Yollar vardır sonu uçurum ve gidecek yer yoktur ya da kaçacak…. İnsan istese de istemese de derdiyle baş başa ve çözüm aramak zorunda kalır, aklını yitiren için zaman tükenir ve başka dünya seçenek olur! 


Yollar vardır sonu aşk ve kavuşmadır… Kabe’de, Mescid-i Nebevi’de, Mescid-i Aksa’da son bulur varışı!  Manevi sarılıştır berzaha erenlere, gözün görmediği kişilere… Artık dert bitmiş, keder tükenmiş, insan bedeninden çıkar gibi hissetmektedir. Adeta uçmaktadır. Gözlerinden akan yaşlar onu Elest Meclisine kadar götürmüştür…. “Elest-i birabbikum?” sorusuna “Kâlû Belâ!” denmiştir yeniden. İnsan yeniden doğmuş, huzurun şahikasına ulaşmıştır, Kaf Dağı misali…


Yıllar önce gittiğim Umre yolculuğun son günü Regaip Kandili idi. Peygamberimin kabrinin olduğu Haramdaydım. Akşam ve Yatsı namazlarını kılıp ülkemize dönecektir… Peygamberimin imam olduğu ve sahabeye namaz kıldırdığı Rawza’da, diğer bölümlerden yeşil rengiyle ayrılarak kendini belli eden halı döşeli yerde, niyetim o gün akşam ve yatsı namazını kılmaktı. Bu kandil gününde, hayatımda yaşamadığım değişik duyguları görmek ve hissetmek tek arzumdu. 


Ya nasip dedim, niyetim salihti… O mahşeri kalbalıkta, yanımda meleksi kalbiyle çocuğum yanımda! Rüya gibiydi Rawza'daydım ve yer bulmuştum. Akşam kılınmış, yatsı bekleniyordu. Hala burada namaz kılmak isteyen cemaatte hareketlenme ve yer bulma gayreti devam etmekteydi… Arapça konuşamıyordum. Konuşulanları anlamıyordum. Mescidin sınırında bulunan demir parmaklık önünde bir Arap topluluğu göründü. Birbirlerine laf atıyorlar, yediklerini paylaşmak için, bu hurma yahut fındık gibi şeyler, havada uçuşuyor. Yüzleri gülüyor, sanki yaşadıkları ve hissettikleri yer cennet…İçimden dedim ki, şunlara karışsam, bana da bir şeyler ikram etseler, cennet meyvesinden bende tatsam… Öylesi yoğunlamış ve onlara motive oldum ki! Eli yüzü nurlu, simsiyah ve inci gibi parlayan yüzüyle, belki de onların reisi kişi… Yanıma geldi elinde bir şeyler vardı ve başıyla al dedi. Şaşırmıştım. Aynı dili mi konuşuyorduk yoksa, benim mesajımı nasıl almıştı… Şaşkındım. İkramını aldım. Çocuğumla paylaştım. o kişiler hep birlikte bana bakıp aynı görüntüde tebessüm ediyorlardı. Kalbimde heyecan ve manevi bir akış…. Kandilin maneviyatıyla yaydığı ışıkla aktım, aktım…


Evde yahut camide kutlanan Regaip kandili… Kendimizi bir mekana hapsedip, bedenimizi daha da sıkan bir mekanda dua etmek! Çöllere düşüp, insanın yaşama umudu olmayan kumların içinde yanması! Tenin rengi değişiyor, kalpte ölmemek için dua. Günü kurtarmak, su diye inlemek… Esas gaye olan aşka kavuşmak yerine dünyaya tutunmak, o dünyada ki nimetlerin dillendirildiği istekler ve duaları dilemek… Nasıl diyorum, Peygamberim huzurunda ki o Regaip kandiliyle bir olabilir ki? 


Yollardan biri buraya gitme arzusu olsa, cebinizde dünya kadar paranız olsa… Ne oraya gidebilir ne de  o kalabalığı oraya toplayabilirsiniz.  Korona’nın mesafe şartı, kısıtlama engelleri… Bu mübarek yerlere gitmeyi engelliyor. Hacca gitmek, Umre yapmak artık hayallerde yaşatılıyor. Kabe’de Hac ya da Ramazan günlerinde iğne atsan yere düşmeyen kalabalık yerini üç beş insanın tavaf yaptığı görüntüye dönüştürmüş.  


Üç ayların, manevi zincirinde bile, ona verilen önemde bile bir farklılık var… Keşke benim o günkü yaşadıklarımı herkes yaşayabilse ve bu muhteşem manevi huzuru herkes hissedebilse! Müslüman İslam’n en zirvesinde yer alan sonsuz huzuru gerçekten görebilse… Deist gibi ateist gibi bir müslüman evladı buna aykırı yollara gitmese!  Çıkacağınız yol eğer İslamsa ve Müslümanım diyorsanız, o yolun sonuna vardığınızda bulacağınız yer uçurum değil, kanatlarıyla uçtuğunuz ilim deryası ve teslimiyet olmalı… Eğer siz böyle yaşasanız, Regaiple başlayan üç ayları böyle yorumlayarak hissetseniz, etrafınız da sizi Allah’ın istediği manada takip eden çok kişiler olurdu. Bu peygamberimiz manevi ortamında olduğu gibi, gittiğiniz her yerde aynı gölgeleriyle çoğalırdı.


Regaip Kandili maneviyata açılma, bedenden ruha varış… Dünyadan bekaya bir köprü olmalı! Bugün geldi ve kutlandı mesajları değil … Manevi alemde bir araya gelmek sonucu yaşanmalı! Bu çerçevede Regaip Kandilinizi kutluyorum. Selam ve dua ile…


Saffet Kuramaz

( Mescid-i Nebevi’de Regaip Kandili- Bir Anım başlıklı yazı safdeha tarafından 17.02.2021 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.