Günü uyuttum, sevgili okur ve
sözcüklerimi bir ömürdür astığım ipten bu gece bir kez daha topladım. Öncesinde
kuru idi her biri ama kurunun yanında yaşın da yanması mevzu bahis olduğu üzere
gözyaşlarımla ıslanan yüreğimdeki sözcükleri de boca ettim boşluğa ve kendimi
boşlukta hissettiğim bir ömrün ertesinde hoşlukla d/okunma arzusu ile saatlerce
teslim oldum sağanağa ve tabir-i caizse ahmakıslatandı mazhar kaldığım. Devamı
mı?
Elbette iş sende bitiyor, sevgili
okuyucum-sevgili dostum-ve lütfen bu samimiyetimi içtenliğime ve yalnızlığıma
ver ve bil de içimi olduğu gibi sana yansıttığımı.
Ne çok okul gezdim, dolaştım ve
alnımın akıyla mezun oldum ama yetmedi.
Ne çok okul gezdim, dolaştım ve aşkın
rahmeti ile buluştum çünkü bir dünyayı ben tek başıma sevip kabullenebilirken
koca cihanı hatta tüm insanlığı ne yazık ki bir ömür bir tek insan bile içten
duygularla beni sevemedi gerçi çok güzel ilişkiler kurduğuma da kani idim ve de
emin.
Yemin ederim ben çok sevilmiştim.
Evet, bu bir rivayet kipi: -miş’li
geçmiş zaman ama Allah yukarıda kimse yolumun kesiştiği/kesişmediği tek kişilik
sefil varlığımla herkesi yüreğime tek seferde sığdırdım ve çok sevdim ben
dostlarımı hatta tanımadığım insanlara bile sevgimi altın tepside sundum ve
yeniden dönecek olursak bir önceki paragrafa:
Çok okul gezdim kısa ya da uzun
süreçlerde öğretmen kimliğimle talebe hüviyetimi birleştirdim ve bir şekilde
çocuklarla müthiş bir iletişim kurmayı bana nasip etti Yaratan.
Uzun sürmedi bu mutluluğum çünkü
kanuna göre vekil/gönüllü öğretmen olarak çalışma hakkım ta ki asil öğretmen
atanana değindi ama bu kadarı bile yetti bana ve devletime olan borcumun bir
kısmını bir şekilde ödedim. Ne de olsa maddi anlamda cepten yediğim bir dönemdi
ve İstanbul’un ücra semtlerinde çalıştığım yıllar can-ı gönülden öğrencilerimin
maddi-manevi ihtiyaçlarını karşıladım ki helal olsun üstelik lafı dahi edilmez.
İmkân sunan özel sektör ama ben yirmi
birinci asrın Çalıkuşu unvanı ile ve de derviş ruhumla az süre çalıştım özel
sektörde.
Para insana batar mı?
Ki rahmetli babam da ömrünü ülkemin
hemen hemen her köşesini gezip öğretmenlik yaparak geçirmişken…
Aslında bendim çalıştığım özel
sektörde insanların gözüne batan ne de olsa bitimsiz bir coşku ve her öğrenciyi
evladım bellemişken…
Öyle ya da böyle ama kaderimi
inanılmaz zorladım ve hiçbir yere de varamadım elbet maddi anlamda.
Öğretmenlik öncesi bankacı unvanımla
çalıştığım yılları çoktan da silmişken…
Dünü kısaca özet geçerken ve yolum
sizlerle kesişmişken elbet bir ömrü de mercek altına yatırıp detaylı bir içerik
analizi de yaptım mı…
Kısaca hayallerimin peşinden koşmanın
verdiği coşku ve mutluluktur beni hayata bağlayan bir o kadar müdahil olduğum
sosyal ortamlarda ben herkesi kendim gibi bilip bir şekilde sevgiyle
kucaklarken hayatı ve de insanları…
Sevilmek elbet bir ihtiyaç ama
talebim asla olmadı insanlardan yeter ki kabul göreyim ve onay alayım artık
neyin onayını alacaksam bu anlamda kendimi bildim bileli kendimi insanlara çok
yakın hissettim ve edindiğim dostlarımı kendim gibi bildim: tüm yüreğimi açtım
tüm benliğimle el uzattım.
Bana da uzanan eller vardı sıcacık
addedilen çünkü sıcak hisseden bendim ve sıcaklık duyan ki aklınıza kim gelirse
gelsin.
Çalıştığım kurumlarda kim olursa
olsun: hizmetlisinden müdürüne kadar.
Yaşadığım muhitte kim olursa olsun
sadece komşuluk ilişkilerine verdiğim önem ve değer katar.
Sana anlatmak istediğim çok şey var
bu anlamda coşkumu ve uççok şey var mademki bu bir kesişme noktası üstelik
yazmak benim için inanılmaz bir açılım ve de katarsis.
Güldüm şimdi, neden mi?
‘’Katarsis’’.
Çok kullanılan bir kavram değil ki bu
kelimenin anlamını yüksek lisans yaptığım yıllarda öğrendim: bir açılım ve
anlaşılma ihtiyacı elbet rahatlatan ve benim bir diğer uçuk hayalim de iyi bir psikolog
olmak adına uğruna mesleğimi hatta evimi terk ettiğim yıllarda hayatımın bir
bölümünü sadece ders çalışmaya ayırıp akademisyen kimliğimle de yüzlerce
üniversite öğrencisine hocalık yapmak adına nerede ise uyku uyumayı tehir
ettiğim yıllarda aldığım da bir diğer büyük yenilgidir.
