..kısa bir dönem ilköğretim okulunda görev yapmıştım ,diyebilirim ki onca yıl Liselerde görev yaptım bana hiç yorgunluk yapmadı , fakat bu okullar ve öğrenciler özellikle veliler itibariyle tam bir yorgunluk ve farklı bir acı farklı tatlı bir dünya, birkaç anıyı hatırlamadan yapamayacağım :

...öğrenci velisi elinde çocuğu birini şikayete geliyor , bakın çocuğumun parmağına hocam , şurası şişti bakın ! biraz morarmış değil mi ? , sınıfında bir öğrenci yapmış bunu , herkes bu arkadaşından şikayetçi , adı da Hüseyin , kimse memnun değil , atın bu öğrenciyi , herkese sataşıyor zarar veriyor , siz neden bir şey yapmıyorsunuz ....vb diyor , öğrenci velisi gayet iyi giyimli zenginliği rahatlığı içinde bir eda içinde kibir abidesi , haklısınız fakat gerçekler öyle değil hanımefendi , bunlar daha çocuk sayılır her gün koşuyorlar her gün oyun oynuyorlar her gün birbirleriyle barışıp kavgacıklar yapıyorlar , ve her gün onlarca şikayet birbirleriyle yarışarak kendileri açısından hayatlarından memnun olarak gün geçiriyorlar , hem sonra gösterdiğiniz parmakta abartılacak bir şey olmadığı gibi kim bilir hangi ters hareketin kazası olmuştur, ayrıca çocuğunuza bunu yapanın okuldan atılmasını istediniz , sizce böyle bir şey çevrenizde oluyor mu , her önüne gelen istemediği sevmediği öğrenciyi attırabiliyor mu okullardan , biz bir şey duymadık da !! , biz her yaramaz öğrenciye böyle bakarsak okulda öğrenci kalmaz , şikayetçi olduğunuz öğrencinin velisi de sizin çocuğa yaramaz diyor ve o da atılmasını istiyor , demek ki çocukları atmak , cezalarla yıldırmak ya da şefkatsizlik göstermek medeni eğitimci bir davranış değil , şimdi siz çocuğunuzu alın eve götürün bugün izinli sayalım , veli sözümü kesmeden dinledi izin verdiğime memnun kalmış olmalı ki itirazsız çocuğuyla birlikte çıktılar .

...arabasının üstü açılır kapanır cam , son model lüx bir jeep oldukça pahalı , ihtimaldir ki evde eşiyle öfkeli bir tartışma sonunda çocuğunu özel bir koleje alacaktır , çocuğunun başı önde bir suçlu gibi sessizce yüzü kızararak dinlemesi aile hakkında yeteri kadar bana ipucu veriyordu , çocuğunun sınıfta ve teneffüslerde törenlerde yaptıklarını bir bir sakin şekilde anlatıyorum , okula geç kalışlarındaki sözlerinde yalancılığı iyice meşhur olmuştu , veli nedense itiraz etmeyince meraklandım sordum : anlattıklarımı abartıyor muyum ? çocuğa bir haksızlık yapmış olmayayım dememle , yok hayır daha fazlası var aslında , çok kere psikiyatriye götürdük ama sonuç alamadık ,ne yapacağımızı şaşırdık oturduğumuz bina ve site içinde çokça şikayet alıyoruz zaten, biliyorum çocuğumun durumunu, ne yapabiliriz hocam siz bir çözüm biliyor musunuz ? dediğinde, benim çözümüm klasik gelecek ama söylemeden duramayacağım ,çocuğunuza vakit ayırmak birlikte dersleriyle ilgilenmek hayatı paylaşmak konusunda bir eksiğiniz var mı ? veya zaman zaman saçlarını okşamak sarılmak bağrınıza basmak sevginizi gösterecek hareketler yapıyor musunuz ? çocuğun hırçınlığı sevgisizlik olabilir mi ? evde bir sıkıntı var da ona şahit olmuş bunun hırçınlığı mı ? , sözlerimi kesti fazla dinlemek istemedi , ben çocuğu eve götürebilir miyim bugün izinli yazın olur mu ? , tamam tabi tabi olur , ve anne kadın çocuğunun derdini çözmüş olmalıydı..

