…..yine yazdıklarından birkaç paragraf göndermişsin babacık..,kim bilir hangi sahilde oturup benim hayalimde ve bin özlemle hasretini çektiğim boğaza karşı oturdun , dur tahmin edeyim babacığım ,paşa limanı’na mı gittin,yoksa nakkaştepe’ye mi,veya favori yerin çamlıca tepesi’ne mi ? tabi diyorsun ki hiç tahmin edemedin süm.,burası bambaşka yeni bir koordinat,neyse yazarsın artık,şimdi şu gönderdiklerine bakalım : “..ne gazabından kaçacaktım rüzgarın ,ne de mavinin arkasından koşacaktım,ben suda dağılıveren ebruli misali,sevginin cazibesiyle ardında sürüklenip,darmadağın olmaya yürüyecektim, eğer bir gök taşı korkusu beni çevirmeseydi rüyalarımdan…”.. ,burada kesiyorum musti,şimdi sen anlatmaya çalıştığın bir roman kahramanı mı ? yoksa daha henüz belirlenmemiş karalamaca notlarından mı ? yani rüyasında gök taşı gören bir kahramanın mı var ? yoksa gök gürültüsü demen daha mı doğru olurdu,walla ben anlamam senin şu mistik ve ruhsal birazda melankolik duygu çarpışmalarından , neyse devam edelim bakalım : “…bu sabah gri bir gök var üzerimde, serin rüzgarların yüzümü çizdiği acı ile uyandım , hiç bir şey canım çekmiyordu, yağmura sığınmayı düşünebilirim , yağmur damlacıkları nasıl da yıkıyor taşları,caddeleri,evlerin çatılarını, şehir ışıl ışıl,o kadar ihtiyacım olacak ki yağmurun serin dostluğuna,baharı şimdiden karşılayan papatyaların, yemyeşil kokulu kırların çiçeklerle renk renk donatılan toprağın,boğazın iki yakasını süsleyen erguvanların sevinçlerine karışmaya az kaldı,sevinçli günler ve doyumsuz bahar yakınlaştı iyice , garip olan ben hiç sevinemedim ki , yoksa sevinmeyi mi öğrenemedim , bunu bana gelip geçen dört mevsim anlatmak istedi de, ben mi anlamakta zorlandım , ben mi ? fakat ben dışarıda bırakıldım,yaşadıklarımdan öylesine yorgunum ki neleri ayıklayacağımı seçemiyorum artık onca güzellikler ve elem-keder-acıların bunalttığı kargaşa dünyasından…”..,babacığım gittiğin yer her ne ise bu satırları mı sana yazdırdı Allah aşkına , hemen orayı terk et ,bir daha da gitme !!, yazdıkların bana ilginç ve entrasan gelmiyor maalesef, sen daha güzel duyguları ifade edecek potansiyele sahipsin , bana yeni farklı ve duyulmadık ifadelerle ve anlatım zenginliği olan bir mektup yaz bie dahaki sefere ,tamam mı ,neyse musti,sıkma canını , biliyorsun ben gerçekçi olmayı ve doğruyu şakkadak söylemeyi seviyorum belki bu söylediklerim seni kamçılayacak iddialı şeyler yazacaksın veya bir daha bana göndermeyeceksin kim bilir , bizi okula taşıyan servisin camından geçtiğimiz yerleri seyrediyorum,açan kır çiçeklerin gülüşmelerini hissedebiliyorum , gün ışığına doymuş halleriyle ne kadar candan ve içten görünüyorlar,kimi zaman serviste bile uykum geliyor kendimi kaybediyor gibi oluyorum, örümcek ağına düşmüş gibi oluyorum sanki,kolum kanadım konuşmalarım engelleniyor gibi ,ağın içinde bocalayan bir avdan farksızım,bu gurbet gönlümde her şeye rağmen tükenmez sevgiler yıkılmaz kararlarım var,bir masal dinliyor gibi duygularımı yokluyorum , babacığım mektubunun bir yerinde yazdıkların hoşuma mı gitmeliydi pek karar veremedim :”..gözyaşım ! seni hiç bu kadar yakından tanımamıştım,ve insanları ikiye ayırıyorum,seni tanıyanlar,seni tanımayanlar,seni tanıyanları ikiye ayırıyorum,seni anlayanlar,seni anlamayanlar,seni tanımayanlara yabancıyım, seni anlamayanlara düşman..." ,bak