TAZİYE
İman tahtası diye bir yer var göğsümüzde, sevdiklerimizi çivi misali çakarız o tahtaya. Doğduğumuz gün başlar, çiviler çakılmaya.
Önce annemizle başlar ve babamızla devam eder. Kardeşlerimizle tek tek çakılır bu çiviler yüreğimize .
Çiviler hiç sökülmeyecek gibi gelir taze bedenimize.
Bazen ilk okul öğretmenimiz,
Bazen bir yan komşumuzdur. Çiviler sırasıra çakılır zamanla,
ilk aşklarımız, beden hocamız, arkadaşlarımız.
Sonra gerçek sevdiğimizi buluruz.
Eşimiz, yarımız, hayatımız, olur. ve en büyük mıh olarak çakarız iman tahtamıza,.
Sonra çocuklarımız yine büyük mıhlar olarak çakılır iman tahtamıza.
Taki söküm vakti gelene kadar. bazen diyorumki çiviler zenginliğidir insanın.
onlarla yaşamak ne güzeldir ne kadar çok çiviniz varsa okadar zenginsiniz.
Onların eksilmesini hiç istemezsiniz.
Fakat zaman ve diğer etkenler bu çivileri söker alır bazen.
Her çivinin yerinden sökülmesi azı dişinizin sökülmesi gibi acıtır. kanatır içinizi.
Hele mıhlardan biri sökülecekse yüreğinizden dayanılmaz acılar bekliyordur sizi.
Ha yüreğiniz sökülmüş ha,
başınız kesilmiş ha o.
ama hayat böyledir...
Ya sizin çiviniz sökülecek onun yüreğinden, ya onunki sizinkinden .
Ve koskoca kanlı derin bir iz bırakır söküldüğünde.
kapkara bir yara gibi yüreğimizde.
Geçmez acısı dinmez sızısı çaresi yoktur.
Zaman bile çare olmaz acısına. Bir tek ilacı vardır bu yaranın geçmesini sağlayan.
Sevgi ....
Dostlarımızın sıcacık sarılmaları, elimizi avuçlarına alıp sıkısıkı tutmaları, omuza dokunup yanındayız demeleri.
Birde uzakta olupta bizim için göz yaşı dökmeleri..........Acını paylaşıyorum canım.
Yüreğindeki yangının üzerine iki damla göz yaşı gönderiyorum.
Yılmaz Tizgöl
15/01/2018