Gençlik yıllarımda seyrettiğim bir piyesten aklımda bir replik kalmış. Sanatçı diyordu ki’’ Namussuzluğun da bir namusu vardır.’’

Evet gerçekten de öyledir. Namussuzluğun bile bir namusu vardır. Günümüzde maalesef o namus da kalmadı. Günümüz dolandırıcıları toplumun yüz karası müptezellerdir. Çünkü artık dolandırıcılıkta tek amaç vardır o da bir başkasının elindeki parayı almak. Bu kişi aydan aya üç kuruş maaş alan bir yaşlı emekli, ya da evladının ameliyatı için güç bela bir yerlerden borç bulmuş dertli bir baba olsa da onlar için hiç fark etmiyor. Bu derece insafsızlaşmış, bu derece vicdan duygularını yitirmiş yaratıklardır bunlar. Engelli vatandaşların engelli araçlarını bile çalacak kadar şerefsizdirler.

Bir gün Kadıköy'den Ümraniye’ye gidiyorum. Dolmuş hareket etti. Yüz metre ya gittik ya gitmedik. Bu arada şoför yol ücretlerini topluyor. Genç biri el etti, dolmuş durdu. O genç dolmuşa bindi. O arada arka taraftan bir kadın öne doğru elli lira uzattı. Aynı anda genç ‘’ Abi Fikirtepe değil mi?’’ Diye sordu. Şoför, ‘’ Hayır Soyak-Yenişehir’’ Deyince genç indi arabadan.

Biraz daha gittik. Salıpazarı önlerine geldiğimizde elli lira veren bayan ‘’Şoför bey benim paranın üstünü rica edebilir miyim?’’ Diye sordu. Şoför ‘’ Gönderdim ya abla’’ Dedi. Kadın ‘’ Bana para üstü gelmedi ‘’ Diye cevap verdi. Ben ve diğer yolcular da şahitlik ettik. Kadına para üstü gelmemişti. Şoför yemin billah ediyor para üstünü verdiğine. ‘’ Abla şurada ayakta duran gençle gönderdim’’ Diye. Ama ayakta duran bir genç filan yok. O genç para üstü olarak kendisine verilen 48 lirayı cebe atıp çoktan toz olmuştu. Zavallı şoför bir 48 lira daha uzattı çaresiz. Görünüşte aslan gibi bir delikanlı olan o genç 48 liraya tenezzül edip dolandırıcılık yapmıştı.

Şimdiki dolandırıcılık hadisleri içinde en başta gelen telefon dolandırıcılığı ki ben aslında bu türün bir çeşidi olan ‘’ Bulgaristanda yaşıyorum. Annem çok hasta, onun ameliyatı için para lazım’’ Diyen bayanlara kanıp da önce ameliyat parası, daha sonra yaptığı (!) kazanın masrafları, sonra pasaport vize işlemleri ve daha pek çok bahanelerle para sızdıranlara değil onlara para kaptıran aptallara kızıyor ve ‘’Oh olsun abaza ‘’ Diyorum.

Kendi tipine bakmadan Moldovyalı, Ukraynalı, Azeri, Rus, Suriyeli dilberlerle evlenip ertesi gün dımdızlak ortada kalanlara da pek acımıyorum. Hele hele de bu gibiler kendi çocuklarına bir kuruş koklatmayan ahı gitmiş vahı kalmış yetmişlik, seksenlik ihtiyarlara ise hiç acımıyorum. Beter olsunlar. Ama dolandırıcıların tek metodu bu değil tabii ki.

Geçenlerde face bokta bir şeylere bakarken mesaj geldi. Tıkladım, benim eski bir öğrencim.

-Selam

Öğrencilerim bana selam demez. Ya ‘’ Günaydın Hocam’’ der ya da ‘’ Merhaba Hocam’’ İmam Hatip mezunları ise ‘’Selamünaleyküm Hocam. ‘’ Derler. Şüphelendim tabii ki.

