Su Gibi Akan Zamanın İçinde
Efsunkar Bakışlar
Haftanın son günüydü işime göre,
Cuma, ertesi iki gün tatildi. Cumartesi gününü, evde dinlenerek kendimle
kitaplarımla yazı ve şiirlerimle geçirdikten sonra, akşam olmak üzere iken
dışarıya çıktım. Sessizce sokakta ilerken, insanların akın akın eve yetişmek
üzere koşuşmalarına şahit olurken, tatilin güzelliğini yüreğimde gezinme ile hissettim.
İşten çıkanların, içlerindeki cumartesi günü çalışmanın ezikliği okunuyordu
suratlarında gözlerinde, bu tempolu çalışmanın verdiği ruh ezikliği de ayrı bir
kategoride uzunca tartışılabilirdi. Onca direnme gücü ile cumartesini bitirmiş,
pazar günü dinlenmenin hayali ile koşuşturanları, uzaktan seyir ettim. Kaya
gibi sert patron veya işverenlerin acımasız şartlarda çalıştırarak, bir
gülümsemeyi esirgeyerek, ara molalarda başlarında beklercesine izleyerek, hatta
çoğu zaman pazar günü çalışanların hali gözüm önünde bir film şeridi gibi
geçti. Amaçların arzularına ulaşmak için çalışanların, bu amaç ve arzularına
kavuşmadan mütemadiyen koşuşturmalarından uzak bir sokağa saptım.
İnsanların dudaklarındaki
somurtkanlıktan uzaklaşmak için, kafe ve restoranların olduğu yere ilerledim.
Burada tatilin keyfini çıkaranların olduğu, uzak mesafeleri yakın edenlerin bir
arada olduğu yere yani bir restoran girdim. Gayet şık ve sakin ışıklarla
donatılmış, ortada bir müzisyen piyanoda genç bir hanım kız ya da hanımefendi
bir şarkı çalıyordu. Garson yanıma çağırdım, geldi garsona.
-Rica etsem müzisyen arkadaşa hanım
efendiye Gökhan Abur’un
Öyle bir aşk yaşadık ki
Ne başladı ne de bitti
Aramızda her şey gizli
Ne duyuldu ne söylendi
Çalmasını söyledim. Müzisyen genç
hanım beni kırmadı, efsunkar bakışlarıyla memnuniyetle yavaş yavaş çalarken aşk
ve hasret ruhumu ve restoranı kapladı. Zaten masalarda beş altı kişi vardı. Bir
teşekkür gönderdim başımla müzisyen hanıma.
Müzisyen hanım kız ya da hanımefendi 24 yaşlarında, siyah saçlı esmer
güzel bir genç hanım ya da kızdı neden böyle söylüyorum tekrarlarcasına evlimi
bekar mı olduğunu bilemediğimden… Verdiğim selamı alırken, müziği bitirerek
yanıma doğru geldi. Elini gülümseyerek uzatarak o efsunkar bakışlarıyla.
-Hoş geldiniz, ben Elif, en
sevdiğim şarkıyı sizin de seviyor olmanıza sevindim.
Gülümseyerek ayağa kalktım elini
sıkarak.
-Hoş bulduk, teşekkürler ederim,
ben Suat, en sevdiğim ve beni anlatan sözleriyle bayılırım bu şarkıya. Buyurun
oturmaz mısınız konuşuruz, bir kahve veya bir yemek…
Başı ve gözleri ile teşekkür ederek
masaya oturdu. Garson geldi.
-Buyurun ne arzu edersiniz?
Ben
--Elif pardon Elif diyebilir miyim?
Gülümseyerek
-Tabi ki de.
-Önce sen söyler misin rica etsem, sen
buranın müdavimisin en güzel yemeklerden söyle, bana da aynısından getirsinler,
karşılıklı muhabbetle yiyelim.
Yemekler söylendi. Hafiften
gülümseyerek yemeye başladık. İlk defa bir hanımla ya da genç kızla yemek
yiyordum yaşım 28, ilk defa oluyordu, yüreğim yerinde çıkarcasına atarak, sanki
tabağın içine düşecekmiş gibi atıyordu. Bunu hisseden Elif.
-İlk defa mı bir genç kızla, yemek
yiyorsunuz?
-Çok belli oluyor mu?
-Elbette…Ne işle meşgulsünüz?
-Şey mimarım, arada sırada şiirler
yazarım karalarım öylesine.
-Sizde mi aşk acısı çektiniz?
-Aşk acısı değil de hiç tanışmamış
birisi olarak belli oluyor mu?
-Seçtiğiniz şarkıdan olabilir mi?
-Pardon özür dilerim, bir an
unuttum, çok heyecanlıyım, kusuruma bakmayın.
-Bu şarkı sözleri benim için
yazılmış sanki
Öyle bir aşk yaşadık ki
Ne başladı ne de bitti
Aramızda her şey gizli
Ne duyuldu ne söylendi
-Yaşadığımız aşk mıydı bana göre
evet ona göre hayır. Bana göre başladı ve onun duyarsızlığıyla bitti. Aramızda
gizli kalanların çokluğu geçmişi gizli iken açığa çıktı, duyulmaması gerekenler
duyuldu ve her şey bir anda bitti.
-Üzüldüm sizin adınıza. Bende ise
hiçbir şey başlamadı, hiçbir şey yaşanmadı, başlamadı ki bitsin sözleri, sanki
beni anlatıyor zaten gerisi yok ki öylesine seviyorum bu şarkıyı.
-Bende sizin adınıza üzüldüm, hiç
başlamamış olmanız adına, belki bu benimle karşılaşmanız ilk olur belli mi
olur?
-Neden olmasın, zaten beklenilen
değil, beklenilmeyen gelirmiş?
-Bak bu söze yürekten katılıyorum, karşılıklı
anlaştığımız durumlar var neden olmasın. Saadet Sunun bir parçası var
Yeter ki bırakıp da temelli
gitmesin
Yeter ki kötü sözle incitmesin
Yeter ki söz verip bekletmesin
Razıyım, razıyım ben uzaktan sevsin
-Sen yeter ki sev gitme, yeter ki
sözlerin incitmesin yeter ki boşuna bekletme hep yanımda ol beni sev neden olmasın.
-Bende saadet Sun dinlerim, bu
plağı bende var.
-İnanmıyorum! O kadar aradım
bulamadım, bir gün karşılıklı dinleriz.
-Memnuniyetle neden olmasın.
Garson tabakları alırken iki orta
şekerli kahve söyledim karşılıklı içmek için.
Mehmet Aluç
Devam edecek inşallah