Evet, evet artık bu telefonumu değiştirmenin zamanı geldi de geçiyor bile. Aldım telefonumu elime, doğruuuu ikinci el hatta üçüncü, dördüncü el telefon satan bir dükkandan içeri girdim. Satıcı çocuk ''Hoş geldin ağabey.'' dedi. Çıkardım cebimden, gösterdim. Baktı şöyle evirdi çevirdi, biraz kurcaladı ''Ağabey dedi darılmazsan bir şey soracağım.'' darılmam tabi ki... Sor bakalım ''Deden filan mı kullanıyordu bu telefonu Kurtuluş Savaş zamanlarında?'' aklı sıra benim ile maytap geçiyor. Oğlum Kurtuluş Savaşı zamanında bırak cep telefonunu, doğru düzgün, sabit telefon bile yok yahu! ''Ne ayak yapıyorsun, şuna eski ağabey senin telefonun, hem de çok eski desen ben de anlarım herhalde, eşek değilim.''


Hala eviriyor, çeviriyor, bir şeye benzetemedi... ''Sen kaç lira verirsin bana onu söyle?'' mırın ve kırınların afra tafrasından geçilmiyor, ortalıkta serbestçe dolaşıyorlar, belli ki bin dereden su getirecek... ''Ağabey bu para etmez, ben şimdi sana bir şey söylerim bu sefer de moralin yerlerde sürünür.'' Bak sen şu işe, ne kadar zamandır kullanıyorum ki ben bunu yahu?


''Hadi hadi bir şey söyle be dostum.'' ehem kemmmm kümmmm! Kıvranıp duruyor satıcı. ''Yok ağabey yok fiyat veremem ben buna iş ahlakıma aykırı, sen bunu bir antikacıya filan götür.'' Başımdan kaynayan kaynamayan, bilumum sular dökülür... En iyisi başka telefoncuya gitmek, ama o da aynı şeyi söyleyecek...


Mahzun bir şekilde eve dönerim...


Onlar değiştirmezse ben de telefonu mu alır karşıma değiştirmeye çalışırım. Gel bakalım telefonum, canım cicim, ciğerim, ne ayaksın sen anlayalım. ''Bak canım telefonum ben seni değiştirmek istedim ama bir türlü değiştirmediler, ne yapacağız seninle, ömrümün sonuna kadar senin ile olmamı bekleme sakın, bana da hak ver biraz.'' Dinliyor beni artık can kulağıyla mı yoksa başka bir yeri ile mi onu telefon bilir...


Elimdedir, masaya usulca koyarım. ''Bak bir tanem, senin ile iyi kötü günlerimiz oldu, şarj bile etmeden günlerce seni kullandım, bazen sana kıllandım ama yine de işimi gördün, sağ ol. Ancak bir tek mesaj çekiyorsun, bir de alo diyorum, hepsi o kadar, haaaaa unuttum bir de o gözleri bozan mahveden yılan oyunun var. Şimdi söyle bana, ben seni değiştirmeyeyim de ne yapayım, çöpe atmaya da Allah var kıyamıyorum.''


Hiç de sesin çıkmıyor karşımda. Telefoncuda ki arkadaşlar dalga geçtiler hem benim ile hem de senin ile... ''Daha üretilmiyor ağabey bu tip.'' dediler... Whatsap'a bile giremiyorum, arkadaşlarım şakır şakır whatsap kullanırken ben de sap gibi ortalarda kalıyorum...


Biraz para biriktirdim ve yeni bir telefon alacağım illaki ama seni satamazsam bile evimin bir köşesinde saklayacağım, umarım sen de bana bozulup gönül koymazsın. Bir dolu iyi kötü günlerimiz geçti. Yine de senin ahizenden seslendiğim alo ları mı ve çektiğim mesajlarımın hatırası gözümün önünden hiç gitmeyecek. Bu zamanda bütün millet teknolojinin esiri olmuş durumda ve ben de o esirlerden biriyim canım telefonum, kendine iyi bak hakkını helal et...

( Telefonumu Değiştirmenin Tam Zamanı başlıklı yazı AhmetZeytinci tarafından 9.11.2020 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.