Cesur Yürek William Wallace- Montrö Sözleşmesi-neil Armstrong Karaoğlan Ecevit-
CESUR YÜREK WİLLİAM WALLACE- MONTRÖ SÖZLEŞMESİ-NEİL
ARMSTRONG KARAOĞLAN ECEVİT- MOLLA NEZİR- HÜSEYİN MAHİR ULAŞ KURTULUŞA KADAR
SAVAŞ
Başlık gördüğünüz gibi birbiriyle
alakasız bir sürü isim ve olayı içermektedir. Ancak okudukça alakasını da göreceksiniz. O halde ilki ile
yani Cesur Yürek William Wallace ile başlayalım.
Efendim Cesur Yürek filmini seyretmeyeniniz yoktur sanırım. İşte o film
bizlere İskoçya’nın bağımsızlık savaşını anlatır.
Savaşın baş kahramanı William Wallace ( Filmde Mel Gibson ) İngiltere Kralı I.
Edward’a kök söktürdü. Onu bazı
savaşlarda perişan etti ama 20 Temmuz 1305 de yapılan Falkırk savaşında
yoldaşlarının ihaneti yüzünden yenildi. Daha sonra krala bağlı olması için
yemin etmeye zorlandı fakat bunu kabul etmedi. Nihayet 23 Ağustos 1305 de üstsüz
bir şekilde Smithfield pazarında atlar tarafından çekildi, elleri iplerle
bağlı, ayaklar atın arkasında bağlı bir şekilde sürüklendi. Darağacında asıldı,
fakat ölmek üzereyken bırakıldı. Hareketsiz, bitkindi. Asıldıktan sonra henüz
ölmeden bağırsakları çıkarıldı,bütün bu işkençelere rağmen yine de kraldan af
dilemedi. Kafası gövdesinden ayrıldı ve vücudu dört parçaya bölündü ve teşhir
edildi.
Bu olaydan tam 631 sene sonra 20 Temmuz
1936 da imzalanan Montrö sözleşmesi ile daha önce Lozan Antlaşması ile İstanbul
ve Çanakkale Boğazından gemilerin geçişi ile ilgili kurulmuş olan Boğazlar
Komisyonu kaldırıldı. Artık Türkiye
Boğazların her iki yakasında da Türk askeri bulundurabilecekti. Yani kısaca Boğazların yönetimi ve hakimiyeti bazı
şartlar çerçevesinde Türkiye’ye bırakıldı.
Momtrö sizleşmesinin üzerinden 33 sene geçmişti ki radyolarımızdan ( O günlerde televizyon henüz
hayatımıza girmiş değil ) hepimizi heyecanlandıran bir olayı naklen
dinliyorduk. Evet 20 Temmuz 1969 da
Apollo-11 adlı uzay aracı ile aya yolculuk yapan üç ABD li astronottan Neil
Armstrong aya ayak basmıştı.
Aya ayak basan ilk dünyalı olmuştu Neil Armstrong ve ‘’ Bu benim için küçük bir
adım ama dünya tarihi için çok büyük bir adımdır.’’ Demişti.
İnsanın aya ayak basması aslında ABD ile
SSCB nin ( Yani bugünkü Rusya’nın ) sidik yarışından başka bir şey değildi ve
bu sidik yarışında ABD daha ileri işemişti
her ne kadar 1961 de uzaya ilk giden
bir Rus Kozmonotu olan Yuri Gagarin olsa da.
1969 dan beş sene sora yine bir 20
Temmuzda yani 20 Temmuz 1974 de Türk
ordusu Kıbrıs’ın bir oldu bittiyle
Yunanistan’a bağlamaya çalışılması üzerine Kıbrıs Barış Harekatını gerçekleştirdi ve Kıbrıs’ın
kuzey kesimini hakimiyet altına aldı. (
O gün bu gündür Barış harekatıyla sınırları çizilen o topraklar Türk toprağıdır.)
By harekattan sonra Başbakan Bülent Ecevit’in Karaoğlan olan unvanına bir de’’
Kıbrıs Fatihi ‘’ unvanı eklendi. Her ne
kadar bazı kesimler ‘’Asıl Kıbrıs Fatihi Necmettin Erbakan’dır.’’ Deseler de hatta yakın zamanda bazı ilginç vatandaşlar ‘’
İkisi de değil. Asıl kahraman Genel Kurmay Başkanı Orgenerel Semih Sancar’dır.’’ Dese de ve hatta 1974 den beri bu konu hâlâ zaman zaman tartışma konusu yapılsa da
neticede çoğunluk ‘’ Kıbrıs Fatihi’’
olarak Bülent Ecevit’i benimsedi.
