Öykümün birinci bölümünde unutamadýðým ve yaþamýmda önemli bir yere sahip olan Öðretmen adlý kitapla ilgili bir bilgi bulamadýðýmý anlatmýþtým.  Boynuz kulaðý geçer demiþ atalarýmýz. Oðlum, öykümü okumuþ olacak ki, kitapla ilgili yetesiye bilgi toplayýp bana gönderdi. Yazar Jack Lynn Amerikalý, kitabýn orijinal adý, “The Professör. Ve 1971 yýlýnda dilimize çevrilmiþ.

         Kitap hakkýnda hayli yorumlar yapýlmýþtý oðlumun gönderdiði dokümanlarda. Bir danesini ilginç diye aldým: Emekli öðretmen anne-babanýn çocuðu þöyle bir not düþmüþ. “Anne ve babam öðretmen olduklarý için anneme tanýttýðýnýz kitabý aldým. Yaþýna raðmen annem; kitabý eline aldý bir daha býrakmadý.  Rekor zaman içinde 406 sayfalýk kitabý üç günde bitirdi. Ve ‘Keþke öðretmen olduðum zamanlarda bu kitabý okuma þansým olsaydý.’ Deyi hayýflandý. Ki, hastaydý. Nekahete dönemi içindeydi.”

         Kitabý okuduðum yýllarda çiçeði burnunda bir öðretmen olduðumu yazmýþtým. Demek ki, ben kitabý emeklilik yýllarýnda okuyan meslektaþýma göre þanslýymýþým! Çalýþtýðým köy okulunda 14-15-16 yaþlarýnda öðrencilerim hatta 17 yaþýnda bile bir öðrencim vardý. Yaþlarý, yönetmelik maddesini zorluyordu.

         Bir öðlen teneffüsünde erkek öðrencilerin arasýnda sürtüþme olmuþ. Erkek öðrenciler diyorum. Okulun açýldýðýnýn ikinci yýlý baðladý meslek yaþantým. Sadece iki kýz öðrencim vardý sýnýfta. Evet, kavga az boz deðilmiþ. 16 yaþýnda olan bir öðrencim kendisinden yaþça küçük öðrencimin niþanlýsýna küfretmiþ.

         Küfür kabul edilir mi aðabeylerinin tabancasýz dolaþmadýðý Doðu Karadeniz Bölgesinin içlerinde. Niþanlý delikanlýmýzýn(!) Allah’tan tabancasý yokmuþ yanýnda. Eline aldýðý bir deðnekle büyük çocuða birkaç deðnek giydirmiþ. Araya diðer öðrenciler girmiþ. Kavganýn dumanlarýnýn yükseldiði anda yanlarýna gittim. Adlarýný henüz öðrenmiþtim. Sorunlarýn konuþma ile çözmek gerektiði… Baðlamýnda sözler ettim. Ortam sakinleþti. Yanlarýndan ayrýldým. Paydos saatinde öðrenciler evlerine giderken bir öðrencim yanýma yaklaþtý.

         “Öðretmenim; Recep, sizin Hasan’dan korktuðunuzu, onun için O’da dayak atamadýðýnýzý” söyledi. Kavga mahallinden ayrýldýðýmda bana küçümseyerek bakýþlarýnýn nedeni anlaþýlmýþtý. Hafýzama kaydettim durumu(!)

         Biz, mafya babalarýnýn çocuklarýna ders veren öðretmenin çalýþmalarýna dönelim. Toplam üç delikanlý ile dersler sorunsuz baþladý. Hatta ilk haftalar öðretmenimizin mafya babalarýnýn çocuklarýný okuma teklifi aldýðýnda içinde oluþan kuþkularýn ne derece yersiz olduðunu düþündü!

         Mesleðindeki yetkinliðiyle, insanlýðýn geçirdiði olaylarý þiir gibi anlatýyor; öðrencileri de anlatýlanlarý masal dinleyen okul öncesi çocuklarýn masumluðuyla dinliyorlardý. Büyük keþiflerden, uygarlýðýn yolunu açan kilisenin baskýsýnýn nasýl kýrýlýp insanlýðýn laik anlayýþý yakaladýðý çalýþma odasýna getirdiði dokümanlardan da yararlanarak derslerini sýkýcý olmaktan kurtarýyordu.

         Kilisenin egemenliði orta çað karanlýðýnda nice insanlarýn suçsuzca Engizisyon Mahkemelerince cezalandýrýldýðý, kadýnlarýn ateþte yakýldýðýný anlatýr. Amerika kýtasýna gelen dedelerinin güçlü bir devlet kurduklarýný, Amerika’da da bilim insanlarý yetiþip buluþlarýyla insanlýðýn mutlu yaþamada katký sunduklarýna; Benjamin Franklin, Edison… benzeri bilim insanlarýn buluþlarýný örneklerdi.

         Ýlk haftalarda öðretmenlerinin bilgi birikimi, iþlediði derslerdeki konulara hâkimiyetinin yaydýðý olumlu hava yavaþ yavaþ daðýlmaya baþlar. Upuzun fasulye sýrýðý boylu öðrencilerin, babalarýndan aldýklarý vahþi saldýrgan genler hareketlenmeye baþlar. Derslerden sýkýldýklarýný her hareketlerinden belli ederler.

         Öðretmenin sýký disiplini tahammüllerini aþmýþtýr iyice. Bir gün, ikisi arkadan kollarýna sarýlýr, üçüncü öðrenci öðretmeni yumruklamaya baþlar. Ýþin þaka tarafý yoktur. Ani bir reflekse silkinen öðretmek kollarýný kurtarýr. Uzak doðu sporlarý yapmasýnýn avantajýyla kýsa sürede doðduklarýna piþman eder. Ýkisi aðýz burunlarýndan akan kanlarý ellerinin tersiyle silmeye çalýþýp olayýn þaþkýnlýðýyla tabanda biriken kanlara bakarken üçüncüsü karnýna yediði öðretmen tekmesinin acýsýyla kývranýr durumdadýr.

