Bir Şiir “Sihir-i Âşk “Gülümsememle Tahlil Ve Analiz

 Sihir-i Âşk

Sihir-i Âşk

 

Yaz güneşi gibi çatına çöker

Dökerim o buzdan saçaklarını

Sönmüş ocağına bir kibrit çakar

Isıtır don tutmuş açıklarını

 

Beni ay'dan değil var güneşten sor

Gecelere sızmaz bir serabım ben

Işık ışık nasıl yandığımı gör

Görünmeyen gözde, bil harabım ben

 

Derin vadilerde boy verirsen de sen

Aşılmaz yolların bana düz gelir

Yüreği yüce bir kardelenim ben

Kar, tipi, fırtına, bana vız gelir

 

Engin gökyüzünün, gizemi, sırrı

Onun o masmavi akışlarında

Bilmez misin aklım dilin sihiri

O tatlı sözlerin yakışlarında

 

Kartal yuvaları sarp tepelerde

Ulaşmak istersen tırmanmak gerek

Üstüne inceden kar sepeler de

Kardelen kalplerde ısınır yürek

 

Dağların zirvesi benim otağım

Türlü zorluklara göğüs gerenim

Karlı yamaçlardır benim yatağım

Kardelen kalplere umut derenim

Kardelen

15.03.2021

Türk şiirinin en önde geleni nedir diye sorarsanız” Aşk” derim. Şairlerimizden her biri hayatında, şahsiyetinde aşk sanat anlayışındaki aşkı aşka olan tutkusunu söylemeden şiirini tahlil etmenin uygun bir davranış olmayacağı kanaatindeyim. Şiirin anlaşılması yazılmasında gönlünde esen geniş ölçüde yer tutan aşk, şairin hayatıyla bağlantılı olduğu için konuya aşkla Kardelen kardeşim gibi, şiir dünyasıyla başlamak istiyorum. Hayatla şiirle aşkla olan başlayışı sanatçının ve okuyucunun ve sanatçı dostlar edinişinde büyük bir yer tutar. Birçok gelmiş geçmiş şairlerimiz ve bizler sevmeye ve sevilmeye doyamamış olanlar ölümden sonra, geride bir tatlı hoş seda bırakmanın peşindeyiz. Yazarın ve şairin sanat hayatında ve şahsi yaşamında durgun olmayan hüzünler karşıda gördüğü insanın, iç acısı sancısı gönülde aşkla yaklaşım felsefesini görüyoruz. Bu bakımda şair şiirleriyle iç dünyası ve ruhsal yapısı arasında gördüklerinin çarpıklığını yazarken, gönlündeki tükenmez aşkı mutlaka hissediyoruz dizeleriyle… Zaman ve hadiselerin haşin, hırçın ve uyumsuz bir insan yaptığı şairi, bu durum karşısında kendisine yaşamak için şiirleriyle yeni duygu ve aşk yüklü bir âlem kurduğunu görüyoruz hissediyoruz. Hayal kavramı aynı zamanda sanatçının söyleminin aşkın eskimez bir anahtarını oluşturmaktadır. Şairlerin sanat eserlerinde ekseriyetle ferdi hislerinin duygularının esen fırtınasına kendini kaptırarak aşkla terennümü içinde olduklarını görüyoruz. Bu terennümde, şair yazarken hissettiklerini yazdığı şiirle oluşturan şekil ve ahenk unsurlarından geniş ölçüde içine ekerek yazmaları sanat eserinin değerini arttırmaktadır. Sanatçı kullandığı kelimeleri gönlünde özenle seçer ve bunlarla şiirini bir kanaviçe gibi işler ve okuyucusuna sunar. Kardeşim, Kardelenin şiirinde aşkın anın şairin hayalinde uyandırdığı izlenimlerle yazarken, yeniden hayatın aşkla biçimlendiği görülmektedir. Hayattan umduğunu bulamayan insan, arkasında bir yığın üzücü hatıra bırakarak ömrünün sonuna doğru yaklaştığını hatırlatsa da, anı dizelerle gülümsemelerle doldurmak için zamanının kaldığının bilincinde aşkla olur aşkla yazar.

