Monolog Röportaj-Yıldız Gülüm ile Olasılıkların Sınırı-

 Ofneyapsam.com

-Sayın okuyucularımız bugün ki konuğumuz Yıldız Gülüm Hanımefendi kardeşim. Onunla duyguların hislerim merkezinde gezinirken kelebekler gibi uçacağız arı gibi sokacağız rahat durmayanları hoş geldiniz Yıldız kardeşim. Size birkaç sorum olacak, Bir şeyin sınırsız depolanması olsaydı, bu ne olurdu? Sizin biriktirdiğiniz hüzün şikâyet yakınma mı olurdu, yoksa bunları silmek için bir silgimi.

 

-Teşekkürler ederim hım galiba sanırsam ben silgiyi almayı seçmezdim silmeyi sevmiyorum, bende şikâyet yakınmaya doğru bir talep ve yoğunluk var bu nedenle silgiyi seçemeyeceğim, şikâyet yakınma ile topladığım değerlerin bütününde yazılarım meydana çıkıyor yoksa nasıl yazabilirim ki bunlar olmazsa?


-Anlıyorum, olasılıkların sınırı belli bir yere kadardır, gidebileceğim kadar giderim diyorsunuz.

-Evet, insanın bir şeylerle dolması ve dolduktan sonra boşalması gerekiyor bende dolarken yazmakla boşalıyorum rahata eriyorum. Bende bu anane haline geldi umarım bu şekli ilerilere taşıyarak yazmanın güzelliğini anlatabilirim.


-Mualla ile aranız çok iyi sizi gülümsetebiliyor sanıyorsam. Mualla ile olmak nasıl bir duygu?


-Aslında Mualla benim içimden çıkan bir dost kendimle muhabbetin koyu hali. “Hem ben sana demedim mi; dünü unut diye sense günü uyuttun benim de içimi kuruttun.” Bu mısrada kendim olduğum aşikâr.


-Kısacası bir sokak lambasıyım bazen kısık yanarım bazen tam aydınlatırım, aldığım enerjiyi yakarken bazen olumsuzluklarla baş başa kalınca kısık yanarım, aldığım enerji ile kendi enerjimi bulunca bunu çarpınca aydınlık yanar sabaha kadar yanar etrafı aydınlık ederim diyorsunuz?


-Aslında hep negatif enerji alıyorum, beni alma hatlarımda arıza var yıllardır tamir edecek bir ustayı bulamadım, o nedenle bende negatif enerjiyi dert kederimle yoğurarak pozitif enerjiye çeviririm bu şekilde enerji almayı severim, her ne kadar çarpıcı olsa da bu değişik zaten bakış açımla ben değişik birisiyim azıcık deli azıcık akıllı sayılırım.

 

-Bakırköyün önünde çok geçmişe benziyorsun.


-Muhakkak ki geçerim önünde, düşünen o heykelin ne düşündüğünü düşünürken balataları sıyırır, balata kokan halimle eve gelir, evden balataları yakmaya devam ederim.


-Sizce, deneyimin sonucu rastlantıya bağlı olması için mutlaka her daim iki seçenek vardır. Farklı her iki ortamın ortak noktasında eşit dağılımın sapmasının değişkenleriyle, her iki noktanın içinde gezinme ile bilinir bu nedenle olasılık yoğunlaşır seçmede yoğunlaşır mı diyorsunuz?


