Nurhayat Ablam Ve Kaynanası
Nurhayat Ablamı biliyorsunuz
artık değil mi? 2013- 2014 Yılları
arasından bir komşum...
9. Ağustos 2013... Bir dini
bayram ama hangisi
hatırlamıyorum...
*******************************
Bayram namazına gitmek üzere evden çıkmak üzereydim ki kapım çalındı. Kendi
kendime sormadım tabii ki ’ Bu saatte gelen de kim ola ki acep?’ Diye. Kim
olabilirdi ki Nurhayat Ablamdan başka...
-Hayırlı sabahlar Nurhayat Abla.
-Sami kırdırma kafanı..Abla yok?
-Öldün mü yoksa..Aman Allah’ım bu ne büyük mutluluk.
-Samiiiii
-Buyur Nurhayat Hanım... Yahu dur..Bu gün bayram. Ver o mübarek ellerini
öpeyim bir.
Hiç el öptürür mü cadaloz? Tokalaştık tabii ki.
-Sen nereye böyle sabah sabah bakayım?
-Ya bu gün bayram ya...Camiye gidiyorum.
-Sami sen değilmisin a benim andavallı komşum? Hangi Sami’ye gidiyorsun?
-Sami’ye değil Nurhayat Hanım...Cami’ye gidiyorum. Ya sahi sen niçin
gelmiştin?
-Hah işte ben de onun için gelmiştim. Sen namazında niyanızında bir adamsın.
Benim için de dua et diyecektim.
-Ah canım benimm...Her namazımda dua ediyorum zaten senin için. ’ Rabbim
biraz gençlik ve güzellik ihsan etsin sana ’ Diye.
-Samiiii...Bak döverim sabah sabah. Sen benim için şu kaynanama bir koca
nasip etsin diye dua edeceksin Allah’a tamam mı?
Aman Allah’ım..Nurhayat Ablamın bir kaynanası mı var? Olacak şey değil.
Nurhayat ablam 70 lik olduğuna göre ( Yetmişlik derken Yeni Rakı anlamında
değil..Yaş olarak ) Kaynanası en az doksandokuzluk olmalı.( Tesbih değil
tabii ki ) Bu güne kadar bir kaynanası olduğunu bilmiyordum doğrusu.
-Kaynanan mı? Hayatta mı kaynanan?
-Maalesef.
Eyvah eyvah...Neden mi eyvah eyvah? Bu Nurhayat Abla’nın en büyük
dertlerinden biri de beni evlendirmektir. Nerede bir müstamel mamulat bulsa
hemen bana yamamaya kalkar...Şimdi ister misin 90lık kaynansını da benimle
baş göz etmeye kalksın? Hazır akına gelmemişken acilen camiye kaçmak ve alnı
secdeden kaldırmadan dua etmek gerekiyor Allah’a, hatuna bir kısmet nasip
eylesin diye. Yoksa kabak benim başımda patlayacak.
Artık koşar adım değil uçar adım gittim camiye. İmama uydum namazı kıldım.
Sonra başladık duaya ama ben paso ’ Allah’ım Nurhayat Ablamın kaynanasına bir
koca nasip eyle’ Diye dua ediyorum. Ne ev ne araba, kendim için bir şey
istemiyorum.
Namaz, cemaatle bayramlaşma filan derken artık öğlene doğru komşu
ziyaretlerine başladım. Tabii ki önce Nurhayat Ablamın kapısını çaldım. Kapıyı
Abdürrezzak Enişte açtı. Burnunun üzerine indirdiği gözlüklerinin ardından
baktı önce. Sonra içeri seslendi:
-Nurhayattt..Hayatım dilenci gelmiş...Masanın üzerinde bozuk paralar var. Bir
de şekeri , kolonyayı getir..Sevaptır.
-Abi ben dilenci değilim.
-Nurhayatttt..Ramazan davulcusuymuş...Oradan bir beş lira getir. Şekerle
kolonyayı unutma.
-Abi ben Ramazan davulcusu da değilim.
-Eee nesin o zaman...Kazık kadar adam mendil toplamaya mı geldin?
Ah Abdürrezzak abim ah..Hâla mendil verir çocuklara. Oysa bu gekenek
unutulalı neredeyse elli sene oldu.
-Abi ben Sami...Karşı komşunuz.
-Aaaaa Sami’ymiş..Gel içeri komşum gel..Ya kusura bakma...Yaşlılık işte.
Eyvah ki eyvah...Abdürrezzak abim bu kadar bunadıysa var sen bir de bunun
anasını düşün...Gözünü sevem Nurhayat Abla...’ Samiiii..Sana hayırlı bir
kısmet buldum filan deyip de kaynananı...Aman Ya Rabbim kabus gibi bir şey.’
Neyse içeri geçtim. Nurhayat ablamın titrek elleriyle getirip yarısını yeni
aldığım bayramlık pantolonuma döktüğü kahveyi yudumlamaya başladım.
