Bir ambiyansta saklı olmanın ne demek olduğu ya da ihtimaller dâhilinde denk düştüğünüzden farklı bir atmosfer olarak algılanıyorsanız…

 

Bir yenilgi bildiğim ve alaşağı edildiğim sihrine yenik düştüğüm her hayalde saklı bir gerçeğim aslında ve meczup yüreğimden yana dertli bir mevsimden öte betimlemelerin öbeğinde bir su damlasıyım.

 

Mevcudiyetimde saklı yokluk duygusu ve yoksunluğun kıblesinde sakar yüreğim en endamlı masalda miskince salındığım ve payıma düşen neyse aslında kendimle restleştiğim.

 

Makul bir renk arıyorum kendime belki de kördüğüm olmanın amblemidir içimde saklı şafak ve menfi bir rüzgârda gözümü sakındığım…

 

Temenniler uçuşuyor aklımın salıncağında ama asla yeterli gelmiyor.

 

Sonra renkler bozguna uğratıyor içimde albenisi fazla olmayan dünyayı ne de olsa siyahi bir karakter içimde yalpalayan ve beyaz olmanın ta kendisi iken özlemi de deşifre eden bir yanılgı iken deştikçe deşiyorum içimi.

 

Metruk evler saklı misal içimdeki sokakta bir o kadar çıkmaza düştüğüm.

 

Ve yolun üstünde aydınlık bir apartman ve kış güneşi cezbederken içimdeki lala bahçesini sahip olduğum nazenin tınısı hayallerimin bu yüzden zaman zaman bir hayal olduğuma dair inanç geliştiriyorum sonra da hayalet gibi s/üzülüyorum koridorlarda.

 

Volta attığım o uzun koridoru evimin hem de kendimi bildim bileli dolaşmaktan keyif aldığım hele ki ders çalıştığım zamanlarda elimde kitap günde kaç bir adım atıyorsam artık haletiruhiyem iken koridorda geçen uzun öğrencilik yıllarım.

 

Bir de aklımın koridorlarında gidip geldiğim.

 

Sektiğim bir düşünce sonra sarktığım bir pencere pervazı bazense kendimden firar etme ihtimali ne de olsa bedenime ve kafatasıma fazla geliyor içimde saklı tuttuklarım belki de bu yüzden kendimi ifade edemediğim o uzun zaman dilinde bir şekilde infilak ettim bir ömür.

 

Bazen kendime mükellef bir sofra kurduğum.

 

Bazense açlıkla terbiye ettiğim nefsim yetmezmiş gibi uzun saatler boyunca deli gibi kendimi spora verdiğim.

 

Bir adım öncesi hatta sonrası da mevcut elbet: yüksek sesle bağırıp evdekilerin kulaklarını haddinden fazla çınlattığım dahası da var:

 

Kendimi derslere ve kitaplara verip zihnimden en yüksek randımanı alma gayreti bu sefer uykusuzluğa teslim olduğum sonrasında ise yorgunluktan günlerce hatta haftalarca uyuyabildiğim ilk gençlik yıllarım.

 

Yaşımdan mustarip değilim alsa çünkü aldığım her yaş adeta beni çocukluğuma sürüklüyor ve yaşımın insanı olmadığım için de yaşıtlarımla çok da mükemmel diyaloglar geliştiremiyorum belki de bu yüzden ya, kendimden küçük olanlarla ya da daha ilerideki insanlarla kolaylıkla anlaşıyorum.

 

Reçinesi yüreğin elbet müşküle düştüğüm bazense meşgule verdiğim ne de olsa alt bellekte kayıtlı olan o İlahi hayalim.

 

Yaratan’dan dolayı yaratılanı hep sevme ihtiyacı duyduğum ve severek bu ihtiyacımı doya doya giderdiğim ve bir adım sonrası: kimseden de en ufak bir talebim yok iken ama başıma gelenler de az buz değil hani çünkü kimse içimi açtığım bir şekilde canımı yakabilmekte hele ki uzun yılların dostluğunu tekmeyle yıkıp haris bir rüzgâr estirirken başımda…

 

Şimdilerde ise edebiyatın koridorlarında salınıyorum çünkü dünya git gide cazibesini yitiriyor özellikle de hayallerimin nazarında hele ki hayalim hali hazırda dünyada saklı o cenneti bulma arzusu iken…

 

Muhalif olduğum şeyler de yok değil hani:

 

Hem kendimle eşleştiğim hem de kendime rest çektiğim ve gülüşler salkım salkım kopabilmekte çehremden ya da kızgın kırmıza halkalar yanaklarıma ya da gözlerime eşlik edebilmekte.

 

Bazense mermer kadar beyaz.

 

Bazen yeşilin en güzeli.

 

Bazense pembe bir rüzgârla yüzümdeki gölgeler yerini çiçeklere bırakırken…

 

Çıkmaza düşmek kaçınılmaz bu yüzden bir orta yolu bulup da feraha ermenin ertesinde yeni dertlerin peşine düşüyorum ya da hali hazırda olanları yeniden pişirip kendi ellerimle önüme koyuyorum.

 

Kendime dost.

 

Kendime muhalif.

 

Kendime kızgın kimi zaman en çok da kendimle geçinemediğim bu yüzden insanların ruhuna illa ki dokunmalıyım uzaktan ya da yakınımda olanları görmezden gelip uzaklara kaçmalıyım.

 

Bir yangınsa içimde çıkan elbet ilk kurtaracağım yüreğim ve kelimelerim ki kolaylıkla volta atayım kendime inşa edeceğim bir sonraki dünyada ve evvelsiz olan ne var ne yok illa ki sonrama ahkâm keseceğim.

 

Bir dürtü ise farkındalık.

 

Bir renkse içimi boyadığım.

 

Bir rüzgârsa çapkınca başımda esen.

 

Bense müdaviyim farklılığın ve farklı olmanın ne anlama geldiğini de yeni yeni çözmüşken…

 

Alabildiğine coşkulu bazen melankolinin esiri.

 

Bazense kaleme aldığım nesirden firar edip kendimi bir şiire adadığım ve sözcükler hem yüreğimden hem ağzımdan dökülen en çok da sevginin tüm kâinatı berrak kıldığının farkında taviz vermediğim sevgi duygusu üstelik cenneti alanın da en sadık müdavimi iken ve işte koridorlardan s/üzülüp bir yazıya geçici olarak nokta koydum mu yok benden mutlusu en azından yirmi dört saat geçmeden yeniden kalemden dökülsün inciler…

 

 


( Koridor... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 9.03.2021 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.