Ebenin Örekesi
-Baba ne
yapıyorsun?
-Gördüğün gibi yazı yazıyorum.
-Konusu ne?
-Ebenin örekesi.
-Niye kızıyorsun ki?
Kötü bir şey
mi dedim?
-Yooo kızdığımı da
nereden çıkardın?
-Ebenin örekesini yazıyorum dedin
ya.
-Evet..Ebenin örekesini yazıyorum.
İnanmıyorsan gel de
bak.
Geldi baktı. Gerçekten
de ebenin örekesini
yazdığımı bizzat gözleriyle
gördü.
**************************
Efendim örekenin ne
olduğunu bilmeyen yoktur
sanırım. Daha doğrusu
herkes bilir bilmesine
de eksik bilir.
Örekeyi herkes 1. Fotoğrafta görülen
nesne olarak bilir ki
doğrudur. Yani öreke TDK sözlüğüne
göre bile özellikle köylerde
kadınların yünü iplik haline
getirmek için kullandıkları
alettir.
Size belki komik
gelecek ama ben
bu örekeyi Muğla’nın
Fethiye ilçesinin Bekçiler
Köyünde bir kaç
yaşlı erkeğin elinde
de gördüm. Ama
dahası var. O
dedelerin ip haline getirdikleri
yünlerden şişlerle yün
çorap ördüklerini gördüm ki bildiğim kadarıyla başka
köylerde ya da Anadolu’nun başka
yörelerinde de yün
çorap ören anaların
ninelerin yanında dedelerin de
var olduğunu biliyorum.
Neyse... Konumuz ebenin örekesi.
Neden ebenin örekesi?
Ebenin örekesinin annelerin ya
da bacıların örekelerinden ayrı
bir özelliği mi
var ki dilimize
böyle bir deyim
girmiş.
Evet efendim ebenin
örekesinin apayrı bir
özelliği var. Her şeyden
önce ebenin örekesi
1. Fotoğrafta gördüğünüz yünü
iplik yapmaya yarayan alet değil 2. Fotoğrafta gördüğünüz minyatürdeki sandalyedir. Yani geçmiş
dönemlerde kadınların doğum
yaparken oturtuldukları ve zengin ailelerinin
doğumunda kullanılıyorsa genelde sedef
işlemeli doğum sandalyesidir. İşte zamanın ebeleri tarafından kullanılan bu
sandalyeye de öreke denir.
Peki bu ebemizin örekesini ilk
olarak kimler kullanmış?
Tarihi kayıtlara göre
çok eski çağlarda
kadınlar doğumlarını yerde diz
çökmüş vaziyette yaparlarmış ve herhangi
bir araç da kullanılmazmış. Bazen kadını
bir başka kadının
kucağına oturtarak doğum
yaptırdıkları da olurmuş.
Zamanla ‘’ Böyle
doğum zor oluyor.
İşi biraz kolaylaştıralım’’ demişler
ve çeşitli düzenekler kullanmaya
başlamışlar. Dolayısıyla da tarihi
kayıtlara antik dönemlerde
bile sandalye ve
benzeri ekipmanın doğumda
kullanıldığı bilgisi girmiş. Ama
bunun ilk resmi Ms. I.
Yüzyılda Roma’da hekimlik
yapmış olan Sorantos’un yazdığı Gynaecology( Jinekoloji ) adlı kitapta
görülüyor. Bu kitapta
tasvir edilen ebemizin
örekesi her kadının
boyuna göre ayarlanabilen ve
oturacak yeri hilal
şeklinde olan bir
sandalyedir.
Ebemizin örekesi Avrupa’da Rönesans döneminde
kullanılmış ve zamanla
geliştirilmiş.
Türklere gelince...
Türkler de kullanmış
bu ebemizin örekelerinden. Ama bizimkiler
az farklı. Hatta
bir sandalyeden ziyade bir
kanepeyi andırıyorlar.
Bizim ebelerimizin örekesi
katlanabilen ve kolay
taşınan örekeler.
Diyelim ki hamile
bir kadının doğum
sancıları tuttu.
İşte o
anda hemen – hiç bir tıp
tahsili olmasa da- bu
konuda uzman olan
ebe hatunlara haber salınırmış. Ebe
hatun bir yakını ile
örekesini yani üstünde doğum
yapılacak sandalyesini doğumun
yapılacağı eve gönderirken
kendisi de tin
tin evin yolunu tutardı.
Bu arada
müstakbel veledin müstakbel
babaannesi ( öncelikle babaanne) içinde zıbın, omuz bezi, etek bezi, ayak
bezi, çember, gömlek, kundak, yarım top şal, yeşil duvak bulunan kundak
takımını ve ayrıca delikli mavi boncuk bir ufak mazı, şap ve yirmilik altından
oluşan nazarlığı da kırmızı bir tüle sararak hazırlardı. Yeşil duvağa bir dilim
ekmek ve bir parça şeker sarılarak doğum yapılacak odanın kıble tarafına
asılırdı.
Bu arada
doğum yapacak kadın
ebenin örekesine oturtulurdu
ve ebe eve
gelince bizzat kendisinin
getirdiği bir kiremiti müstakbel
annenin ayakları altına
koyduktan ve dahi örekenin altına
da bir leğen
konulduktan sonra ‘’ Ya Allah-
Bismillah- Allahuekber’’ Diyerek
müstakbel veledi ‘’
Çıkmak istemiyorum lan !’’ diye
inatla tutunduğu yerden
çekip alırdı.
Velhasılıkelam ebenin örekesi zannedildiği
veya günümüzde kullanıldığı şekliyle
ayıp ve kaka
bir kelime asla
değildir. Bir kızgınlık kelimesi
hiç değildir. Aşağı yukarı
pek çoğumuzun dünyaya
gelirken gördüğümüz ama asla
hatırlamadığımız bir doğum
sandalyesidir. Günümüzde
tabii ki şekli şemaili
oldukça değişmiştir diğer
fotoğraflarda görüldüğü gibi.
(
Ebenin Örekesi başlıklı yazı
Sami Biber tarafından
20.09.2021 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.