Moleküler biyolojide transformasyon, bir hücrenin içine yabancı bir genin girmesi, bu DNA'nın genomunun parçası haline gelmesi ve DNA'daki genlerin ifade olması sonucu, o hücrenin değişime uğramasıdır.Ya da Trafo da elektrik yüksek voltajla gelir 220 ye dönüşür ya da inveeter güneş enerjisinden gelen cereyanı 12 voltluk aküden 220 ye yukseltir bu dönüşümün adı da transformasyon dur..
 İlk kez siyasette bu dönüşümü literatüre katan kişi Turgut Özal dır..1980 ler de TR siyasetini belirleyen güç, ABD nin 1950 li yıllardan beri  tanıdığı Özal la ivme kazanmıştır..
Değeri Değersizleştirme, değersize değerli hale getirme ne yazık ki  bir süredir siyaset olarak tanımlanıyor.. Siyasetçi bu tanıma, ayak uydurdukça var ve seçmene yar oluyor..Aksi halde egemen güçler size şans tanımıyor.. 
Cumhuriyet tarihininin başlangıc kısmına baktığınızda kul olarak var olduğunuz ve Allahın dışında kimselere kulluk ettiğiniz Hukuk düzeninden, birey olarak sizi insan kabul eden, kulluktan vatandaşlığa geçiş dönüşümü yaşamıştır.. O dönem bu kelime kulanılmamıştır.. 
VATANDAŞLIK temelli köklü değişim, gerekli mevzuatların da intihali ile yaşamla içiçe geçerek kurum ve kurallar" insanlık hayrına" rol model olarak da diğer Sömürge ülkeleri tarafından, esas alınmış Arap yarımadası da ise bu dönüşüm, batı güdümünde diktatoryal yönetim ve aile egemenlik leri ile demokrasimsi  ama özde demokratik olmayan seçimlerle günümüze kadar getirilmiştir..
"Anayasa"" Parlamenter sistem" "Güçler ayrılığı" ilk demokratik yaşantımızda var olan sistematik aygıtlar olarak oluştururken bu sisteme 1946 yılında "çok partiler" eklenerek 1961 yılına gelinmiş bu yılda "Anayasa Mahkemesi" ve "senota" sisteme denetleme mekanizması olarak eklenerek, yasama da yüksek yoğunluğu ele geçirdiğin de keyfiyeti ve salt çoğunluğu, Milli egemenlik diye yuttırıp, oy vermeyen diğer seçmene tahakkumu ve onların hak ihlallerini örtülemeye engel olunmuştur 1961 anayasası siyasete , bu şekilde bir transformasyonla katkı sağlamış sivil toplum örgütlerinden sayılan sendikalaşmanın da önünü açmıştır..
İyi niyet gibi gözüken Amerikancı, anti kominst yapılanmaları da aslında günümüzün habercisi olarak o dönem toprağa atılan tohumlar dı..
Sendikalaşma,işçi haklarını korumaktan ziyade zırt pırt   üretime ara vererek "sarı sendika" ve sendika ağalarının, işvereni koparma yöntemine dönüşmüş, Senato cumhurbaşkanı nı seçtirmez hale getirirken, manevi Cihazlanma dernekleri, Kominizmle Mücadele Derneği, Yehova şahitleri, kontr gerilla gibi maaşı ABD tarafından verilen yapılanmalar da kardeşin kardeşe pusu attığı her gün cinayetlerin işlendiği, okulların olaylar sebebi ile tatil edildiği, üniversite sınavını kazanan çocukların korku ile eğitime ailelerince ara verildiği, siyasi lider ve gazetecilerin infaz edildiği dönemler, transformasyon aşısının doğru tutmadığı sonucunu ortaya çıkarınca 12 Eylül 1980 tarihinde "bizim çocuklar" denilen Amerikan yönetiminin Oluru ile İhtilal gerçekleşmiş ve 1982 Anayasası ortaya çıkarılmıştır.Siyasetin ağız yaktığını görenler, tarafsız cumhurbaşkanı üzerine yoğunlaşarak, yeni anayasa ile onu etkili hale getirmiştir...2002 tarihine kadar "Kalk gidelim", "bu da olsun" uygulama ve getirilen kuralları ile ucubeye dönen anayasa, ılımlı islam  cezaevi neden kopanların, devlet eliyle mit raporunda ortaya çıkan Ermeni ve pkk terör örgütüne destek verenlerin infaz edildiği faili meçhul süreçlerinde  yaşanırken, özelleştirmelerin önünün kesilerek kaynak yaratma çabaları engellendiği gibi kit lerin tüm zararlarının millete bindiği  1994 de krizin patlayarak zenginleşenler ve fakirleşenler in bir gecede dönüşümlerini gördük.. Sosyal v e siyasal deformasyon, Fetö nün Kitlesel olarak tüm kurumlara bireysel olarak girerken kendi ellleri ile kurdukları, şirket ve oluşumlarl a da kurumsallaşma ya başladığı dönemdir.. 
