BUĞULU CAMLAR

 

                                           Adam küçüklüğünde ismini buğulu camlara yazardı. Ve ismi, buğunun çözülüşüyle birlikte camdan silinirdi. Yine de o, evlerde, otobüslerde, mağazalarda, bitimsiz bir hevesle, her bulduğu buğulu cama adını yazdı. Buğusuz camlarda, nefesinden yarattığı buğuya verdi nefsini. Ve sonra kağıtlara yazdı, ve sonra kumsallara ve sonra kitaplara… Ama yazdıkları, adını hiçbir zaman kalıcı kılmadı. Hiçbir zaman sonsuza taşıyamadı.

                                                 Ve adam, kazımaya başladı. Ağaçlara, sıralara, kapılara kazıdı… Varlığını taşıyamayan buğuya inat, camdan bir plakete işletti ismini.

                                                Ve bir gün, cam kırıldı…

                                                Ve adam, çok çalıştı. Zengin oldu. Büyük binalar dikti. Adını verdi. Sokaklara benimsetti benliğini. Ama hep bildiği şeyi yaşıyordu: Adının bir gün silineceği gerçeğini… Adı, zamanda kayboluyordu ya da kaybolacaktı.

                                               Ve tüm yaşamı boyunca, ismini buğulu camlara yazmaktan öteye gedemediğini anladı.

                                                Ve öldüğünde o, mermere kazılı bir addan ibaretti.

                                                Ki gelecekte bir an, adının iz tutmayan camdan, varlığının, varlığından bağımsız olan hayattan silinişi gibi, mermer de, ismi de, yitip gitti.

 

 

( Buğulu Cam başlıklı yazı KENAN KOÇ tarafından 21.07.2020 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.