Şiir Tahlili-“Dedim Oğlum Hüsamettin”.

 

 Şiir Tahlili Nasıl Yapılır Bilmiyorsanız Öğrenin

Uzun zaman oldu şiir tahlili yapmıyordum, tahlil dediğim kan tahlili değil, şiiri okurken sizlerin daha iyi anlaması için biraz açıklama biraz gülümseme bundan başkası yoktur. Bugün kendi şiirimi tahlil edeceğim. İnceleyerek tahlil edeceğim şiirim “Dedim Oğlum Hüsamettin”.

Kimdir bu Hüsamettin nereden gelmiştir? Gelmiş ise nereden ve niçin gelmiştir? Bu meçhuldür, gerçi bu âlemde meçhulden gelip giden yoktur, geliş yerimiz gidiş yerimiz bellidir, Hüsamettin’in ki şu an bilinmemektedir. İlk karşılaştığımızda haliyle yabancıyız, tanışmakla bu yabancılık giderilir.

 

Dedim oğlum Hüsamettin yiyeceğin kaz değilim

Sen kendin ne sanıyorsun okunan roman değilim

Haddini bil artık hadsiz sana bildirmeden haddin

Yazdım seni roman gibi yayınlayacak değilim

Bana şair olduğumu bildiğini, şairliğimin şairliğe benzemediğini söyleyince benimde zaten böyle bir iddiam olmadığını, sadece duygu ve hislerimle Rabbimin yardımıyla karaladığımı söyledim. Gözlerine bakınca bir değişiklik yani kendini beğenilmiş ligini fark ettim ,haliyle gönüllerde şiir hece kelime sözlerle geziyorum o kadarını da bileyim yani. Bana


Duydum ki olmuşsun şair bana darılma

Üzülüp te tavadaki kavurma gibi kavrulma

Langur lungur şangır şungur bir de kiler de bulgur

Ben çayı sevmem sen kendine sallama çay koy

 

Anladım ki sırtı kaşınıyor, hemen ilk dörtlüğü söyledim.


Dedim oğlum Hüsamettin yiyeceğin kaz değilim

Sen kendin ne sanıyorsun okunan roman değilim

Haddini bil artık hadsiz sana bildirmeden haddin

Yazdım seni roman gibi yayınlayacak değilim

 

Şöyle bir kenara çekildi. Az düşündü sonra kaşındı. Sonrasında.

 

Bahçede var iğde ağacı

Yazın güzel açardı bazı bazı

Utanmadan kesti o yabancı

Ağaçşmanı o kendisi

 

Dedim bu kesinlikle şakayı çok seviyor ya meczup ya da dalga geçiyor. En iyisi ben dalga geçeyim de görsün. Patlattım ikinci kıtayı.

 

Elinde kırılan ceviz değilim seni ezerim

Elinde sıkılan limon değilim seni sıkarım

Elinde soyulan elma değilim seni soyarım

Yazdım seni roman gibi yayınlayacak değilim

 

Eline baktı ceviz yok der gibi, limonu duyunca tiki var galiba yüzünü buruşturdu, elma olsaydı yerdik gibi baktı. Gidip gitmemek arasında kararsız kaldı. Dedim sen kimsin tabi bunu şiirimde yazmadım burada yazayım.


Dedim sen kimsin Hüsamettin

Dedi adımı nerden bildin

Şairim dedim gözlerinden okudum (burası fazla sıkmaca oldu aslında salladım tuttu )

Bende yolda gezerken seni buldum

Dedim kimsin nereden gelirsin

Evi yurdu olmayan bir deliyim

Dedim evi yurdu olmayan deli midir?

Değilse bana yapılan muameleler nedir?

Sen onları boş ver kimsin neden atarlısın

Atarlı değil soytarı diyelim

Soytarılık seni doyurmaz yolunu değiştir diyeyim

En iyisi bu yoksa hayatın yükü çekilmiyor

Çekilmezse çekici çağır o çeksin

Bayağıda mizahtan anlarsın bu ne ayaksın

Dedim Sami kardeşim var ona söylersem seni bir yazar

O dedi ancak kendi kuyusunu kazar

Dedim kuyu kazmaz haddini bildirir azıcıkta kızar

 

Bu devam etikçe etti, başladı söylenmeye.

 

Benim canım Kul Mehmet’im ben arabayı çok severim

Sürmesini bilmem binmesini severim kendimden geçerim

 

Ben dur yeter dedim.


Tutturmuş yok ben bilirim bildiğinle ben ezerim

Tutturmuş ben okurum ben yazarım öğrenirim

Okurum da öğrenirim bilgisizliğinle gömerim

Yazdım seni roman gibi yayınlayacak değilim

 

Yenecek lokma olmadığımı anlayınca. Sende alttan alta vuruyorsun demeye kem küm etmeye başladı. Bense olanı söylediğimi söyledim. Başladı.

 

Ankara İstanbul yolu tıkalı olur basmam gaza

Sende kendini neden çekiyorsun naza

Evde kırılmıştı aldım yeni bir yatak baza

Dikkatli sürelim arabayı yapmayalım kaza

 

İşte şimdi oldu dedim, bana bunlarla gel, sevindi garibim, gözlerinde sevinç fışkırmaya başladı. Son Mısra’yı patlattım.


Ayı eline eş elin yerdeki pabuç o dilin

Tazı suratı o yüzün nasılda pis kokar yelin

Defol karşımda durma sen kırarım şimdi o belin

Yazdım seni roman gibi yayınlayacak değilim

 

Bir ses duyuyorum lakin nereden geliyor.

 

-Mehmet orta yerde uyuma bak kıçın açıkta kalmış, kalk akşam yemeği hazır şeker tansiyon kalp sinir minir haplarını kullan vakti geldi.

Sıçrayarak, derin daldığım uykudan uyandım. Karşımda hanımı görünce, yaşadıklarımın bir rüya olduğu sonucuna varalım son noktayı koyalım. Yoksa ben, Şakadır bu inanmayın böyle birisi değilim, vesselam.

Mehmet Aluç

 

 

 


( Şiir Tahlili-dedim Oğlum Hüsamettin. başlıklı yazı kul mehmet tarafından 17.09.2020 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.