Makale / Araştırma

Eklenme Tarihi : 20.09.2021
Okunma Sayısı : 1153
Yorum Sayısı : 11


-Baba  ne  yapıyorsun?
-Gördüğün gibi  yazı  yazıyorum.
-Konusu  ne?
-Ebenin  örekesi.
-Niye  kızıyorsun  ki?  Kötü  bir  şey  mi  dedim?
-Yooo  kızdığımı  da  nereden  çıkardın?
-Ebenin  örekesini yazıyorum  dedin  ya.
-Evet..Ebenin  örekesini  yazıyorum.  İnanmıyorsan  gel  de  bak.

Geldi  baktı.  Gerçekten  de  ebenin  örekesini  yazdığımı  bizzat  gözleriyle  gördü.

**************************

Efendim  örekenin  ne  olduğunu  bilmeyen  yoktur  sanırım.  Daha  doğrusu  herkes  bilir  bilmesine  de eksik  bilir.

Örekeyi  herkes 1. Fotoğrafta  görülen  nesne olarak  bilir  ki  doğrudur. Yani  öreke  TDK sözlüğüne  göre bile  özellikle  köylerde  kadınların  yünü iplik  haline  getirmek  için  kullandıkları  alettir.

Size  belki  komik  gelecek  ama  ben  bu  örekeyi  Muğla’nın  Fethiye  ilçesinin  Bekçiler  Köyünde  bir  kaç  yaşlı  erkeğin  elinde  de  gördüm.  Ama  dahası  var.  O  dedelerin  ip haline  getirdikleri  yünlerden  şişlerle  yün  çorap ördüklerini  gördüm ki  bildiğim kadarıyla  başka  köylerde  ya  da Anadolu’nun  başka  yörelerinde  de  yün  çorap  ören  anaların  ninelerin  yanında  dedelerin de  var olduğunu  biliyorum.

Neyse... Konumuz  ebenin  örekesi.

Neden  ebenin  örekesi?  Ebenin  örekesinin annelerin  ya  da  bacıların örekelerinden  ayrı  bir  özelliği  mi  var  ki  dilimize  böyle  bir  deyim  girmiş.

Evet  efendim  ebenin  örekesinin apayrı  bir özelliği  var.  Her şeyden  önce  ebenin  örekesi  1. Fotoğrafta  gördüğünüz yünü iplik yapmaya  yarayan  alet değil 2. Fotoğrafta gördüğünüz  minyatürdeki sandalyedir. Yani  geçmiş  dönemlerde  kadınların  doğum  yaparken oturtuldukları  ve zengin  ailelerinin  doğumunda  kullanılıyorsa genelde  sedef  işlemeli  doğum  sandalyesidir.  İşte zamanın ebeleri tarafından  kullanılan bu  sandalyeye  de öreke  denir.

Peki bu ebemizin  örekesini  ilk  olarak  kimler  kullanmış?

Tarihi  kayıtlara  göre  çok  eski  çağlarda  kadınlar  doğumlarını yerde  diz  çökmüş  vaziyette  yaparlarmış ve  herhangi  bir  araç da  kullanılmazmış. Bazen  kadını  bir  başka  kadının  kucağına  oturtarak  doğum  yaptırdıkları da  olurmuş.

Zamanla  ‘’  Böyle  doğum  zor  oluyor.  İşi  biraz  kolaylaştıralım’’  demişler  ve çeşitli  düzenekler  kullanmaya  başlamışlar. Dolayısıyla  da  tarihi  kayıtlara  antik  dönemlerde  bile  sandalye  ve  benzeri  ekipmanın  doğumda  kullanıldığı  bilgisi girmiş.  Ama  bunun  ilk  resmi Ms. I.  Yüzyılda  Roma’da  hekimlik  yapmış  olan Sorantos’un  yazdığı Gynaecology( Jinekoloji ) adlı  kitapta  görülüyor.  Bu  kitapta  tasvir  edilen  ebemizin  örekesi  her  kadının  boyuna  göre ayarlanabilen  ve  oturacak  yeri  hilal  şeklinde  olan  bir  sandalyedir.

Ebemizin  örekesi  Avrupa’da Rönesans  döneminde  kullanılmış  ve  zamanla  geliştirilmiş.

Türklere  gelince...

Türkler  de  kullanmış  bu  ebemizin  örekelerinden. Ama  bizimkiler  az  farklı.  Hatta  bir  sandalyeden  ziyade bir  kanepeyi  andırıyorlar.

Bizim  ebelerimizin  örekesi  katlanabilen  ve  kolay  taşınan  örekeler.

Diyelim  ki  hamile  bir  kadının  doğum  sancıları  tuttu.

İşte  o  anda hemen – hiç  bir  tıp  tahsili  olmasa da-  bu  konuda  uzman  olan  ebe  hatunlara  haber salınırmış.  Ebe  hatun bir  yakını  ile  örekesini  yani üstünde  doğum  yapılacak  sandalyesini doğumun yapılacağı  eve  gönderirken  kendisi  de  tin  tin  evin yolunu  tutardı.

Bu  arada  müstakbel  veledin  müstakbel  babaannesi ( öncelikle  babaanne)  içinde zıbın, omuz bezi, etek bezi, ayak bezi, çember, gömlek, kundak, yarım top şal, yeşil duvak bulunan kundak takımını ve ayrıca delikli mavi boncuk bir ufak mazı, şap ve yirmilik altından oluşan nazarlığı da kırmızı bir tüle sararak hazırlardı. Yeşil duvağa bir dilim ekmek ve bir parça şeker sarılarak doğum yapılacak odanın kıble tarafına asılırdı.

Bu  arada  doğum  yapacak  kadın  ebenin  örekesine  oturtulurdu  ve  ebe  eve  gelince  bizzat  kendisinin  getirdiği bir  kiremiti  müstakbel  annenin  ayakları  altına  koyduktan ve  dahi örekenin  altına  da  bir  leğen  konulduktan  sonra ‘’ Ya  Allah-  Bismillah-  Allahuekber’’ Diyerek müstakbel  veledi  ‘’  Çıkmak istemiyorum  lan !’’  diye  inatla  tutunduğu  yerden  çekip  alırdı.

Velhasılıkelam ebenin  örekesi  zannedildiği  veya  günümüzde kullanıldığı  şekliyle  ayıp  ve  kaka  bir  kelime  asla  değildir. Bir  kızgınlık  kelimesi  hiç  değildir. Aşağı  yukarı  pek  çoğumuzun  dünyaya  gelirken  gördüğümüz  ama asla  hatırlamadığımız  bir  doğum  sandalyesidir. Günümüzde  tabii  ki  şekli şemaili  oldukça  değişmiştir  diğer  fotoğraflarda  görüldüğü  gibi.

( Ebenin Örekesi başlıklı yazı Sami Biber tarafından 20.09.2021 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.