..iki büklüm haliyle bir öğrenci geldi , midesi çok ağrıyormuş , nasıl ağrıyor dedim tarif yap , çocuk anlatmaya başladı , ben sordum o anlattı , yine sordum yine anlattı , kaç kardeşsiniz dedim , isimleri nedir , seviyor musun onları , sen abi misin , kardeş misin , sabah kahvaltı yaptın mı , akşam ne yedin , ödevlerini yaptın mı, evde unuttuğun bir şey var mı ? , annen baban sağ mı ? , yürüyerek mi , servisle mi , otobüsle mi geliyorsun okula , hepsine cevap verdi öğrenci , konuştukça iki büklüm hali giderek düzeldi , daha düzeldi , daha iyi oldu , konuşmalarında sesi soluğu sıhhat bulmuştu sahiden hiçbir şeyi yok gibi , karnın ağrıyor mu ? dedim , yok hocam ağrımıyor dedi , hadi şimdi derse git ve öğretmeni iyi dinle dedim , çocuk sağlıklı bir şekilde gitti , o gün bu gün o öğrencinin hiç midesi ağrımıyor ...

...bana şişman diyorlar öğretmenim diyerek odaya iki gözü iki çeşme dalan öğrenciyi teskin etmek kolay değildi , evet yaşıtları arasında gerçekten üç dört beş kat ağırlıklı bir durum , hayır kızım bunu sana diyemezler , hem sen çok şişman değilsin ki , görüyorum seni teneffüslerde hepsinden hızlı koşuyor herkesi geçiyor ve çok hareketlisin , sana öyle laf edenler başarısız ve arkada kalanlar , senin kadar çabuk değiller , üzülme aldırma sen onlara , onlar senden zayıf da ne gibi başarıları varmış hem ...vb , ağlaması azaldı , durdu , düşündü , gözyaşlarını kuruladı , yüzü güldü , aklına bir şey gelmiş gibi gülerek dışarı çıktı , onu çıkarken odaya geldiğinden çok farklı ve mutlu olduğunu görmekten ben de mutluluk duydum ...

....çok , ama çok ağrıyor karnım öğretmenim , öğrenci yürüme ağırlığı ve zorluğu içinde eli ile karnını tutuyor yüzünün ağrı ve acıdan şekilden şekile giriyor olması durumunun ciddi olduğunu gösteriyordu , sabah kahvaltı mı yapmadın , yoksa soğuk meşrubat mı içtin kızım , sabah evden çıkınca bu ağrı var mıydı , sık sık ağrır mı senin karnın böyle..vb , yığınla soru sordum çareler sundum fakat nafile , kızım söylesene konuş benimle , ne yapmalıyız , annemi arayın gelsin öğretmenim israrı karşısında , peki arayalım ama avrupa yakasında çok uzakta çalışıyor gelmesi de uzun sürecek , olsun yine de arayın öğretmenim , bu sende sık sık oluyorsa annen baban ilgilensin , bu karın ağrın için muhakkak doktora gitmelisiniz , bunun bir çaresi bir ilacı olmalı ...deyince öğrenci yüzüme bakarak , öğretmenim...öğretmenim , annem biliyor beni , bu karın ağrısı ayda bir 50 yaşına kadar bütün kadınlarda olurmuş , bu ağrıyı ben çekecek mişim hayat boyu devam edermiş ...!!!!!!!!!!

.....öğretmenim beni başkan yardımcısı yapın ne olur ..diyerek erkek bir öğrenci odaya girdi , niye başkan değil de yardımcısı olmak istiyorsun bakim dedim, başkan olan benim arkadaşım , yerine geçmek istemem , peki yardımcısı yok mu ? , var öğretmenim ama hep beni yazıyor tahtaya , ne diye yazıyor ki seni deyince , sınıf yaramazları olarak diye cevap verdi , peki yanına kaç çarpı atıyor , en çok benim ismimin önüne çarpı atıyor öğretmenim , peki buna başkan arkadaşın müdahale etmiyor mu ? , öğretmenim başkan arkadaşım kız olduğu için sözü geçmiyor gücü yetmiyor , ben olursam gücüm yeter ...)))))

