Yükünü omuzlarında hissedersin
Kulunçlarına uzanır baskısı
Tükenir ferin
Taşıyamaz ayakların
Küçücüktür göğün, dibindeyken kanyonun
Mafsalı gıcırdar damperin
Seni hafriyata boğan kamyonun
Molozlar çöker, üstüne üstüne
İnmiş şahmerdanı zalimin,
Sabır örsündeyken sadakatin
Uzatmıştır işte Filistin askısı,
Sadece sarılma bilen kollarını
Mancınıklarla dövülmüştür,
Sığındığın siperin
Hakirlikte hissedarsın
Muhtemeldir ecdadına da sövülmüştür
Boynun, belin bükülmüştür üstüne
Peşinde koşturdukları havuç;
Nargilende tömbeki
Nefsin, soğurduğun marpuç
Hep altında kalmışsındır fakirliğin
Dumanaltı grileşmişken göğün
Bilemezsin asla, üstü ne ?
-- / --
En dip, başıdır dönüşün
Ne kadar taşıyacaksın nakısı
Silkelen,
Tabanların dibe vurduğunda.
Sabrındı kemikleşmiş,
Ayaklarını saran pabuç
Hedeflen
Mızrak gibi menzile
Boşalmışca zemberek
Hatırla
Nasıl bilenmiştin her öğün
Öfken büyürken ezile ezile
Kır şimdi çemberi o hızla
Koca kayaları çevirip çakıla
Sal ebabilleri kanyonun kamyonlarına
İmanın bileklerindeki gürzün
Nefsine salladığın kılıç, oruç
Zikrullahı kalkan bilerek
Yırt ufkunun karanlıklarını
Ta ki
Zalim; zelil
Zulum; artık zindan ehli
Bulutların ardından
Şafak gözüksün
Unutma
Sen Türkoğlu Türksün
Unutma
Burçta beklemekte sancak,
Semaya açılmış avuç