…nedendir , elbet geçecek diye bekliyorum ama daralıyor yüreğim , evet daralıyor , her şey yolunda mı diye klişe selamlaşmalardan , aynı durak ve otobüsü beklemeler , aynı yol ve güzergah içinde karşılaştığım insanlar , aynı ağaçlar ve binalar , aynı yokuş aynı inişler , sevimli güzel evler , sevimsiz virane mekanlar , ve aynaya baktığım bu sabah aynı saçlar , dalgalı ve sarı ve hırçın , ve de isyankar , usanç mı geldi bana nedir , sıkılıyorum artık , gerçi sıkılmak olmasaydı mutluluk ve mutlu olduğumuzu anlayamazdık belki ama baştan ayağa sahtelik kokan bir dünyada yaşadığımı görüyorum , sevmeyi , güvenmeyi unuttuğumuz bir dünya diye avaz avaz bağırmak geliyor içimden , ah sıkılmaktan da sıkıldım , “sıkı can iyidir , çıkmaz “ diyorlar ya hiç umurumda değil , beklemekten mi yoksa belirsizlikten mi bilemiyorum ama sıkılıyorum işte , mesela saçlarım eskisi gibi değil , yani bana eskisi kadar güzel gelmiyor ,mutluluk da vermiyor , büyük beklentileri olmayan biriyimdir aslında , fakat bugün kendimde farklı karmaşık duygular var , bunları neden niçin sebepli sebepsiz sıraladığımı da doğrusu anlamış değilim , fakat giderek yalnızlaştırıyor muyum kendimi diye düşünmeden de edemiyorum , artıyor mu yalnızlığım nedir , Cahit sıtkı’ nın bir dizesinin sonu galiba aklıma geldi “ ..yalvarmak yakarmak nafile bugün..” diyordu , işte öyle bir durum benimkisi de , mesela , okuldan çıkınca çengelköy’e hemen inince her zamanki gibi mi yapmalıydım , Arnavut kaldırımlı taşlı sokağın , kimi sayarak taşlarını , kimi adımlarımı yavaşlatarak dalgın düşünceli sessiz ve kararsızca mı yürümeliydim , günlerdir aynı nakarat hep aynı tepkiler , gel gitler , oysa her geçen gün çoğalmalı değil miyim , her gün kat kat büyüyerek hissetmeli değil miydim kendimi ve hayatı , fakat ne yazık ki her gün yokmuş gibi hissediyorum , hayatımdan çıkarmam gerekli bir şeyler olmalı , evet bir şeyler , ah hıncımı saçlarımdan çıkardığıma inanamıyorum , mantıklı düşünmeyi terk etmiş olmalıyım ki bu çılgınlığı yaptım , o güzelim savaşçı saçlarımı sakin bir sahil kasabası durgunluğuna çevirmiş gibi oldum , evet bazen mantıklı şeyler de bana sıkıcı gelir , demek ki bu sürecin içinde olan , saçlarıma oldu , o her şeye koşar gibi giden saçlarım yok artık , yok artık farklılığımın simgesi saçlarımın her kese cevap veren dilleri ,ve tüm mevsimlerle barışık fakat sancılı kıvrım kıvrım testere dişli hırçın bakışlı saçlarım yok artık , yerini bambaşka bir tabloya bıraktı , şimdi düz , dümdüz bir sonbahar , güz boyası , hiçbir dalında yaprak kalmamış heyecansız mücadelesiz ve hüzün bakışlı , yorulmuş ve direnci kırılmış gibi duruyor sanki …ahh , ayna ayna söyle bana neden benimle yürümüyor saçlarım , neden konuşmuyor benimle , öyle sus pus bakıyor , sessiz ve uslu duruyor başımda….


18.12.2019
mustafa kaya
( Saç başlıklı yazı cirik tarafından 23.09.2020 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.