aynı mobing baskılar ile yıldırma eylemleri ile karşı karşıya kaldım. Bu kez pes etmek istemiyorum. Lakin savaşacak gücümde yok. Bir denizin ortasında kulaç atarken dermansız kalmış gibiyim. İmdat çığlıklarımı bir duyan çıksın diye bekliyorum. Bu bekleyişin uzun sürme lüksü yok. Bir kez daha düşemem o çıkmazlara.


 

Engelli durumumu kabullenmem zaman aldı. Her çocuk gibi hür bir hayat yaşamak isterken hastanede geçti güzelim yıllarım. Bu durum hayatımdan hayat çaldı. On sekiz yaşına kadar yaşamadım saydım. O yüzden dokuz yaşındayım. Dokuz yaşındaki bir çocuk kadar savunmasızım. Şefkatli bir elin saçlarımı okşayışını beklemek zorunda kalmanın acziyeti içindeyim. Ve artık duyun ey büyüklerim. Duyun ve kabul edin. Bu çocuk yaşayamadığı için hiç büyüyemeyecek.

 


Hayat herkese eşit şartlar sunmuyor. Kimi canı ile kimi malı kimi de çocukları ile imtihan olur. Canımla imtihan, malım ile imtihan ve çocuğumla da imtihan oldum. Hepsinden yara aldım. Bu yara ile geziyorum. Şefkat diye omzuma dokunanın yaramın dokundukları yerde olduğunu bilselerdi bekli de daha az hasarla atlatırdım bu süreci.


 

Bana bayat cümleler ile gelmeyin. Gelmeyin ki taptaze günlerin inancı bir an olsun gelip yerleşsin gönlüme. Artık bulun bir çözüm. Yoksa hiçbir zaman olmadığım bir yerde beni bulma şansını kimse size veremeyecek…

( Korku Tüneli başlıklı yazı Mecaz Adam tarafından 19.10.2021 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.