GİRİŞ

Yaz güneşi gibi çatına çöker

Dökerim o buzdan saçaklarını

Sönmüş ocağına bir kibrit çakar

Isıtır don tutmuş açıklarını

Kardelen kardeşimiz, şiirin ilk bölümünde insanı hayatı ömür aşkla biçimlendirilmesi gerektiğini vurgulayarak şiirine başlıyor.. Aşkla insanı seven bu gönlümle, ruhumla bir güneş gibi doğarım buz tutmuş evinle gönül çatısına, ısıttıkça çözerim o buzdan buz tutmuş saçaklarını aşkla gönlümle, sönmüş dediğin o ocağına umutla bir kirpik çakarak yakar seni ısıtırım, ocağın tüter, ısıtırım don tutmuş açıklarını saçaklarını. Gönlü ömrü hayatı ısıtan aşktır güneş gibi doğar dünyamıza… İnsan umutsuzluğun, sıkıntının ve bıkkınlığın aşksız kalışıyla kalınca yalnız kalır umutsuzluğa düşer. Bunu gönülden hisseden kardeşimiz, şiirde zamanı aşkın güneşiyle yol almaktadır. Umutsuzluk, bıkkınlık ve hüzün insan ruhunu yaralarla doldurmakta ve onu karamsarlığa sürüklemektedir. Şaire göre bunu anlamak ve anlatmaksa oldukça güç bir durumdur ve bu güç durumu aşkla kardeşim enfes anlatımıyla bize hece hece anlatmıştır.

 

GELİŞME

Beni ay'dan değil var güneşten sor

Gecelere sızmaz bir serabım ben

Işık ışık nasıl yandığımı gör

Görünmeyen gözde, bil harabım ben

 

Ben geceleri doğmam, güneş gibi doğarım her vakit beni güneşe sorun oda aşkla doğmakta ve ısıtmaktadır, doğrudur aşkla insanı sevmekle olunca insan güneşten bir farkı yoktur. Geceleri karanlıkta gezmem karanlığa karışmam ben aşkla karanlığı da aydınlık ederim, gecelerde görürsen beni ben gecelerde gezen açan bir serabım, bilinen serap gibi değilim, ışık ışık karanlığı aydınlattığımı karanlığı aydınlatmak için gönlümün ateşimi gör, yakar, derdi olana koşmamdaki aşkı gör, sen benimle koşarsın yanımdan ayrılmazsın. Görünmeyen gözdeyim, görmeyende görür beni hisseder, derdi ile hemhal olunca yanında olunca ona çareler aradıkça, bilin ki ona yardım edemez isem harabım ben.

KONUSU

İnsan aşksız kalınca hayattan bıkar, aşk insan içindir sevmek yardıma koşmak bizim içindir, biz bunlarla insan oluruz. Aşkız insan hayatta bulamadığı yakınlığı, hayal dünyasında oluşturduğu itibari âlemden insandan öte aşkı veren Mevla ile aşk ile ondan beklemelidir diyen kardeşim bunu aşkla çok güzel anlatmış.

 

Derin vadilerde boy verirsen de sen

Aşılmaz yolların bana düz gelir

Yüreği yüce bir kardelenim ben

Kar, tipi, fırtına, bana vız gelir

 

Sen kaçsan da hayatta derin vadilere saklansan da mutsuzlukla kalsan da, ben aşkla sevmekle aşarım vadileri dağları aşılmaz yolları bunlar bana düz yol gibi gelir. Ben kışın zemheri ayında açan Kardelen çiçeği gibiyim açarım solmam, kar tipi boran bana seni bulmam için engel çıkarsa da vız gelir.

 

Kartal yuvaları sarp tepelerde

Ulaşmak istersen tırmanmak gerek

Üstüne inceden kar sepeler de

Kardelen kalplerde ısınır yürek

 

Kartallar yüksek uçar, yalnız gurudan kibirden değil, aşağıda tüm vadiyi ovayı genişçe görmek olanlara vakıf olmak için. Herkes kartal olamaz aşkla yaşayamaz insanı karşılıksız sevemez, ulaşmak istersen dağları tırmanmak ovaları aşman gerek sabır gerek. İnce ince kar yağsa da tipiye dönecek diye korkma, bil ki aşkla sevenler Kardelen çiçeği gibi açmak için titremek üşümek çaba içinde aşkla olmak gerek, kalbi kalpleri ancak aşkla sevmek yol almak ısıtır.

