Online Üye
Online Ziyaretçi
Vallahi de çok gezenti bunlar yahu. Gez gez nereye kadar be anam, azıcık da evde otursanız da bu magazin gazetecilerini de rahat ettirseniz biraz diyorum, anacım. Yedi gün otuz saat bu zibidi sanatçıları takip etmekten bıktık usandık billahi, hayır işten ayrılalım bırakıyoruz desek, aç kalırız bir bildiğimiz iş bu var, magazincilik... Bakalım nerelerde rastlamışız bu sanatçılarımıza... Hadi takılın peşimize...
Ünlü top model Yonca Sürgit hanımefendiye Etilerde bir barın çıkışında rastladık. Eee haliyle burada ne yapıyorsunuz, Yonca Hanım dedik. O da ne dese beğenirsiniz? ''Ben hayatımda bir kere bile bara filan gitmedim, gitmem de, sadece bir arkadaşa bakıp çıkacaktım.'' dedi... Dedi demesine de biz de hadi diyelim ki inandık...
Değerli Sinema Sanatçımız Sinem Sinematik Marmaris de çarşı pazar gezerken objektiflerimize takıldı her ne hikmetse... Sonra döndü bize ''Aman ha çocuklar ben magazini hiç sevmesem de siz yine de sizleri benim çağırdığımı kimselere söylemeyim emi.'' diyerek olaya noktayı peşinden de noktalı virgülü koymuştur...
Bir de baktık ki İzmir'in Kordon Boyunda karşımıza ünlü dizi oyuncularımızdan yakışıklı ve kızların baş belası, hem de derinlerde ki sevdası Tarık Kanırtkan çıkmaz mı? Çıkar tabi ki... Yanında ki güzel bayanı da sorunca, ''Öyle sizin zannettiğiniz gibi kesinlikle değil, teyzemin kızı, deyip.'' işin içinden sıyrılmaya çalıştı... Tabi biz nereden bilelim teyzesinin kızı mı değil mi, inanmış gibi yaptık...
Ünlü arabesk sanatçısı Fikriye Kırbıyığa da pilatese giderken rastladık, hemen yanaştık yanına, sağ olsun bizi kırmadı ''Evet Fikriye Hanım, spor yapıyorsunuz bu salonda vakit geçirdiğinize göre?'' Saçlarını arkaya atar adeta bir şampuan reklamındaymış gibi '' Ay belli oluyor mu kız spor yaptığım, benim adam çok kilolusun, biraz zayıfla dediydi de ondan şeyttiydim.'' O şeyttiydimi oraya koydunuz mu, cümle içinde kullandınız mı, Türkçe'nin içi parçalanmıştır billahi... ''Bari verebildiniz mi kiloları?'' Kırbıyık bu cevap hazır '' Vermem mi kız vermem mi altıyüz gram gitmiş benden on beş günde.'' Vallahi bravo bu azimle siz tığ gibi olur iğne ipliğe dönersiniz. ''Döner mi dedin kız, bak nasıl canım çekti şimdi olsa da yesek.'' Hay senin kilolarının da, senin de... Burada ip kopar...
Hay Allah! Bu tesadüflerde neyin nesi... Bu sıralar sokaklarda gezerken ünlü münlü herkes de mantar biter gibi karşımıza çıkmasın mı? Bizimki de laf mı, çıksın tabi canım, yoksa işimizden oluruz. Divamız Şaziment Hürsoyu görüyoruz. Sırtında çok pahalı bir kürk ile bizleri kahkahalarla selamlıyor. ''Ay şekercikler siz de beni her yerde buluyorsunuz yahu!'' diyor. Sırtında ki kürkü soruyoruz ''Kız vallahi ben öldürmedim o tilkileri, öyle ucuz buldum da bir İtalyan Mağazasında alayım dedim. Yoksa tabi ki ilk ben karşı gelirim hayvanların öldürülmesine, anacığım. Boşuna Diva olmadık yaaaaaniiii!'' Kaç tane olduğunu sorsak tilkilerin bozulur mu acaba Divamız? Soralım Kaç tilki güme gitti Sayın Divamız? Diva bu ''Ay yaramı deşme be! Gözümün önünden gitmiyor tilkiler rüyama gece gece gelip kırt yapıp popomdan kaçıyorlar.''
Hüsniye Hanım, geçenlerde salı pazarında görülmüş. Hemen yaklaşıyoruz yanına ''Neler aldınız Hüsniye Hanım?'' Hüsniye hanım kararlıdır ''Vallahi ne alayım bey de ben de emekliyiz, elde avuçta ne kaldıysa işte üç kilo patates, iki kilo soğan, birazcık elma ile portakal aldım, çocuklar muz istemişti ama ona para kalmadı, bakalım bir dahaki haftaya yeni aylıklarımızı alacağız o zaman belki bir kilo kadar muz alırız.''
Asgari ücret ile çalışan, daha doğrusu çalışmaya ve hayatta kalmaya çalışan Selami beye de İtfaiye Meydanında ki Bit Pazarında rastladık. ''Evet Selami Bey ne var ne yok işler güçler durumlar nasıl?'' Selami Bey ''Vallahi nasıl olsun asgari ücret ile asgari müştereklerde bir türlü buluşamıyoruz ev kira, çocuklar okuyor, hanım çalışıyor yine de yetiremiyoruz, ucuz mucuz bir şeyler bulursam diye dolanıp duruyorum, çocukların hanımın üst başları eskidi en hesaplı yine burada.'' Başımızı önümüze eğiyoruz ve ''Allah yarımcın olsun.'' diyoruz Selami Beye...