Makale / Tarihsel Makaleler

Eklenme Tarihi : 27.01.2021
Okunma Sayısı : 1039
Yorum Sayısı : 2
HASAN SABBAH'IN HAŞHAŞİLERİ, FETÖ'NÜN İMAMLARI, HZ. ALİ'NİN KATİLİ---BİN ÜÇ YÜZ ALTMIŞ SENE ÖNCE YİNE BİR 24 OCAK --3. BÖLÜM.


Hz. Ali, ordusundan ayrılan bu kişilere gerek haberciler yollayarak, gerek bizzat konuşarak onları ikna etmeye, ‘’Hüküm Allah’ındır’’ Ayetinin batıl düşünceleri kastettiğini izah etmeye çalıştı ve onları Şam’a, Muaviye üzerine yapacağı sefere davet etti. Ancak onlardan aldığı cevap şuydu: "Şüphesiz ki sen, Rabbin için değil de kendin için kızdın. Küfre girdiğine şahadet eder ve tövbe edersen seni aramızda düşünürüz. Yoksa aynı şekilde sana da muhalefet ederiz. Şüphe yok ki, Allah korkakları sevmez’’

Hz. Ali gibi bir yiğide ‘’Korkak’’ Diyebilen bu gözü dönmüş grup ayrıca o kadar sapıtmıştı ki yine Hz. Ali’yi tevbe etmeye davet ediyorlardı. Bunların bu garip mantığını anlamak gerçekten de oldukça zordu ve bu grup Müslümanlar için herşeyden çok daha tehlikeliydi. Çünkü çoğalmaları, sayılarının ve etkilerinin artması insanların ‘’ İslam adına ‘’ Denilerek İslamdan uzaklaşmasına, hatta tamamen İslamın dışına çıkmasına sebep olabilirdi. ( Günümüzde örneklerini çok gördüğümüz gibi maalesef. )

Hz.Ali bu kişilerle konuşarak anlaşmanın mümkün olmadığını gördüğü halde ilk etapta onlara saldırmayı düşünmedi. Ancak Nuhayle denilen yerde toplanan bu bozguncu grup daha sonra sağa sola zarar vermeye, hatta susçsuz günahsız Müslümanları öldürüp mallarını yağmalamaya, yakıp yıkmaya başlayınca Hz. Ali, -adı artık Hariciler olarak anılan- bu kişilerin üzerine yürüdü. Nuhayle'de ağır bir bozguna uğrattı.

Nuhayle yenilgisinden sonra Hariciler dört bir tarafa haber salarak tüm kendi görüşlerinde olanları Nehrevan’da toplanmaya davet ettiler.

Nehrevan'da elbette ki sadece henüz İslamı anlayamamış münafıklar değil, aynı zamanda ileride kendi peygamberliğini iddia etmeyi düşünenler, Yahudiler,doğrudan doğruya kafir olanlar bir sürü değişik sebeple Hz. Ali’ye ve İslam’a düşman olanlar vardı. 

658 Yılının Temmuz ayında yapılan savaşta Abdullah bin Vehb ve pek çok Harici öldürüldü ama daha çok yakın bir zaman önce Ali’ye mehtiyeler düzen, şimdi ise karşısında olan İbni Mülcem sağ olarak kurtuldu.

Nehrevan savaşından sonra Hz. Ali Şam’a, Muaviye üzerine yürümek istediyse de ordusu ‘’ "Ey Müminlerin Emiri! Oklarımız tamamen tükendi, kılıçlarımız köreldi, mızraklarımızın başından demirleri düştü. Bizi evlerimize geri götür de iyice hazırlandıktan sonra, daha çevik ve güçlü olarak ilerleyelim." Diyerek bahaneler ileri sürmeye başladılar. Yani savaşmak istemiyorlar, belki de Muaviye kuvvetlerinden korkuyorlardı.

Hz. Ali bu orduya karşı oldukça sitem dolu bir konuşma yaptı.

