Hasret rüzgarı sertçe sallar
Yalnız sabah mı?

Her an

 

Tek katlı müstakil yüreğimin
gıcırdayan cümle kapısını

Her seferinde sen geldin sanmak için

Hiç yağlamam


Beyaz kireç kışı andırır
Oturma  odamın duvarlarını yeşile boyarım
Resmini oraya ekerim


Yüzlerce çiçek daha açar duvarda
Baharı da yanında getirir hayalin

Güneş görsünler diye

Arasına anıları sıkıştırıp
Tahta pencerenin iki kanadını da açarım

 

Çiçekler su ister

Ben fıskiyeyi gözüme bağlarım

Hem hayalini sularım hem ağlarım

İçlenir ikindi

Beş çayına davet ederim onu

Küçük mavi tüpte
Alüminyum çaydanlıkta kaynar ilham
Çay çiçeği gözlerini demlerim mısralara
İnce belli bardakta sunarım
içer ela renkli şiirleri

 

İçtikçe boynunu büker

Dönemez öğleye

Gümüş kaplı akşamın üstünden atlayıp
Katran karası geceye geçer

Çivili toprak damda sırt üstü yatarım
Ay'a emanet ettiğim çuvalın bağını elimle çözerim
Resmin saçılır karanlık gökyüzüne
En parlak yıldızla çıkarsın yola
Beklerim kaymazsın
Sırtımdan kan sızarken şafak söker

Elini kolunu sallayarak geri alır götürür seni güneş
Gülümseme vaktime yetişemezsin

Cümle kapımın gıcırtısını duymazsın

Kaç yıl oldu sen gelmezsin

Bir zarfın arasına bir damla

Gözünün yağını koyup salmazsın

 

Hadi söyle zalim söyle

Sen bu et parçasını 

Paslanmaz çelik mi sanırsın


( Gülümseme Vaktime Yetişemezsin başlıklı yazı Kazım Gök tarafından 27.07.2020 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.