TABURCU

Tıphane, Mekteb-i Tıbbiye-i Adliye-i Şahane veya Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane, kökü Osmanlı padişahı II. Mahmut'un 14 Mart 1827’de açtığı Tıphane'ye uzanan Türkiye tarihindeki ilk Tıp fakültesidir. Bugünkü İstanbul Tıp Fakültesi'nin Osmanlı'nın son dönemlerindeki adıdır.

Günümüzde Sağlık Bilimleri Üniversitesi, Haydarpaşa Kampüsü olan, Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane binası 1843 yılında ilk mezunlarını vermiş; 4 mezununun 1848 yılında Viyana'da yapılan tıp yeterlilik sınavını geçmesi üzerine Avrupa'daki tıp fakültelerine denk sayılmaya başlanmış ve "fakülte" statüsü kazanmıştır.

Bu Fakültenin öğrencilerinin dilimize kazandırdığı bir kelimeden bahsedeceğim bugün sizlere: TABURCU!

1.Dünya savaşı'nın merkezi neresidir?" sorusuna hiç düşünmeden vereceğim cevap şüphesiz "Türkiye!" ve de" Çanakkale!" olur.
Eli silah tutan herkes; erkek- kadın, genç-yaşlı, çoluk çocuk bu savaşa katılmış, üzerine düşen tüm görevleri yerine getirmiştir.
Kurtuluş Savaşında bir çok cephede tam 15055 kişi Vatan için; gözlerini kırpmadan canlarını vermişlerdi.

Bu cephelerde yukarıda sözünü ettiğim Tıbbiyeli öğrenciler de tam kadro olarak  askerlerimizin yanında yer almıştı.

1915 yılında tüm hocaların ve öğrencilerin askeri birliklere dağıtılması nedeniyle Mekteb-i Tıbbiyye-i Şahane bir yıl kapalı kalmış ve burası Hilal-i Ahmer Hastanesi olarak hizmet vermişti. 1. Dünya Savaşı boyunca toplam 765 tıp öğrencisinden 346'sı şehit düşmüş.
1915 yılında Tıbbiye'ye kaydolan 1. sınıf öğrencilerinin tamamı Çanakkale'de şehit düştüğü için Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane 1921 yılında hiç mezun verememişti. 

Çarpışma esnasında yaralananlar cephe gerisindeki çadır hastanelere taşınıyor, burada görevli Tıbbiyeliler tarafından tedavileri yapılıyordu.
Tedavisi biten, biraz iyileşen kahramanların raporlarına "TABURCU!" ibaresi yazılıyor ve savaş alanındaki taburlarına geri gönderiliyordu.
"Taburcu" yani "Yeniden savaşabilir!" onayını alan yiğitlerimiz itiraz etmeden, seve seve o cehenneme dönüyor ve bizlere CENNET GİBİ BİR  VATAN, DAHA İYİ BİR GELECEK bırakmak için kanlarıyla o toprakları sulamayı bir görev, bir borç addediyordu.
Peki biz ne yapıyoruz?
"Bekara karı boşamak kolaydır!" sözündeki gibi etrafımızı saran düşmanların niyetlerini bildiğimiz halde umursamıyor, onların ekmeğine yağ sürercesine birbirimizi yiyoruz.
Lütfen biraz okuyun, biraz araştırın, biraz dinleyin!
Unutmayın "TARİH TEKERRÜRDEN İBARETTİR!"
O Kahraman Atalarımızın evlatları olarak bizlere bu başıboşluk bu atalet yakışmıyor!
Bir an önce gözlerimizi açmak, birbirimize ve CANIM TÜRKİYE'me sahip çıkmak zorundayız!
TÜM ŞEHİTLERİMİZİN AZİZ HATIRALARI ÖNÜNDE SAYGIYLA EĞİLİYORUM. 

Saygılarımla
Sebahat Karagöz
31 Ağustos 2020
( Taburcu başlıklı yazı S.Karagöz tarafından 31.08.2020 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.