MESAİLER HAK YOLUNDA

Allah yapılan amel ve ibadetlerin gizli yapılmasını
sever. Riya, gösteriş, desinler yâ da bilsinler düşüncesi
ile yapılan her türlü faaliyet, bizlere faydadan çok
nefsi böbürlendirmeye ve Allah katında sevilmeyen bir
davranışa dönüşür. Allah kendini küçük yerlere saklar.

Neticede “Şüphe yok ki ben, sizin görünüşlerinize ve
dış güzelliklerinize bakmam, ancak kalplerinize bakarım” buyurmuyor
mu? Allah’ın nazar ettiği yer; insanda hayat
merkezi olan kalptir. Eğer kalp temiz ise, Rabb’i zikrederek
bu temizliğini ispat eder. Sadece söylemde olan
“Sen bana bakma, kalbime bak kalbim temiz” gibi ifadeler
sadece kendini kandırmadır. Sevgi ispat ister bu unutulmamalıdır.
Allah’ı sevmenin ispatı ise her an O’nu
düşünerek emirlerine uymak, yasaklarından sakınmakla
olur.

Allah’ın izin vermediği, Resulullah efendimizin
(s.a.v.) uygulamadığı hiçbir davranış, insanı felaha
ulaştırmaz. Ruhsatsız ve müsaadesiz yapılan hiçbir davranış
selamet getirmez. Bu müsade nasıl alınmalı? diye
bir soru hatıra gelirse; bize bırakılan iki tane kıymetli
kaynak mevcuttur. Bunlar bu güne kadar değişmeyen
ve kıyamete kadar da değiştirilemeyecek olan Kur’ân’ı
Kerim ve onun canlı bir temsilcisi olan Efendimizin
(s.a.v.) sünnetleridir. Bunlar men bağından ayrılmadan
bugüne kadar gelen, Allah dostlarının, âlimlerin, evliyaların,
seyitlerin ve ilim adamlarının tespitleridir. Şu
da asla hatırdan çıkarılmamalıdır ki eğer niyet hayır ise
akıbette mutlak hayır olacaktır.

Mesailerimizi Hak yolunda çalışarak tamamlamalıyız.
Buradan hemen dünyalık işler ile ilgilenmeyelim,
kendimizi ibadet ve ilme verelim gibi yaklaşım
anlaşılmamalıdır. Bir mü’min yaptığı her harekette Allah
rızasını gözetir ve ona göre davranır ise yaptığı her
şey onun manevi arenasında yükselmesine sebep olur.

Eline aldığı bir lokmayı besmele ile ağzına götürmesi
bir hayırdır. O lokmayı kazanmak için helal çalışması
bir hayırdır, kazanmak için hakka ve hukuka riayet etmesi
bir hayırdır. Hakka, hukuka riayet ederken kimseyi
kırmaması bir hayırdır. Kırmadığı insanlara güzel
muamele ederek güzelliklerin yayılmasına vesile olması
hayırdır. Yayılan güzelliklerin devamlı olması için
mücadele etmesi hayırdır. Ailesiyle ilgilenmesi eş, dost,
akraba ile ilgi alakayı kesmemesi hayırdır. Bu şekilde
davranması ibadet hükmüne geçer ve onun her an Allah
için mesaide olmasını sağlar.

Bu hal üzerindeyken musibetler, güçlükler, felaketler,
uğursuzluklar, sıkıcı bir takım durumlar ile karşılaşılabilir.
Elbette ki her zaman, her şey insanın istediği
gibi olmaz, olamaz. Ama kâmil bir imana sahip mü’min
bunların birer imtihan olduğunun bilincindedir. Gelecek
günler Hak için ise çekilen çileler önemli değildir.

Bu musibetlerden en az zarar ile kurtulabilmenin ve felaha
ulaşabilmenin yolu da yine iman ile yüce Mevla'ya 
iltica etmek ile mümkündür. Her sıkıntının çözümü
tek, bir yalvarıştır. “Allah sabredenlerle beraberdir” bu
asla hatırdan çıkartılmamalıdır. Bu beraberlik Kur’ân’ı
Kerimde defalarca mü’minlerin önüne serilmiş ve teyit
edilmiştir.

Hayatlarımızı ileriye doğru sürmek zorundayız.
Hep geçmişe bakarak orada yaptığımız hataları irdeleyerek
bir yere varamayız. Geçmişten ders alarak yarınlarımıza
daha hızlı bir şekilde ilerlemeliyiz. Hayatta
en zor kazanılan şey tecrübedir ama tecrübe edilmişi
de tekrar tecrübe etmek yersizdir. Birbirimize uygun
hal ve tavırlar ile destek olmamız, geçmişteki yanlışlara
dönmememiz ve kısacık ömrümüzü hayır ile tamamlamamız
açısından önemlidir. Nitekim Allah dostlarının
hayatlarına bakarak bunu daha net bir şekilde görebiliriz.

Hata ve isyan dolu olan hayatın bir noktasından sapılan,
salih tövbe ile hızla alınan mertebeleri müşahede
edebiliriz. Allah, dostlarını asla yalnız bırakmaz.
Sonradan imama yetişen bir kişi de cemaate uyduğunda
aynı sevabı ve rahmeti alır. Bu yüzden geç
kalmadan ve yavaş davranmadan hemen mü’minlerin
safına katılmalı ve üzerimize düşeni yapmalıyız.

Kimse kimseden geri değildir, kimsenin de kimseye bir
üstünlüğü yoktur, üstünlüğü tespit edecek olan Hak
Teâlâ Hazretleridir. Bize düşen sorgulamak ve yargılamak
değil, yerine getirmektir. Derhal ilmihal bilgilerini
öğrenip hata ve eksiklerimizi tamamlamaktır.

Mü’min olarak en kıymetli olmak, örnek olmak ve
söz sahibi olmak açısından önemlidir. Sözlerimizin tesir
etmesini istiyor isek, öncelikli olarak sözlerimiz ile
fiiliyatlarımızı aynı güzergâha getirmeliyiz. Başkalarının
hata ve kusurlarını gözetlemek yerine kendi eksiklerimizi
tamamlamalı ve emsal teşkil etmeliyiz.

Sadettin TURHAN
"Gençliğin Enerji Kodları" kitabımızdan alıntıdır.
( Mesailer Hak Yolunda başlıklı yazı sturhan tarafından 11.07.2020 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.