-Hayır ben demiyorum siz diyorsunuz, rast gele değişken sözlerinizle kafamı karıştırıyorsunuz.Hım, anlıyorum. Siz belirli koşullar altında sonsuz defa tekrarlanabilen değişken görüşlerin etrafında negatif pozitif düşüncenin etrafında şekillenirken, her daim pozitif düşünce ile düşünmenin faydasından söz ediyorsunuz bende buna katılıyorum, negatif düşünceler bizde var olan olumlu düşünceleri yok ederek, olumsuz düşünceler içinde kendimize ve etrafımıza bir şeyler katmadan boşlukta kalmanın sancısıyla boş işlerim peşinde, olumlu olan güzel düşünceyi bir kenarda bırakarak terk etmemizi sağlıyor, buna çok şahit oldum, halada çoğu zaman bu olumsuz düşüncelerle yaşarken, kendime ve çevreme olumsuz yaklaştığım doğrudur, bu bağlamda fikrin bizdeki eşit düşünmenin dağılımını sapmalarla yanlış yola sevk ederken ,içimizde derin yaralar açtığı da bir gerçek. Ne yazık ki her tekrarında farklı sonuçlar elde edilebilen ve olası sonuçların çok iyi tanımlandığı halde hayatına etrafına renk katmaya çalışanların olmasını hayretle seyir ederken, ben bunu gerçekleştirmeden çok uzağım. Aslında bunu yapacak güç bende var olmasına rağmen, nedense olumlu yaklaşarak bendeki negatif olumsuz düşünceleri, çöpe atamıyorum. Aslında olasılık çalışmalarında olaylarla bağlantılı olarak ortaya çıkan ve matematiksel olarak hesapladığımızda sıfır tek başına etkisiz elaman olarak bizi temsil ederken, birin önüne geçtiğimizde 10 temsil ederek, bir anda ne kadar bir olan sayıya değer kattığı da ortada, ben hep arkada kalmayı seçtiğimden nedense bilemiyorum kendimi etkisiz elaman olarak görüyorum. Az iyimser olsam bir sayısının önüne iki defa az çabamla geçsem buna da inanıyorum bir sayısı bir anda 100 olacak.


-Olasılık teorisi, rastlantı ya da kesin olmayan olaylarla ilgilenir, siz olasılıkları terk ederek var olanı ortaya çıkararak ona yaklaşarak, çekinmeden aslanlar gibi dik duruşunuzla, kesin bariz görünen gülüşünüzle bu zaten sizde fazlasıyla mevcut, işi rastlantıyı bekleyerek zaten rastlantı dediğiniz yani bir adım atmaya sizi itecek güç kuvvet, sizde mevcut zaten olumsuzlukların neden geldi neden bunlar oluyoru sorgulamak yerine, nedenini Rabbim bir neden sebep ilişkisi içinde, sizi bizi imtihan etmek ve kabullenerek ,sonucunda bu nedenin verdiği olumsuzluğu Rabbim bizde dik duruşumuzla kabullenerek kendisine sığınmamızla zaten giderecektir, yani sıfıra sıfır elde var sıfır diye bir şey yok, sıfır var bir sayının önüne geçince ya da bir adım atarak birisine yaklaşınca nasıl değer kattığı ortada zaten öyle ise olumsuzluk bize ne etki eder ki? Siz  olayı, gerçekleşmesi şansa bağlı olan olarak algıladığınızda karşınızdakindeki olumsuzlukla yok ederek kendinizi dışlayarak yaklaşamamanız sonucunda üzülüyorsunuz, siz yaklaştınız sayıya değer katmaya çalıştınız, yukarıdaki matematik olasılık gibi, öne gerecek bir sayısına değer katmaya çalıştınız, sizi kabul etmedi mi siz boş verin o değersiz olarak orada kalsın, siz değer katacak bir insansınız varlığınızla gülüşünüzle bilgi birikiminizle bir cevhersiniz, bırakın onlar değersiz kalsın, siz yaklaştınız olmadı, olmadıysa bir sebebi vardır bu sebep de bizi alakadar etmez çabaladınız olmadı bırakın siz önünüze bakın, bu olma olmama olasılığı önceden kesinlikle bilinmeyen olaylardır, biz bir an değer katmaya çalışırken, olmuyorsa bu onların problemi bizim değildir.

-Maşallah Mehmet Bey, beni çok güzel ifade ettiniz.

-Elbette ki ifade ederim sen benim arasam da bulamayacağım bir cevher hazinesin bilgi birikiminle kardeşim hatta kızımsın. Senin gibi üç kızım var benim. Teşekkürler ederim size, her şey gönlünüzce olsun, selamlarımla.

Mehmet Aluç


( Monolog Röportaj-yıldız Gülüm İle Olasılıkların Sınırı- başlıklı yazı kul mehmet tarafından 9.09.2021 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.