Hitabet sanatının en güzel örneklerinden biri olan bu hitabı burada yazmayacağım konunun uzamaması bakımından ancak hemen şunu belirteyim ki bu hitabe Iraklıları harekete geçirmedi.

Hz. Ali çaresiz Kufe’ye geri dönmek zorunda kaldı.

Bu arada Hariciler İslam dünyasındaki bu karışıklıkların baş müsebbibi olarak gördükleri üç kişinin öldürülmesi gerektiği kararına vardılar: Hz. Ali, Muaviye ve Amr İbni Âs.

Bu üç kişiyi öldürme görevi üç Hariciye verildi: İbni Mülcem, Amr bin Bekr ve Bekr Bin Abdullah.

İbni Mülcem en azından '' Ali'yi bir başkası öldürsün de onun benim hakkımda söylediği yalan çıksın.'' Diyebilir Hz. Ali'nin öldürülmesini diğer arkadaşlarından birine havale edip kendisi de Muaviye ya da Amr İbni As'ı öldürme görevini alabilirdi ama öyle yapmadı.  Hz. Ali'yi öldürme görevini özellikle o aldı.

Üç Harici fedaisi Allah adına çok hayırlı bir iş yapacaklarına can-ı gönülden inanmış olarak görev taksimatı yaptılar. ( Bu kafa ve bu zihniyet ileride karşımıza Hasan Sabbah'ın Haşhaşileri, günümüzde de Fetö'nün imamları olarak çıkacaklardı maalesef. O günden bu güne zihniyet ve yöntemlerinde en ufak bir değişiklik olmadı. )

Bu hainler tüm planlarını Mekke'de yaptıktan sonra 661 Senesinin Yani Hicri 40 yılının Ramazan Ayının sonlarına doğru ( Kaynaklarda 17- 19- 21 Ramazan diye değişik günlerzikrediliyor. Miladi Takvime göre 661 Senesinin 24 Ocak Günü) aynı gün gerçekleştireceklerdi bu suikastı.

Yapılan görev taksimatına göre İbni Mülcem Hz. Ali'yi , Amr bin Bekr, Amr ibi As'ı, Bekr bin Abdullah ise Muaviye'yi öldürecekti.

Mısır'a Amr İbni As'ı öldürmeye giden Amr bin Bekr, başarılı olamadı çünkü Amr İbni As o gece çok hastalandığı için camiye gidememiş, yerine Harice bin Hanife'yi görevlendirmişti.  Suikastçı  yanlışlıkla onu öldürdü. Ancak kendisi de yakalandı ve öldürüldü.

Şam'a giden Berk Bin Abdullah, Muaviye tam secdeye kapandığı anda kılıcını indirdi ama kılıç Muaviye'nin ayağına isabet edip Muaviye'yi yaralasa da öldürmedi. Anında yakalan Berk Bin Abdullah bazı rivayetlere göre hemen, bazı rivayetlere göre Hz. Ali'nin ölüm haberi gelir gelmez öldürüldü.  Kimi rivayetlere göre ise Hz. Ali'nin ölüm haberi Muaviye'ye ulaşınca serbest bırakıldı.

İbni Mülcem, Hz. Ali'yi öldürmek için Şaban ayının 20 sinde Kufe'ye vardığında  Hz. Ali haberi aldı ve '' "Yetişti mi? Andolsun, üzerimde ondan başka bir şey kalmamıştır ve şimdi onun zamanıdır." Dedi.


İbni Mülcem Hz Ali’yi öldürmekle görevlendirilmişti ama bu o kadar da kolay bir iş değildi. Öte taraftan hep kafasını meşgul eden bir soru vardı? Ali gerçekten de öldürülmeli miydi?

Ali’nin öldürülmesi gerektiğini düşünüyor, bunu başarabilmek için sürekli kılıcını bileyleyip duruyordu ama daha fazla motivasyona ihtiyacı vardı.

Nehrevan savaşında ölen Hariciler için ağıtlar yakılan toplantılara gidip gelerek kendisine biraz daha ara gazı verse de bu yeterli olmamıştı. Ta ki bu toplantılardan birinde Katami adlı bir dilberi görünceye kadar. ( Amcasının kızı olduğu da söylenir.)

