ŞİİRİN HİKAYESİ: Hem Bakırköy’de yedi sene yaşa, ( 1968-1975 ) hem Bakırköy Lisesi mezunu ol hem de Sevgili Musa Uzun’un ‘’ Tımarhane Geliyorum’’ ve Mehmet Fikret Ünalan’ın ‘’Ah Be Dünya ( Tımarhane Geliyorum)’’ Şiirine bir nazire yazama. Ama olmayınca olmuyor dostlar. İlham denen şey gelmeyince gelmiyor. İnsan Havasında olmayınca yazılmıyor.

Lakin yine de gençlik yıllarımda Bakırköy’de nasıl delirdiğimle ilgili bir şiirim vardı elimde 2016 yılından kalmış. Bazı arkadaşlarım bu şiirimi bilirler. Bilmeyenler ve unutmuş dostlar için beş sene sonra bir daha paylaşıyorum.

**************************************


Çocukken hiç böyle değildim asla.
Sükûtu öldürdüm ben Bakırköy’de.
Gezmeye başladım kafamda tasla.
Gençlikte çıldırdım ben Bakırköy’de.

İlk aşkım Neclaydı, Pamukova’lı.
Kız zengin, üstelik hayli havalı.
Tavlamak için çok çaldım kavalı.
Tersledi, saldırdım ben Bakırköy’de.

Ansızın kocaya gidince gülüm.
Ağladım, sızladım, yüksekti volüm.
‘’İntikam’’ diyerek başlattım zulüm.
İnsafı kaldırdım ben Bakırköy’de.

Yaktım evi, sanki olmuştum Neron.
Karşısına geçip tepindim horon.
Kimi idiot dedi, kimisi moron.
Uykular böldürdüm ben Bakırköy’de.

Sonra da lisede işe başladım.
Evvela dersleri tümden boşladım.
Kimyacı Hasan’ı suda haşladım.
Kendimi bildirdim ben Bakırköy’de

Fizik İzzet veda etti fizikle
Birsen Hanım selam kesti müzikle.
Suratlar buruştu, doldu çizikle.
Genç yaşta soldurdum ben Bakırköy’de.

İnci Hanım tüm okulu turlattı.
Deli Nimet iyicene tırlattı.
Şevki Hoca tuttu, camdan fırlattı.
Hepsini yıldırdım ben Bakırköy’de

Vakvak Sadi benden illallah dedi.
Köfte Nuri sindi derse girmedi.
Müdür Lütfü Hoca kafayı yedi.
Saç sakal yoldurdum ben Bakırköy’de.

Bu kadar değildi zulmün tamamı.
Bir kez de yakmıştım koca hamamı.
Şerrimden kaçınca cami imamı.
Papazı buldurdum ben Bakırköy’de.

Benden çok çektiydi zavallı papaz.
Kim demiş papazlar yüzünü yumaz?
Hem abdest aldırdım hemi de namaz,
Kaç defa kıldırdım ben Bakırköy’de

Olmuştum adeta yaramaz bir fil.
Ne sopa kâr etti, ne de dökmek dil.
Bekçinin, polisin eteğine zil,
Takıp da çaldırdım ben Bakırköy’de.

Ne mösyö bıraktım ne de bir madam.
Cezayı kesmiştim hepsine: İdam.
Tek dostum var idi : Düşünen Adam.
Onu çok güldürdüm ben Bakırköy’de.

Çoluğun çocuğun bozdum maçını.
Önüme kattıydım bilmem kaçını.
Kiminin kafada üç tel saçını
Ağdayla aldırdım ben Bakırköy’de

Ağıtlar döşendim pek çok meftaya.
Bulaştım şiire, hatta güfteye
Şiş kebap, lahmacun ve çiğ köfteye
Burnumu daldırdım ben Bakırköy’de.

Derdime derlerdi kemik veremi.
Solladım Mecnun’u dertli Kerem’i
Bakkalın yazdığı dört bis kremi.
Defterden sildirdim ben Bakırköy’de.

Benimle baş etmek değildi kolay.
Her günüm vukuat, her gün bir olay.
Ben gittim, ardımdan çektiler halay.
Yedi yıl doldurdum ben Bakırköy’de

Hem nazım, hem nesir, hem de ve sair.
Anlattım böylece kendime dair
Sami der namıma dediler şair
Olmazı oldurdum ben Bakırköy’de

( Bakırköy Mezalimi başlıklı yazı Sami Biber tarafından 19.06.2021 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.