.... adı lal olan bir öğrencim vardı , hikayesi adı kadar derinden etkileyen biriydi o , iniyor ömrün hayal perdesi'' dizesi gibi gözyaşı doluydu bakışları ,sordukça söze geç başlayan sesi , yaşadığı şehir istanbul'u fark edemeyecek kadar çaresiz bir hali ,her şeyi hayal , her duruşu sır , ömrü hayal ve serap ve ismi gibi lal hareketsiz heyecansız bakışları , bilmiyorum kaç kez düşer koşarken kaç kez ağlar ve kaç kez acıkırdı ..

….gökyüzü açık güzel bir günün sabahı , öğrenciler derste , koridorun boğaza bakan penceresi bana ait gibi , kah böyle uzun uzun seyreder açık pencereden boğazın havasını içime çekerim , kah oturur bir kaç bardak çay içerim , bir gün belki bu pencereyi çok özleyeceğim bol bol tadını çıkarmalıyım , bazen martılar fark eder beni onlara bir şey atacak mışım gibi gözlerime baka baka önümden geçerler , tebessümlerimi atarım sadece , bir kaç tur atar sonra sahile doğru yönelirler . zil çalınca öğrenciler cıvıl cıvıl ve her tenefüs zili ile katlanarak çoğalan enerjileri ile çocuklar , koridoru bir an boş bırakmıyorlar , onlarca dert, ağlayış ,şikayet, açlık ,tokluk ,şımarıklık , işte bildik masum kavgalar ....vb , hepsinin üstesinden gelmek gerek severek ve ikna ederek , başımız ağrısa da bedenimiz yorgun bitap düşse de sorumluluk duygusu ile her birine yönelirim , çünkü bu çocuklar yarınların doktoru ,mühendisi ,hukukçusu memuru öğretmeni..vb , böyle düşününce severek sevgiyle yöneliyorum ve böyle olmalıyım .....

…öğrenci odaya geldi , gayet rahat ve istediği gibi derdini anlatıyor “..öğretmenim ,evin anahtarını evde unutup unutmadığımı bilmiyorum , kapının üzerinde mi kaldı yoksa düşürdüm mü , yoksa biri kapıdan aldı mı , ama yok ben kapıyı kilitlemiştim sanki ama , fakat cebimde yok acaba yolda mı düşürdüm , fakat anahtarı aldığımı bilmiyorum , kapıyı kilitlediğimi de hatırlamıyorum , annem benden önce çıktı ben sonra çıkmıştım , kapıyı çektim çıktım ,anahtar iç tarafta mı dış tarafta mı kaldı , annem babam çalışıyor ben nasıl eve gireceğim, acaba evin anahtarı nerede …” , öğrenci başka şeylerde söyledi ama durdurdum tamam dedim ,benim cevabım tek cümle oldu “..evladım , sence ben ,bu kadar karmaşık bir konuyu çözebilir miyim ? çok zor bir soru bu , fakat şöyle yapalım sen otur bir şekilde ailene ulaşayım panik olma üzülme , sonuçta annesine ulaştım annesi çok panik oldu sanki çocuğuna bir şey olmuş kadar sesi soluğu hayatı karardı , bu kez de anneyi teskin etmeye başladım...

…henüz yeni kaydolmuş beşinci sınıf öğrencisi ,çerçevesi pembe olan mini gözlükleri ile sevimli mi sevimli sesi ile “..okul öğrenci temsilcisi olmak için ne gerekiyor ..” , soruya doğru bir bilgi ve inandırıcı olacak bir yaklaşımla cevap vermeliydim , sesinin inceliği ve çocuksuluğu kadar bünyesi ve beslenmesini de zayıf gördüğüm öğrencinin merakını gidermek için “ ..seçimlere giren aday öğrenciler 8.sınıftan seçiliyor , senin için henüz çok erken , neden sormuştun şeklindeki soruma karşılık : “ ..hayır aday olmak için değil , seçmek için , oy mu kullanacağız ve bu nasıl gerçekleşecek… “ , çocuk öğrencinin bu cevabı beni hem şaşırttı hem merakındaki zeki yaklaşımına hayran oldum , cismine bakınca halsiz mecalsiz başarısız zannedilen cılız görünümlü öğrencinin bu dinamik enerjik zeki duruşu gerçekten takdir ve hayranlığımı kazanmıştı ..

 

 

 

25.11.2020

MUSTAFA KAYA

 

 

( Öğrencilerimiz başlıklı yazı cirik tarafından 25.11.2020 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.