         Kürsüsünün yanýna çekilen Öðretmen, kahramanlýða soyunan mafya evlatlarýný seyrederken kendinden emindir. Anlaþmalarýnda ders araçlarýnýn içine cennetten çýkan aletin konulacaðý da vardýr. Konuþmaya baþlar:

   Adam oldunuz(!) Geç kalmayýn; gidip babalarýnýza öðretmeni dövdüðünüzü anlatýn.  Artýk birer kahramanýz biz (!) demeyi de unutmayýn. Bu önerimi kabul etmiyorsanýz; kýlýk kýyafetinizi düzeltin derse devam edelim. Öðrenciler ikinci öneriyi kabul eder.

         Ne yalan söyleyeyim, içlerinde niþanlý öðrencilerimin bulunduðu sýnýfýmda cennetten çýkma yöntemi kullandým zaman zaman. Sadece kavga ve küfür edenler nasibini alýrdý. Köy kültürü alan benim gibi gençler kavgadan korkmaz kolayca. Okuduðum öðretmen romanýný böylede bir etki býrakmýþtý bende. Buna karþýn ders konularý anlatýrken elim kalkmamýþtýr hiçbir öðrencime. Mesleðimin ileri yýllarýnda Aliye Izzetbegoviç gibi fikirlerimle karþý çýktým tüm çözümsüzlüklere.

         Bir kez daha fiziksel temassýz sürtüþmeler yaþanýr. Þiddet karþýtý, barýþsever fikirlerinin verdiði coþkuyla; etkili ikna yöntemleriyle öðretmen her sürtüþmeyi þiddete baþvurmadan çözüme kavuþturur. Barýþýn yüce güzelliðini, babalarýnýn gittikleri yolun sonunun kanla, barut kokusuyla bittiði gerçeðini öðrencilerinin hafýzalarýnýn en alt bölümlerine mýhlar.

         Öðrencilerin eðitime baþlarken ele avuca sýðmaz davranýþlarý efendiliðe, centilmenliðe evrilir. Çalýþma aylarý bitmek üzeredir. Öðretmenin mafya babalarýn çocuklarýyla baþarýlý çalýþmalarý basýnda da yerini alýr. Öðretmen Sam Amca’nýn ülkesinde bir kahramandýr.

         Mafya, fýtratýnda var kanun dýþý iþler yapmak. Karýþtýrmak isterler pis iþlerine öðretmeni. Nasýl olsa dürüstlüðü tavan yapmýþtýr. Kimse kuþkulanmaz mafya vari iþler yapacaðýna. Karþý çýkar tüm önerilere. Hayal edemeyeceði maddi öneriler sürerler. Ýkna turlarýnda verecekleri görevin inceliklerini de anlatarak öðretmenin elinin öneriyi kabul etmeye mahkûm olduðu inancýný dikte ederler.

         Ve öðretmen bu kez son bir ders vermek ister mafya babalarýna. Ýçeriðini öðrendiði mafyanýn büyük vurgununu kamuoyu önünde basýn toplantýsýyla açýklayacaðýný söyler.  Gün ve saat verir.

         O gün gelir. Gazeteciler, naklen yayýn araçlarý ve muhabirlerin önündedir öðretmenimiz. Büyük hazýrlýk yapýlmýþtýr. Yapacaðý açýklamanýn teferruatýný ezberindedir. Yýllarýn kendine verdiði güvenle konuþup toplumun mafya belasýndan kurtulmasýnýn yolunu açacaktýr.

         Fakat eyalet yasasý netameli iþlerde konuþmacýnýn konuþmaya baþlamadan önce; “Öldürülmekten korkuyorum. Bildiklerimi açýklayamam” diyerek aðzýna kilit vurma hakký vardýr.

         Mafya babalarý bir araya toplanmýþ viskilerini yudumlayýp purolarýný tüttürmekteler. Olayý televizyondan takip etmekteler. Hallerinden gayet memnunlar. “Ötemez derler öðretmen”  kendi lisanlarýnca. Öðretmen, notlar aldýðý kâðýt tomarýný çýkarýrken bir gözü seðirmeye, bacaklarý titremeye baþlar. Aðzýný açar sesi çýkmaz. Ses telleri devre dýþý kalmýþtýr marþa basýnca ses vermeyen yaþlý motor gibi. Son bir hamle yapar. Ne olduðu zor anlaþýlýr bir hýrýltýyla; Öldürülmekten korktuðu kanunun maddesini söylemeye baþlar. Roman böylesi bir finalle biter. Basýn toplantýsý da biter. Final, ben de büyük hayal kýrýklýðý yarattý. Öðretmen, kaybeden tarafta olmamalýydý.

          Ülkemizde de mafya babalarý ile ilgili haberler duyuyoruz son günlerde. Bu haberler bana yýllar önce Birleþmiþ Devletlerde, mafya babalarýnýn yollarýnýn bir öðretmenle kesiþtiðini tema alan Öðretmen romanýný anýmsattý.  Bu vesileyle Mafya ile iki kelam etmeden olmaz: Günümüzde demokrasiyi içselleþtirmiþ devletler, Ýtalya örneðinde yaþandýðý gibi cesur bir savcý çýkar ortaya halký arkasýna alarak mafyaya kan kusturur. Demokrasiden nasibini almayan devletlerde ise mafya, bürokrasi, siyaset iliþkileriyle ilgili haberler basýna yansýr. Ýliþkilerin içeriði muamma olarak kalýr…