Hiç kurumuyor
Zaman tarlasında ayrık dünleri çapalayan
Saat kulesinin sırtının teri

Gidişinin ela renkli sessizliğini
Tok kornası ile ovalıyor gemi

Karanın dilinde denize açılan bir ağıt
Oşartarak karaya geri  köpüren bir deniz

Diz dize oturmuş dedikodu ediyorlar
Sırtını dönüşünün 
Sermayesinden bahsediyorlar

Zengin sensizliğin mengenesinden sızan 
Yağlı bir ekmek kapısı
İskeledeki bankta 
Tuzlu yollarını bekleyen işçiliğim

Düşüncemin alın teri
Çil çil yevmiyeyle her gün aldığım
Bir dilim francala hayalin ve
Yarım şişe gözümün ayranı şiirim

Kaç ramazan böyle geçti
Ne iki satır fitre getiren kayık var
Ne yelkenlerde yüzünün zekatı kara kalem gülüşün
Ne de senede iki kere geleceğini haber veren
Martıların bayram şekeri ötüşü

Birde üstüne
Deste deste yeşil ovalar
Top top desenli meralar dururken
Seni getirecek çarşaf denizleri dörde bölerek
Paydos zilini çalıyor işveren kaderin makası

Şimdi umutsuzluk zaptetmeden zihnimi 
İşe girmeliyim
Ya hava
Ya kara
Yada demiryollarından birini beklemeliyim

Avare şiir yazılmaz

Benimkisi
Sigortasız
Bekleyişimin
Bir kuru  ekmek kavgası
( Bir Kuru Ekmek Kavgası başlıklı yazı Kazım Gök tarafından 13.10.2021 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.