 

Dağların zirvesi benim otağım

Türlü zorluklara göğüs gerenim

Karlı yamaçlardır benim yatağım

Kardelen kalplere umut derenim

 

 

Dağların zirvesi otağım benim, lakin yukarıda her şeyi açıkça görmem içindir, zorluklarla dolu olsa da gönül zirvesine varmak katlanırım, karlı yamaçlarda yani gönlü acı içinde yalnızlık içinde buz tutmuş olanların yanındayım ben buralarıdır yani gönüllerdir benim yatağım, Kardelen gibi açarım, umut yetiştirir umut serperim ben.

Ölçü Vezin

6+5 11 Lİ Hece kalıbıyla yazılmış

 

KAFİYE UYAK

Yaz güneşi gibi çatına çöker A

Dökerim o buzdan saçaklarını B

Sönmüş ocağına bir kibrit çakar A

Isıtır don tutmuş açıklarını B

 

Beni ay'dan değil var güneşten sor C

Gecelere sızmaz bir serabım ben D

Işık ışık nasıl yandığımı gör                C

Görünmeyen gözde, bil harabım ben D

 

YARIM KAFİYE (YARIM UYAK)

Dize sonlarında bulunan sözcüklerdeki tek ses benzerliğine yarım uyak denir.

Sor- Gör-Ben-Çakar –Çöker

 

ŞİİR TÜRÜ

Hece vezinle yazılmış Aşk şiirdir.

Sonuç

 Şaire Kardeşimiz Kardelen burada, aşkın herkes tarafından bilinen ama tarif edilmesi güç bir olgu olduğunu üstü kapalı belirtmektedir. Sır olarak nitelendirmesi ve tarifinin zor olması aslında yaşanılmadan bilinmeyen, yaşandığında ise ifade edilemeyen bir olgu olduğudur.

“İnsanı insan yapan ve şeytandan insanı ayıran tek şey aşktır. Tabi aşk da kendi içinde sınıflara ayrılmaktadır. Muhyiddin ibn Arabi’nin İlahi Aşk adlı kitabında aşkı; İlahi Aşk, Ruhani Aşk ve Beşeri Aşk olarak üç ana başlık altında sınıflandırmıştır. Aynı zamanda bunlarda kendi aralarında sınıflara ayrılmaktadır. (Nasıl bir Aşk yaşadığınız hakkında bilgi sahibi olmak isterseniz bu kitabı okumanızı tavsiye ederim.) Yine Muhyiddin İbn Arabi’nin aşk hakkındaki sözünü söylemeden geçmeyeceğim.

Biz aşktan sudûr ettik
Aşk üzre yaratıldık
Aşka yöneldik
Aşka verdik gönlümüzü. (Alıntıdır)

 

Sen en kuytu acıları biriktirirsin koynunda…
En dayanılmaz sancılara gebe saatler geçer çemberinden…
İlmek ilmek acıyı işlersin gizliden yaşamak sevdalısı gönüllerimize…
İnceden inceye dokunur kirli ellerin tertemiz yüreklerimize…  (Alıntıdır)

 

Gel ey sevgili
Ne derdimi sor, ne halimi
İster yar ol gel, istersen yara
Huzur olsan da gel,
Dert olsan da

Gel ey sevgili
Yollarıma düş gel
Dağları gölleri aş,
Taşlar, dikenler de olsa gel

Bekliyor,
Dayanamaz,
Özlemiş de gel
Gel ey sevgili
Gelme, derman ol derdime

Yağmur ol gel, kurumuş toprağıma
Rüzgâr ol gel, bulutlu gökyüzüme
Güneş ol gel, karanlık evime
Götürdüğün yarımı da, al gel

Gel ey sevgili
Anla halimden
Bıraktığın yerdeyim,
Arama beni
Dön ey sevgili.

Oğuz Durusu

Aşk şiirlerimiz bitmez yazan şairlerimiz aşkla yazmaktan usanmaz yazdıkça gönüllere vardıkça coşar, Kardelen kardeşimiz koşarken bizi de aşkın peşinde koşturttu, kendisine teşekkürler ediyorum, başka bir şiirde görüşmek üzere şiirlerle baş başa bırakıyorum, selamlarımla.

Mehmet Aluç

( Bir Şiir Sihir-i Aşk Gülümsememle Tahlil Ve Analiz başlıklı yazı kul mehmet tarafından 23.03.2021 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.