Düşleri kundaklayan çatal dilli seyyah zangoç bir de ihbar etti mi sözcükleri en çok veryansın iken çöreklenen zemine ve unutulmuş düşler nasıl da kibirli ve kasvetli o yedieminde elbet zılgıt yiyen bir dürtüden firar eden tekil bir aşk; manivelası özlem ve yokluk olan çivili zemin: çarmıha gerilen ruhumdan arda kalan son kırıntılar ve tekdüze bir isyandan çok daha fazlası ve işte farazi ihtimallerle başlıyor umuda yolculuk.

 

 




Sirenleri çalan özlem

Öznesi kayıp şehrin ve şairin

Yükleme yaptığım bir ara kat

Verdiğim her moladan sonra salındığım

Zincirleme bir kazada şehit olan düşlerim gibi

Kindar neslin hezeyanlarından arındığım

Düş kuvözünde üstü örtülü yeminler ve gerçekler.

 

Radarın verdiği sinyal:

Eklem yerleri şiirlerin,

Can çekişen ruh ve imgeler

Dürtüsü yorgun şehrin

Kuytularda saklı yabancı isyan

Göğün tanrısı olmayı dileyen bir kuşun ölü vücudu

Damarıma zikredilen gaipten gelen bir coşku ve neşe

İhtimamla ütülediğim ruhum

Bazen geçiş hakkı tanımayan dehliz ve zemin.

 

İdam öncesi son ferman

Çalakalem sevdiğim bir minvalde

Kendime dokunduğum ilham ve

Perde perde yükselen sesi

Kılçığı alınmış ölü balığın zihni kadar

Unutmaya düşkünüm de dünden beri

Unutulmak ne ki, hafız?

Bilmez misin sen içimde saklı derman?

 

Göğün siperine yatan idmanlı bir kuş ve teyakkuz

Feri sönse de gecenin

Erdemlerimde yanıp sönen bir lamba adeta

Şiir iken ışıldağı yüreğin

Sevdalı bir mizansene serildiğim

Günbegün aktarma yapan ruhumdan

Taşan izdiham ve ihtimam

Aşkı kürediğim boş ellerimde saklı adeta

Değişken mizacımla tutuşan bir evren hayali

Nasıl ki düşmez gözümden

Düşsem de kimi zaman ölülerin ve mevsimin gönlünden.

 

Nutku tutulmuş yabancı

Elbet okuduğu martaval

Diken üstünde geçen ömür

Gümleyen martının kanadına dokunmak benimki

Hala s/üzgün bir ölüden fazlası olmasam da gözünde kiminin

Kimlik kontrolü yapılıyor madem şairin:

Ve işte o vecize akla zarar

Bir hata ki yolumdan alıkoyan

İmha edecektim oysa yüreği ve dengi iken şehir.

 

Hala uçabildiğime şahit Yaratan

Üstelik tıknaz bir heceden havalanan

Yüküm ağır olsa da

Varacağım o zirve ölüm öncesi

Ket vuran kimse ben sadece önüme b/akarken.

 

Müebbet yiyen düş çıkmazı

Bağını sormadığım üzüm mü kaldı yoksa niyazımda?

Helalinden yediğim ve yaşadığım

Meali dolambaçlı bir ihbar

Taşlanan şehir ve şiir

İçimdeki t/aşkın hükmettiği bir kesit

En derinde o kesif sessizlik

İşte hazır idam sehpam.

 

Kurup kuracağım alarm

Soluksuz çalan ve taşan bir nehir

Külyutmaz yetilerimde ithaf ettiğim bir özlem ki, hafız

Kurulu düzene nifak sokan kimse

Kimliğim ayan beyan, olsa da birileri muhalif

Sessizliğe kurulu bu saat

Şiirin de hicvidir hani hazan.

 

En sevdiğim soğuk ve rüzgâr

Üşüyen değil üşüten bir resimden arda kalan

Arkamdaki o tek g/iz

Rivayet o ki; mevsimsiz bir hayat

Sandukasında ölü heceler

Duaya durduğum geceler

Posta koyduğum sefil zemin ve hiçlik

Tabiri caizse haiz olduğum güç gaipten gelen huzur

Niyetim olmasa da ölüm

Hazır ol’ dayım ezelden

Korkmadan yaşar ve yazarken

Zihnimde dans eden cümleler

Vakıf olduğum şunca zaman el aman demeden

Mümkün olsaydı keşke yaşam.

 


( Rivayet O Ki... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 21.11.2020 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.