Nurhayat abla manalı bir bakış attıktan sonra sordu:
-Dua ettin mi?
-Etmez miyim abla? Rabbim Arafat’ta, Mina’da, Müzdelife’de edilen duaların
zümresine ilhak eylesin inşallah.
Abdürrezzak enişte söze girdi:
-Ben gidemedim valla...Dün akşam nöbetteydim de? Sabaha kadar gözümü
kırpmadım.
Nöbet mi? ’ Yahu enişte asker, polis, güvenlik görevlisi değilsin ne nöbeti’
-Hayırdır abi ne nöbeti bu? Hem de bu yaşta?
-Ya annem...Malum peder, terk-i âlem-i âyal eyleyüp dâr-ü fenadan, dâr-ü
bekâya avdet eyleyince tamamen yalnız kaldı.
Yani efendim Abdürrezzak Enişte diyor ki: ’ Babam ölünce annem tamamen yalnız
kaldı.’
-Abi o da gideymiş madem. Ne diye buralarda oyalanıp duruyor ki?
Gayrı ihtiyari çıktı bu cümleler ağzımdan ya iyi ki enişte anlamadı.
-Teşekkür ederim...Ben de senin gelmişine, geçmişine rahmet diliyorum
Samiciğim. Anlayacağın benim biraderle nöbetleşe annemin yanında kalıyoruz
her gün.
-Ne güzel...Hayırlı evlat dediğin böyle olur işte.
Nurhayat ablam atıldı:
-Nöbet devir teslim töreni bile yapıyorlar.
-Nasıl yani? Askerdeki gibi mi?
’Aynen ’ Dedi Nurhayat Ablam ve komidinin gözünden bir kağıt çıkarıp üç defa
öpüp başına koyduktan sonra tane tane okumaya başladı:
’ Kardeşim, Mukaddes anamızın nöbet sırası sende. Rengi biraz solmuştur idare
ediver yaşlılık. Gözleri görmese de, kulağı duymasa da, dişleri takma,
saçları kakma olsa da o bize babamızın yadigarıdır. Bu büyük emaneti sana
teslim ediyorum. Ona İyi bak..Bi sakata gelmesin...Ben nasıl ki senden
eksiksiz gediksiz teslim aldıysam aynen eksiksiz gediksiz teslim ettiğimin
işareti olarak anamızı öpüyor ve teslim ediyorum. Gramında bir eksiklik
olursa dünyayı başına yıkarım ona göre...Haydi kutlu ve uğurlu olsun. ’
Abdürrezzak abiye baktım..Başıyla ’ Aynen ’ işareti yaptı ve konuştu.
-Kardeşim Abdülgaffar ile her gün yaparız bu töreni. Önce annemi tartarız
kantarda. Mutlaka bir önceki gün kaç kilo, kaç gram gelmişse ertesi gün de
aynı ağırlıkta olmalıdır. Fazlası olabilir ama eksiği asla.
-Harikasınız abi. Ama sizin için yorucu oluyordur.
-Haklısın...O bakımdan da hayırlı bir nasip bakıyoruz.
-Allah yardımcınız olsun..Zor iş.
-Haklısın..Bu devirde nerede öyle eline kadın eli değmemiş erkek?
Eyvah eyvahhh..Nurhayat Ablam fena halde bana bakıyor. Durumu kurtarmak
lazım. ’Abla benim elime kadın eli değdi’ Diyecem bu sefer de Abdürrezzak
enişte kıllanacak. Hay Allah’ım ya.
Nurhayat Ablam da söze karıştı.
-Aynı zamanda helal süt emmiş biri olması lazım.
Gözleri hâla manalı manalı bana bakıyor. Olamaz yaaa..Yine mi ben?
-Ya Abdürrezzak abi sen daha iyi bilirsin. Pastörize edilmiş sütler helal süt
sayılmaz değil mi? Biz hep onunla beslenmiştik de.
-Yooo..Neden helal sayılmasınmış. Bal gibi de helaldir.
’Yahu etme..Görmüyor musun ananı bana kakalayacak’ Diye bağırmamak için
kendimi zor tutuyorum.
-Abi bayram ziyareti kısa olurmuş. Ben kalksam ha?
Nurhayat abla kolumdan tuttu.
-Yahu dur. Bak aklıma ne geldi. Hani diyorum ki sen...
-Abla Allahını seversen..Bak ölümü öp.
-Yahu ne telaş ediyorsun? Diyordum ki sen ön ayak olsan da cami cemaatinden
birini ayarlasak.
-Öf be abla...Yüreğimi ağzıma getirdin.
Neyse efendim kendimi can havliyle dışarı atmaya çalışırken kulağıma eğilerek
fısıldadı ablam.
-Seni hınzır seniiii... Hadi iyisin yine iyisin..Oldu bu iş.
Yuttuk mu hapı? Hem de draje draje değil tüm kutusuyla.
(
Nurhayat Ablam Ve Kaynanası başlıklı yazı
Sami Biber tarafından
15.09.2021 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.