Aklım karışık…

Minik bir kuş olup uçmak

Koca bir fil gibi oturup ağlamak geçiyor aklımdan…

Işık hızıyla bir kadının peşinden koşup gitmek

Şu berbat sesimle bağıra çığıra detone olup

Sözlerini hiç bilmediğim bir türküye eşlik etmek

Âdem’le- Havva’yı cennetten kovduran

Sulu ve çıtır çıtır yenen bir elma olmak geçiyor aklımdan…

Denizlerde boğulup boğulup balıklara yem olmak

Dalgaların sırtında kıyıya vurmak

Martıların kanadına kendimi asmak geçiyor aklımdan…

Prometheus gibi illegal eylemlere kalkışıp

Tanrılardan ateşi çalmak;

-Kar, kış, kıyamet-üşüyen çocukların elinde köz

Sokakta ateş… / yürekte kor…/ her aşkta yangın olmak

Buzları…/ karları…/ çığları yakıp eritmek geçiyor aklımdan…

Şu cennete…/  şu cehenneme kimliksiz, pasaportsuz girip çıkmak

Azrail’in elinde can çekişen bebekleri çekip kurtarmak

Ve -en azından- ölen çocuklar kadar çok

Azrail’in canını almak geçiyor aklımdan…

Kalbimi kırdın… İçimi yakıp, yıktın…

Canımı… Ah! Evet, canımı herkesten çok acıttın

Tanrım, huzuruna çıkıp çıkıp kalbini kırmak geçiyor aklımdan;

Canını acıtmak, içini yakıp, yıkmak, hayatını mahvetmek

Kırdığın bütün kalplerin acısını -bir an için bile olsa- sana yaşatmak…

Kendimi özlemek istiyorum;

Gözlerimi yollarıma döküp döküp geleceğim anı beklemek

Hiç kimsenin hiç kimseyi sevmediği kadar çok…/  ve öyle güzel…

Öyle güzel… Kendimi sevip sevip değerli kılmak

Sevinçli bir deli gibi kendime sarılıp durmak

Kendimi öpüp öpüp koklamak geçiyor aklımdan…

Yalnız ve yaralı köpekler gibi ay ışığında ulumak

Zengin ve yoksulların savaşında işçileri öldürten patronları

Ölen işçiler kadar çok öldürmek geçiyor aklımdan…

Kendi cenaze törenime büyük bir gürültü ve şamatayla katılmak

Kendi cesedimi kendi omuzlarımda taşımak

Gülüp de biriktiremediğim bütün gülüşleri dudağımda toplamak

Uzun uzadıya bir gülüşle “aşkça kalın” diyebilmek

Fatiha yerine dünyanın bütün şiirlerini okumak… Okumak… Okumak...

Ve ilk toprağı avuçlarımla kendi üzerime atmak geçiyor aklımdan…

Şu şehirde asgari ücrete dünden razı bir çöpçü olup

Ahmet Kaya, Bach, Vivaldi ve Müslüm baba dinleyerek

Hiçbir şeyi kafama takmadan; kuşlar gibi uçarcasına

Tüm sokakları silip süpürmek geçiyor aklımdan…

Yağmur olup, yıldızlara… Güneşe... Aya…

Ve hiç beklemediği bir an da bir gülün yaprağına

Ve sevgilimin kirpiklerine damlamak geçiyor aklımdan…

Yaşama erken, ölüme geç kalmak

Çok kalabalık,  çok yalnız olmak

Beni “yok” sayamayacakları kadar kocaman bir “hiç” olmak geçiyor aklımdan…

Neredeyim… Kimleyim… Bilmiyorum…

Kayıp ilanları verip

Bir an önce kendimden haber almak geçiyor aklımdan…

Kendimden haber alabilirsem eğer;

Yeniden doğmak; güneşe, aya, baharlara dadanıp, aşka müptela olmak

Ve yeniden…

Sil baştan -kalbimin kırılmadığı- mutlu bir hayat kurmak geçiyor aklımdan…

 

Dedim ya… Aklım karışık…

Kafamın içinde kuralsız kaidesiz uçuşan şiir kuşları…

 

Ocak 2020
( Aklım Karışık 1 başlıklı yazı Savaş tarafından 24.10.2020 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.