Tez antitez, reaksiyon gibi nedensellik bağlarını bilen her Fetöcü yönetici, özel harpçi olarak, Atatürkçü olduğu bilinen gazeteci akademisyen leri tetikçileri vasıtası ile ortadan kaldırırken, başörtülülerin ellerinden alınan okuma hakları, ikna odaları ile de 2002 transformasyon un D a önünü açacak zemini hazırlıyordu...
Artık 2002 ye gelindiğinde burnundan kan gelen millet, "kendisini ezen" "bankaları batıran" ", okuma hakkını elinden alan" , "28 şubatta tank yürüterek demokrasiye düşman olan" ,"Milli ve manevi değerlere saygısız"  kısma "bir dakika" diyerek 
Ezici çoğunlukla AKP yi iktidara taşımıştır..
" Ne istediler se verdik"döneminin rejimden" intikama rövanş dönüşümü" yerini transformasyonun, dönemsel adı olmuştur. 
" Taşımalı eğitim" denilerek ögretmen ve ailesi köyden cekılmış, köyler imama bırakılmış, 
"Demogratif  yapı nın değişmesini önü dış göç ve sınır geçişleri ile açılarak mübadele yasalarının aksi sonuçu alınmış, 
" Fetöcü savcıların ve hakimlerin "daha cok iş yapması için Asliye ceza  mahkemelerinde savcı lar kaldırılmış,
"Taşımalı yarg"  getirilmiş,
"iinfaz"  la terbiye edilmeye çalışılan  terör örgütü muhatap alınmış,Ahem de Atatürk ün ölüm döşeğinin bulunduğu Dolmabahce de 
"Neeredeys"  tüm okullar imam hatip e dönüştürülmüş dönüşmeyenlere de katılım zorlaştırılmış, mahallenin ötesine bırakılmış, 
"Eli dövmel"  sivilden geçmeli astsubay dan dönüşmeli generaller, acemi ihtilalci çırağı olarak karşımıza cıktı. 
"SSeçimle yarg" denilerek Fetöcü körpe hakimleri,  Yargıtay da daire baskanı hsyk da ve Anayasa mahkemesinde görevli  birer tanrı olduklarına sahit olduk.. 
"Polislerin". CCCezaevlerine gidip usulsuzce mahkum ifadelerinialdığın. . yeni mahkumlar yaratıldığını da unutmayacağız.. 
Soruların çalınması asaması ın mülakat dönüşerek rejim düşmanlarına saha açıldığını dagördük?. 
"Anayasa değişikliği"  denilerek referandumla partili cumhurbaşkanlığı, bakanlık gibi isminde le tekilliği yakalayamadıgımız bir Dönüşüm de yaşadık.  
Geldiğimiz nokta Saddam ve Kaddafi ülkesinde doğrudan başkana baglı bulunan özlenmiş yargıçlar Konseyi dir.. 
Anayasa mahkemesine saldırının altında yatan gerçek sebep Türk milletinin biraz daha hukuktan koparak, araplaşması sürecine katkı sağlamaktır..
Lise mezunu gazete yazarlarının, hepsi felsefe kitabı niteliğindeki anayasa mAhkeme kararlarını yermesi son günlerin en komik fıkrası gibi geliyor.. 
Can Dündar kaçmış mış, kaçırmasaydın Anayasa mahkemesinin varlığı ile ne ilgi var.. Anayasa mahkemesi kurum ve Şahısları değerlendirmez.. 
Anayasa mAhkemesi kural ve uygulamaların, hukukun evrensel ilke ve değerlerine uyum sağlayıp sağlamadığını değerlendiriir.. 
Siz transformasyon diye meclisi ve denetimini devre dışı bıraktınız.. Yürütme organını dışardan atayarak meclisin nufuzınu azalttınız..Sıra asker vekillerden ve asker bakanlardan sonraa"asker yargıçlara."Geldi.. 
Kusura bakma  her TÜRK asker doğar dediysek de düşmana karşı dedik.. Anamız size köle alalım diye bizi doğurmadı... Lütfen Anayasa Mahkemesinin üzerinden elinizi çekiniz..

TORUN Halili
( Transformasyon başlıklı yazı HALİLİ tarafından 18.10.2020 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.