musti bu ve benzeri cümleler fena değil gibi ,böyle anlaşılır ve felsefik yazabilirsin,babacığım bahsettiğim opera'ya gittim ama uyumadım bak ..! osmanlıda harem konuluydu,anladım anlamadım ama senin düşündüğün gibi de olmadı,yani konserlere gidip ninni gibi gelen ortama teslim olup uyumadım tamam mı ? uyumadım diyorum yapma öyle ,yüzünü tahmin ediyorum yüzde yüz yine uyuya kaldığımı düşünüyorsun ama bu bana haksızlık,neyse güzel babam sen mutlu ol ben de mutluyum,dilediğin gibi düşün,dur ,!! şimdi 1.şiir kitabından bir sayfa açtım,bak ne diyorsun “..çok zaman önceydi/ hatalarım yeni / gizli korkularım mı / endişelerim göklere yükselmişti/ yırtıcı zamanın gözyaşlarını tanıdım / sırlarım kutsal bir kitap gibi / sancılı bir başlangıçtayım / güneşten sıcak / acılarla tanıştım…” musti bu anlatım böyle iki sayfa gidiyor,nereden buluyorsun bu kadar söz bu kadar iç karartan ifade ,çok mu aradın..)))) şaka yaptım ,evet bu seferki şakaydı babacım, şifreleri çözülmesi gerekli derinlikli arka hikayesi olan imalar , neyse diyelim ve haberlere geçelim…: ….göçmen sorunu dünyanın ayıbı , son aylarda ölen göçmen sayısı sözde medeni dünyanın umursamaz çirkin yüzünün ortaya çıkmasına sebep oldu, Mursi için idam kararı çıkmış,idama karşı olan batı ve ileri demokrasi ulusları ,nedense mısır halkının yüzde elli iki oyunu almış sivil cumhurbaşkanının idam kararına hiç oralı değil…miş.,diyanet işleri başkanı kudüs’te Cuma namazı kıldı ,hutbe okudu ,repçi Ceza artık karşı besteler yapmayacakmış ,serdar ortaç Romanya’da klip çekmiş,Galatasaray ,şampiyonluğun bir anda bir numarası oldu,spor yazarları dedikodu yapıyorlarmış şike-mike diye,İbrahim Tatlıses berberine koşmuş saçlarını boyatmaya,cem yılmaz balık lokantasına gitmiş önceki akşam yine ozan güven varmış yanında,hülya avşar’ın kızı Zeynep normal hayatta da anne diyemiyor anna diyormuş,çözüm süreci seçimlerden sonra da devam edecek halk ile barış ve sevgi birlikteliği asla bozulmayacak,zeki alasya’nın ölümünden sonra tartışmalar bitmiyor muş,Kenan evren otonazi istemiş…” ya musti bu medya haberlerini niye yazıyorum ki sana , diyeceksin ki şimdi bol bol paparazzi seyrediyor dilediğin proğram ve dizileri özgürce seyrediyorsun olacağı buydu…türünden düşünüyorsun di mi !! ama olmuyor be babacığım valla dediğin gibi değil ,aklıma bile gelmiyor öyle uzun uzun paparrazi seyretmek,olmuyor muş işte,,abim fotoğraf göndermiş bahçeye gelmişler ve ızgara yapmışsınız,hepiniz çok mutlu ve genç görünüyorsunuz,özledim orada olmayı bahçe ne güzel olmuş öyle otlar zeyneb’in boyunda yine sarı şapkayı takmş ızgaranın başındasın,iki masa uzunlamasına sandalyeler dizili koca çay demliği ve görebildiğim kadar tavuk ,adana ,kanat ve biber ,patlıcan ve ortada göbek salata ,aahh musti iki sıfır mağlubum,bunun rovanşını almalıyım ,fotoğrafınız mutlu etti beni , tamam artık bir öğretmenim o halde öğretmen hattı bir telefon edineceğim , inşallah yolunda yürür işlemler ve gecikmem ,evet babacığım sonuna geldim yine yazacaklarımın ,ellerinden öpüyorum herkese çok selam …Allah’a emanet olun…

21.05.2015
mustafa kaya

NOT : 2015 yılında öğretmenlik mesleğine Mardin'de başlayan kızımdan bana gelmesi muhtemel mektupları kendim , kendime yazdım ..
( Mektup-30 başlıklı yazı cirik tarafından 2.02.2021 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.