Katami( Ya da Kuttame) , babası ve kardeşleri Nehrevan Savaşında öldürülmüş bir kadındı. Oldukça da güzeldi. İbni Mülcem bu kadını gördüğü anda onunla evlenmek isteği içinde vaz geçilmez bir arzu oldu. Ancak Katami kendisini çok ağırdan satıyor ‘’ Benim mehirim çok ağırdır’’ Diyordu.

Abdullah İbni Mülcem ‘’ Neler istiyorsun?’’ Diye sorunca Katami ‘’ Dört bin dinar , bir halayık ve bir köle ve bir de Ali’yi katletmeni istiyorum.’’ Dedi.

İbni Mülcem. ‘’İlk ikisi kolay ancak buraya Ali’yi öldürmeye gelmiş olsam da bu iş çok zor.’’ Dedi.

Katami . “İmkânı yok” Dedi. “Ali öldürülmedikçe yüreğim soğumaz benim. Ben sana yardımcı bulurum.”

Adamlarından Şebib ve Verdan’ı İbni Mülcem’e yardım etmekle görevlendirdi.

Böylece 661 yılının Ramazan ayının 17. Gününe kadar suikastçılar gerekli hazırlıkları yaptılar.

Her ne olduysa Ramazanın 17. Günü sabah namazı vaktinde oldu.

Her ne olduysa diyorum çünkü o kadar çok ve farklı anlatımlar var ki.

Anlatımlardaki ortak nokta o gün İbni Mülcem’in Hz. Ali’yi ‘’ Hüküm Yalnızca Allah’ındır Ya Ali. ''  Diye bağırarak şehid ettiğidir.

Ayrılan noktalar ise bir hayli çok. Mesela Hz. Ali’nin sırtından hançerlediğini yazanlar bile var. Fakat ortak kanaat yine de başından aldığı zehirli bir kılıç darbesiyle yaralandığıdır.

Bu arada Hz. Ali’nin şehid edilmesi ile ilgili bu olayın anlatıldığı çok çok fazla ve değişik sitelerde ‘’ Ne camisi kardeşim, O dönemde Kufe’de cami mi vardı ki Hz. Ali Cami’ye giderken ya da gelirken şehid edilsin? O dönemlerde cami yoktu, mescit vardı’’ Şeklinde yorum yazanları gördükçe de kendi kendime ‘’ Oğlum Sami. Havanda su dövüyorsun’’ Diyorum... Cami yokmuş mescit varmış(!)

Neyse, bunlar aslında ufak tefek şeyler birazdan okuyacaklarınız yanında...

Efendim İbni Mülcem denen alçak, Hz. Ali’yi öldürmek için yola çıkar. İllevelakin Allah, bir başkasını İbni Mülcem’in gözüne Hz. Ali gibi gösterir(!) İbni Mülcem bu kişiyi katleder(!) Peki Hz. Ali? O da Allah tarafından gök yüzüne huruc eder(!)  Yanlış okumuyorsunuz İsa Aleyhisselam’dan değil, Hz. Ali’den bahsediyorum.  Hz. Ali'nin, Hz. İsa gibi göğe yükseldiğine, İbni Mülcem'in Hz. Ali'yi değil ona benzeyen birini öldürdüğüne inanıp bunu savunanlar da var...
Hani ‘’ Millet okumuyor’’ Diye şikayet ediyoruz ama millet de haklı. Şimdi böyle saçmalıkların nesini okusun? Ya da böyle saçmalıkları okuyacağına hiç okumasın daha iyi.

Evet,  Hz. Ali'nin son günlerini de anlatarak noktalayacağız gelecek bölümde inşallah. 

( Hasan Sabbah'ın Haşhaşileri, Fetö'nün İmamları, Hz. Ali'nin Katili---bin Üç Yüz başlıklı yazı Sami Biber tarafından 27.01.2021 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.