Farklı bir branştan gelip de çivileme
atladığım psikoloji bilimi ve bölüme asistan olarak girecek üzere iken aldığım
büyük bir darbe sonuçta bölüm birincisi olarak emeğimle ve de bileğimin
hakkıyla girmem gerekirken anlamadığım bir şekilde yok sayıldığım ve ben her
anlamda özellikle de maddi anlamda inanılmaz bir enkaza dönüştüm ertesinde.
Her şeyi geçerim de can dostlarımın
sırtını döndüğü sıkıntılı yıllarımı asla unutamam ve gerçek manada hayattan
koptuğum her şeyden kendimden uzaklaştığım ve boş geçen yıllarım ki ciddi
anlamda ölmeyi düşündüğüm ama inancımın ve Mevla’mın buna izin vermediği.
Sevecek insan mı yoktu sahi
etrafımda?
Bir ömür hep vardı üstelik
sebepli-sebepsiz konuşlandığım insan sevgisi ve akabinde gördüm ki; kendimi
sevmeyi nasıl nasıl ihmal etmişim.
O berbat süreç: nerede ise hiçbir
meşguliyetimin olmadığı hatta ve hatta kendimi merkez bilip sadece kendimle
olan mücadelem üstelik durduk yere kısaca analitik zekam ve devingen ruhum ve
de yüreğim benim meşguliyetsiz kalmama asla izin vermiyor asla da vermedi bir
ömür.
Çocukken bile yaz tatillerinde tek
meşgalem yine kendimdi bu yüzden uzun yaz tatillerinde en iyi dostumu elimden
bırakmadım asla elbet okumayı.
İyi bir okuyucu olduğuma da hep
inandım sonra bir süre hiçbir şey okumadan geçti hayatım ve ben nasıl da
şaşkındım o dönem!
Ben ve okumadan geçen uzun bir zaman
ama nadasa aldığımı bilmiyordum beynimi ve işte bu zaman zarfında kalemimle
tanıştım sonra seninle kesişti yolumuz ve ben ne mi yaptım?
Bir ömür bastırdığım iç sesimi ve…
İçimde faiziyle biriken sevgimi ve…
Umudumu da sana yükledim ve tüm
hayatın acısını daha çok severek daha çok duyumsayarak çıkarmaya başladım.
Düşünmek yoran bir faaliyet ve de
getirisi olan hele ki talebe kimliğinizi asla bir tarafa bırakamazken.
Sevmek zaten genlerimizde ve
hücrelerimizde mevcut.
Ve hassasiyet.
Bir de kırılgansanız.
Bir de mükemmeliyetçi iseniz.
Hele ki düş gücünüz aralıksız
üretirken.
Anlatma ihtiyacınız ve de anlaşılma.
Hele ki sizi çok seven ve koruyucu
bir aileniz varsa…
Ve de…
Herkes bir şekilde bir yerlere gidip
sizi yalnız bırakmışken…
Hala umudunuzu saklı tutarken.
Ve inancınız sağlam ve de devasa bir
açılımla sizi Rabbinize yaklaştırıyorsa.
Yazmak için o kadar o kadar çok
nedenim var ki ve ben şartsız koşulsuz okuyucuyu hatta kainatı içime
alabilmişken üstelik aciz kimliğimle bir ömür hayata karşı gardımı alabilmiş ve
alnımın akıyla yaşamış ve çalışmış ve de ayakta kalma mücadelesi verirken…
Sadece dokunmak yüreklere.
Sadece okunmak hayallerimin tümünün
ansızın gerçekleştiği.
D/okunma arzusu.
Kendime dokunmak ve içimdeki yetim
çocuğun yüzünü güldürmek.
Okunmak kim olursa olsun okuyucumla
geliştirdiğim o müthiş b/ağ üstelik kim olduğunuzun önemli olmadığı sadece
insan olduğunuz sadece anlatmak istediği üstelik sizlerle kurduğum empati
üstelik çok masum çok yalın çok naif bir hissiyat…
Hayat ve insanlar bir şekilde
birbirini ötekileştirirken ve insanlar sürekli gruplara t/Araflara bölünürken
üstüne üstük çok uzun bir süre ve sayısız kere Araf’ta kalmış bir insan olarak…
Hayatın değerini bilirken ve dünya
malında asla gözüm olmamışken üstelik bir lokma ekmek ve de sırtımdaki hırkayla
yetinmesini bilirken ama duygusal anlamda coşkulu ve de verici bir insan iken…
Bir yüreğe dokunurken o yüreğin sizi
okuduğu.
Ben okunurken yüreğime dokunulduğu.
Hayattan asla çok şey istemedim,
sevgili okurum.
Teşekkür ederim beni anladığınız için
ki ben sizleri çok iyi anlıyorum ve tüm hayallerimi kalemle eşleştirmişken
sadece d/okunmak istiyorum.
Bir yüreğe o kadar çok şey sığdırılabilir
ki…
Ve bunu sizler de en az benim kadar
iyi biliyorsunuz.
Sevgimle ve sonsuz teşekkürlerimle…