Şimdi merak ediyorsunuz tabii ki ‘’ Hocam size göre kimdir Kıbrıs Fatihi?’’ Hemen cevap veriyorum: Ne o ne öbürü.
Kıbrıs Fatihi Lala Mustafa Paşa’dır
efendim )))))
İnsanoğlunun aya ilk adım atışının üzerinden 20 sene geçmişti. Yani
yıl 1989.
O sene bir arkadaşımın da etkisiyle Adıyaman- Menzil Cemaatine
katılmıştım. Yani Nakşibendi Tarikatının bir üyesi- Şeyh Muhammed
Raşid Erol’un bir müridi ( onların ifadesiyle Sofi ) olmuştum.
Bir gün bizim sofilerle oturmuş çay içip sohbet ederken kapı çaldı ve az sonra
içeri güleç yüzlü aynen şeyhimiz(
Ki ona da Seyda veya Gavs diyorduk ) Muhammed
Raşid Erol’a benzeyen orta yaşlı bir vatandaş girdi. Onun girmesiyle
birlikte tanıyan herkes zıpkın gibi ayağa kalkıp el bağladı.
Hoş geldin beş geldin faslından sonra arkadaşa usulca sordum: ‘’Kim bu?’’
Arkadaşım gelenin Molla Nezir olduğunu.
Seyda’nın halifelerinden biri olduğunu söyledi. Yani önemli biriydi.
Neyse efendim sohbet sohbeti açtı ve sofilerden biri ‘’ İnsanoğlu aya gitti biz
Müslümanlar hâlâ yerimizde sayıyoruz’’ gibi bir laf etti. Bunun üzerine Molla
Nezir ‘’ Kim demiş insanoğlu aya gitti?’’ Demez mi? Hapıştık kaldık. Ben tam ‘’ Ama Gurban ‘’ Demiştim ki ( Birbirimize ‘’ Gurban
diye hitap ediyoruz.) Arkadaşım çimdiği bastı ve işaret etti: ‘’ Susss.’’
Bir hikmeti vardır diye sustum. Molla Nezir ‘’ İnsanın aya gittiği bir yalandır. İnsanoğlu hiç bir vasıtayla aya gidemez.’’ Dedi ve
noktayı koydu.
Sonra toplantı dağıldı ve arkadaşa sordum: Neden itiraz etmeme müsaade
etmedin? Cevap aynen şöyleydi: ‘’ Onlar
gönül gözleriyle her şeyi görüp bilirler. Eğer insanoğlu aya gitmedi. Bu bir
yalandır.’’ Diyorsa öyledir. Onlara
itiraz edilmez.
‘’ Tamam itiraz etmiyorum ama bu tarikat olayı ile de tüm bağlarımı kesiyorum’’
Diyerek tarikat olayına noktayı koydum. Hiç bir zaman sorgusuz sualsiz herşeye
Ahfeşin keçisi gibi başımı sallayan bir
insan olamadım. Ayrıca evliyalık denen makamın babadan oğula geçen ( Ya da hep
aynı sülalede kalan ) bir makam olması da
kafama hiç yatmadı.
Ha bu arada... İnsanoğlunun aya gitmediğine inananların sayısı da en az
inananlar kadar vardır. Onu da bilesiniz. Yani bu konu da tartışılıyor bizim
ülkemizde. ( Ben gidildiğine inananlardanım.)
Eveeeet gelelim şimdi en komik 20 Temmuz
olayına: Yalnız hemen belirteyim bu olayı okurken ilk satırlar hatta
paragraflar hiç komik gelmeyebilir.
Efendim bizde bir Antalya Barolar Birliği Başkanı var.
Vatandaşın adı: Polat Balkan.
Bu vatandaş ifade özgürlüğü hakkını kullanarak 3 Kasım 2019 da Türkiye Barolar
Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu’na ‘’
Basit yalancısınız’’ Diye hakarette bulunmuş ama Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı
‘’ Bu sözler hakaret değildir. Ancak nezaket dışıdır. Dolayısıyla kovuşturmaya
yer yok.’’ Demiş.
