SESSİZ AĞITLAR
Dönmek isterim çocukluğuma, köyüme
Hasretlik çöktü bağ, bahçe, tarla, suyuna
Andıkça maziyi gözlerden damlar boyuna
Ağlarım anasız, babasız sessiz ağıtlarda
Oryantal Arap müziği çalıyor teybimde
Hatıralarım canlanıyor her namesinde
Olmak istiyorum Özlü’de Yayla’da İn'de
Gönlüme misafir oldular sessiz ağıtlarda
Ölmüş olsalar da anam, babam karşımda
Ebem çörek çekiyor yıkık tandır başında
Babam kahvesinde meşgul kendi işinde
Gözyaşlarım bardaklarda sessiz ağıtlarda
Hanım, çocuklar beynimden silindi birden
Bilmiyorum mazim aklıma takıldı nerden
Yanmak istiyorum köy denen hardan
Hıçkırığım dışa vuracak sessiz ağıtlarda
Bu sevda başka, aşığı hasretten zır deli
Gitmek istesem nasıl bulurum yolu
Esiyor bağrıma çıkacak fırtınanın yeli
Sürükleyip ulaştırdı beni sessiz ağıtlarda
Tuttu dileklerim bende vardım köyüme
Tömür ha bire kızar Nezaket yengeme
Gogu Halil Ako’ya bağırdı, yeter külleme
Elbisem kül oldu sessiz ağıtlarda
Dağların eteğinde köyüm Karacaören
Taşlı gedikten ulaştım, olmuş bir ören
Hayalde sınır yok, her yer yediveren
Yedim asmalarında sessiz ağıtlarda
İlkokul dörtteyim, az kaldı yaza
Graydarcı Kemal yolda basıyor gaza
Bitecek hizmetler kalmadan güze
Yol, çeşme, okul yapılır sessiz ağıtlarda
Düğünde kelle atılıyordu orta konağa
Onu dama düşürdü Kağnin Duran ağa
Boztepe’li kızdı, sanki düşmüş tuzağa
Dama iplerimi gerdiler sessiz ağıtlarda
Sabah hepimiz oturduk erken sofraya
Mercimek yolunacak vardık tarlaya
Eşek yemin etmiş sol kolum kırmaya
Sınıkçı beze üzüm sardı sessiz ağıtlarda
Yetmişin başında köyden göçtük şehre
Liseden sonra atladım esnaftan nehre
Yedim ekmeğini çıkmadım kahra
Bekliyorum yıllardır sessiz ağıtlarda
ERDOĞAN ÇALIŞKAN 22 09 2009
İş yerimde otururken hayallere dalıp çok hüzünlendim
Bu nostaji şiirimin son dört kıtası vasiyet niteliğinde
o yüzden paylaşmıyorum.