Boya sandığında tutuşan masalları var çocuğun. Çocuk dediğime de bakmayın siz elbet unutulmuşluğun mizacıdır içine saklandığı o boya sandığı ve kibirli efendilerin muştuladığı eski bir fırça az evvel dayadılar pervazına düşlerin-pardon boya sandığının üstüne diyecektim ki dilim sürçtü.
Sözcükler yakamoz
Aşk ise masalın ta kendisi
Ne anası kaldı geride
Ne de aşkından tutuştuğu kadına
Uzatamadığı tek dal çiçek
Kimden mi bahsediyorum?
Elbet ölü ebeveynleri boyacı çocuğun.
Çaputlar bağlanmış İstiklal’ deki ağaçlara
Hatta tramvay yolunda bile serili onca mizansen
Kimi zaman bir yılbaşı ağacı
Kimi zaman bayramda uçuşan balona denk düşen
Çocukça bir heves de değil ta kendisi
Hele ki çocuk olduğunu
Çoktan unutmuşken çıktığı yolda
Varsa yoksa ekmek parasını çıkarıp
Götürecek tek odalı evinde bekleyen kardeşlerine
Ve nicesi nicesi
Kimseler de paye vermezken içinde yeşeren umuda.
Bir başına
Bir de boyalardan elleri lekeli
Gel gör ki;
İlla ki alın teri emeğinin karşılığı
Kimi zaman içten bir dua
Ne zamanki el verse kendi gibi garibin biri
Tam da düşecekken araba yoluna.
Aşk bu:
Söylemez söyletir.
Hayat bu:
Yaşamaz yaşattırır
En çok acıyı en çok yalnızlığı
Mazluma sahip çıkan şükür ki bir Tanrı
Sadece sözde kalmaz da
Duaların ve inancın ruhu
Katıksız inanır Rabbine
Hem el veren sadece O değil mi?
Ne zamanki yolu düşse çocuğun anasının kabrine.
Yetinmez nicesi yetmez asla kendine
Yâd dahi etmez Rabbini ve de atasını
Varsa yoksa dünyanın malı mirası
Geride kalacak bir hoş seda olsa ne ala
Alacalı düşlerden ne ise düşen payına
Efendinin, haşmetli eşrafının
Elbet ayyuka çıkan bir israf
Mazlumun da ahı kalmaz hani yerde.
Yarın bayram
Belki de öbür gün açılacak okullar
Dilemması ömrün gidip geldiği okul yolu
Olsa keşke boyacı çocuğun
Sandukası değil elbet ekmek teknesi onun
Boyacı sandığı
Bazen de küfeyi devirip
Başını dayadığı bir ağaç
Sığındığı en Ulu Dağdan da alamaz gözlerini
Ne zamanki hatırlasa öksüzlüğünü, yetimliğini.
Yalanım yok hani:
O çocuk benim çocuğum ve senin ve onun
Hepimiz pay sahibiyiz acılarında çocuğun
Öldürdüğümüz düşleri belki de
Miras mı kalacaktı bizlere?
Elbet varsa bir yarını ve umudu…