Polat Balkan daha sonra yine ifade özgürlüğü hakkını kullanmış ve twitter
hesabından 13 Şubat 2021 de Korona Virüs’ten ölen eski İstanbul Belediye Başkanı
Kadir Topbaş’ın ardından 14 Şubat 2021 de şöyle bir tweet atmış: ‘’Kadir Topbaş’ın
ardından Melih Gökçek’i bekliyoruz.’’
Bir avukat olan Ö.Ediz Yoraz da ‘’ Bence Recep ‘’ Demiş. Yani avukat Ediz Yoraz da ifade özgürlüğü hakkını
kullanmış.
Bu konu da mahlemelik olmuştur muhakkak ama sonucu hakkında bir bilgiye sahip
değilim.
Sonra?
Aslında sonra değil çok daha önce...
Evet Polat Balkan 19 Şubat 2016 da T24
de yayınlanan ‘’Ulaş Bardakçı 44 yıl önce bugün öldürüldü: THKP-C nin Kutup Yıldızı’’ başlıklı haberi paylaşmış ve kendi yorumu
olarak ‘’Rasih Ulaş Bardakçı 19 Şubat
1972 Unutmayız’’ Diye yazmış.
Akabinde 28 Şubat 2021 de ‘’Herkesin bir Denizi olmalı—Deniz Gezmiş- 29 Şubat
1947—İyi ki doğdun Deniz’’ Yazmış.
İşte bu paylaşımları dolayısıyla Polat Balkan’ın
TCK’nın 215/1 maddesindeki ‘suçu ve suçluyu övme’ suçunu işlediğini iddia eden
savcılık, ‘bu eylemini Twitter üzerinden belirsiz sayıda kişinin görebileceği
şekilde gerçekleştirmesi sebebiyle basın ve yayın yoluyla işlediğini’ savunmuş. Dahası paylaşımların 19 Şubat 2016 ve 28
Şubat 2021 tarihlerinde yapıldığını belirten savcılık, ‘farklı zamanlarda ve
birden fazla kez işlenmiş olması’ nedeniyle ‘zincirleme suç hükümlerinin’
uygulanmasını istemiş. Yani 2016 da işlenen işlenen bir suçun zincirleme suç
olması için beş sene beklemiş beş sene
sonra Polat Balkan bir Deniz Gezmiş lehine bir şeyler yazınca ‘’ Dur yahu ne
oluyor ben herekete geçmeliyim’’ Demiş.
Şimdi gelelim olayın komik tarafına:
Davaya bakan Antalya 33. Asliye Ceza Mahkemesi, Adli Sicil ve İstatistik Genel
Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak Deniz Gezmiş, Mahir Çayan ve Rasih Ulaş
Bardakçı’nın sabıka kayıtlarının istenmesine karar vermiş.
Ne yapacak bu sabıka kayıtlarını?
Efendim bakacak...
Neye bakacak?
Deniz Gezmiş Mahir Çayan ve Ulaş
Bardakçı’nın suçlu olup olmadığına bakacak ve kararını ona göre verecek. Eğer suçlularsa evet Antalya Barosu Başkanı suç ve suçluyu övme suçu işlemiştir’’ Diyecek . Sabıka kayıtlarına göre Deniz Gezmiş Mahir Çayan ve Ulaş Bardakçı’nın herhangi bir
suçu yoksa ‘’ Kovuşturmaya yer
yoktur. İnsan canının istediğini sevver
de över de’’ Diyecek.
Yani efendim 1972 de ikisi bir çatışmada
( Mahir Çayan ve Ulaş Bardakçı) diğeri suçlu bulunup TBMM nin de onayı ile idam edilen ( Deniz Gezmiş ) üç kişinin suçlu
olup olmadıklarına tam 69 sene sonra karar
verilecek iyi mi?
Bu arada benim gelinin de başı dertte
herhalde.
Zira kardeşlerinden birinin adı: Mahir.
Kız kardeşinin kocasının adı Ulaş
ve kız kardeşinin ikinci çocuğunun adı: Deniz.
Haydi ayıkla pirincin taşını gelinim. ))))
Bir soru ile noktalıyayım:
Gücünü ve enerjisini yazdığım makaledeki
son iki olayda olduğu gibi
saçmasapan işler için harcayan bir ülke aya gidebilir mi? Haydi diyelim ki bu ülkenin çalışkan insanları sayesinde gitti
peki buna layık mıdır?
(
Cesur Yürek William Wallace- Montrö Sözleşmesi-neil Armstrong Karaoğlan Ecevit- başlıklı yazı
Sami Biber tarafından
22.07.2021 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.