Hangi düş’ün yangınıdır söyle ve
saklı çeperimde hangi düşlerdir en yorgun olan ve manifestosu ömrün salınır da
salınır ruhumun pencerelerinde ve bir kuş konar elbet gaipten gelen ve depreşir
hüznüm, maviden ceketi babamın ve devşirmedir acılarım…
Ah, lepiska saçlarım
Konduğum ne ki tek tek tellerine?
İçimde uçuşan nice kelebek
Bense bir akasya ağacının gölgesinde…
Şebeke sistemi çöker benliğimin
Sayısız dalgalar istifli hecelerimde
Harcı âlemdir cihan
Hercaidir benim sefilden yürek sesim
Saltanatını süremediğim şu hayat
Yangından ilk kurtardığım elbet hüzün
teknem:
Bata çıka yüzmek neymiş çözdüm
sonunda hayatın şifresini.
Sadığım kurallara
Kutsal kitabımın izinde dokunmak
sadece en tepeye:
Ruhumla örtüşen bulutlar
Kuram dışı ömrüm
Bazense bir çan eğrisi müdahil
olduğum
Çal çene sözcükler
Boğum boğumdur imgeler.
Mütereddittir yüreğim ve asla
Söyleyemediklerim…
Ah, kanarım için için
Kandığım şu melun dünyada hüsranım o
biçim.
Bir muhabbet ki ettiğim içimdeki
çocuk
Katarı sözcüklerin
Kerevite çıkar ruhum
Her yazdığımda başa aldığım bir rüya
Elbet gözlerim açık gördüğüm biteviye.
Bataklarda saklı nilüferler
Güneşim ben sıvanmam balçıkla
Ne de olsa dökülen yaşımdır ak
uyandığım sabahına
Ömrün defansında bir kale
Elbet kendi kalemdir attığım o gol
Ne çok zirzop kaçtığım uzaklara.
Hüzün bir resital
Hazansa aralıksız dadanan
Hükmü veren madem kader
Haram değildir de yediğim her lokma
Ve benden bir parça sayfaya dökülen
bunca sözcük
Evren ile söz birliği etmişçesine
kalem
Ah, yağar da yağar bu densiz ateşe.
Bir martavalsa okunan
Rengiyle giziyle solan
Bir çiçeksem hali hazırda
Reşit kılınmadığım ömrün penceresinde
Armağanı neyse kaderin
Ağıtlar yaktığım şu ya da bu iklimde
Gönül gözümde tepinen bir rüzgâr
Bağdaş kurduğum ömür kadar
İşte kaldım bir başıma.