-Selam evlat.
-Sen faturalı hat mı kullanıyorsun?

Öğrencilerim bana ‘’ Sen ‘’ diye de hitap etmezler ‘’Siz’’ derler. Daha da şüphelendim.

-Evet faturalı hat kullanıyorum. Bir şey mi vardı?
-Ben Medya Markette çalışıyorum da. Biz faturalı telefon kullananlara hediye gönderiyoruz. Numaranı ver de sana da bir hediye gönderelim.
-Adresimi vereyim, hediyeyi eve gönder.Olmaz mı?
-Öyle olmuyor. Sen bana numaranı ver, ben bakayım ne hediye kazanmışsın.
-Ben bir hediye kazanmışsam sen bana yol göster kendim bakayım ne hediye kazandığıma…

Öğrenci(!) kayboldu. Sonra araştırdım, baktım hesabını ele geçirmiş birileri. Yani benimle konuşan öğrencim filan değil.

İşte bunlar dolandırıcının şapşalları. Kendilerini uyanık sanan geri zekalılar. Ama ne yazık ki bunların tuzaklarına düşenler de var.

Bir kaç ay önce oğluma bir telefon gelmiş.

-Alooo Cihangir Bey…Ben sizi falanca polis merkezinden arıyorum. Burada hesabınızda yaptığımız incelemeler sonucunda sizin hesabınızdan bir terör örgütüne para yatırıldığını gördük. Bu bildiğiniz gibi ciddi bir suçtur.
-Eeeee?
-E si. Bize kredi kartınızın numarasını ve şifresini verirseniz biz bu olumsuz durumu düzelteceğiz.
- Yani ben bir terör örgütüne para yatırmışım ama siz böyle bir suçun üstünü kapatacaksınız devletin polisi olarak öyle mi?
-Değil…Biz sizi araştırdık. Böyle bir şey yapmayacak biri olduğunuzu biliyoruz. Bundan eminiz. Bir teknolojik hata olmuş. İşte onu düzelteceğiz.
-Hakkımda her şeyi bildiğinize göre kredi kartımın numarasını, şifremi de biliyor olmanız gerekmez mi?
-Nereden bilelim kardeşim. Polisiz dediysek müneccim değiliz ya.
-Peki ben bu şifreyi ve kartın numarasını vermezsem ne olur?
-Oraya gelir, seni merkeze çeker ‘’Terör örgütüne niçin para gönderdin?’’ Diye anandan emdiğin sütü burnundan getiririz.
-Elinizden geleni ardınıza koyarsanız şerefsizsiniz. Adresimi biliyorsunuz sanırım bilmiyorsanız da vereyim, çıkın gelin. Burada diğer güvenlik görevlisi arkadaşlarımla( Oğlum güvenlik görevlisidir.) ve polis arkadaşlarla sizi bekliyor olacağız. Sıkıyorsa buyurun.

Dediğim gibi bunlar dolandırıcıların şapşal olanları ama yine de özellikle ‘’Hesabınızdan terör örgütüne para aktarılmış.’’ Denince bizim vatandaşın paçaları tutuşuyor ve bu hainlerin tuzağına düşüyor. Fakat daha tam anlamıyla şapşal olan dolandırıcı tipini anlatmadım size. Şimdi sıra onda.

Bir kaç gün önce kardeşimin hanımına bir telefon geliyor.

-Alo hamfendi biz falanca polis merkezinden arıyoruz.
-Buyurun.
-Hanımefendi, hakkınızda şikayet var.
-Allah Allah…Kim ne diye şikayet etmiş ki beni?
-Şikayet edenin kimliğini söyleyemeyiz ama şikayet konusu şu: Siz güya komşularınızdan birinin evine girerek o komşunuz olan bir kadının altınlarını çalmışsınız.

Yengem uyanıyor. Başlıyor bu salaklarla oynamaya

- Her kim söylemişse yalan söylemiş. İnanmayın. Bunlar tamamen mesnetten yoksuz asılsız iddialar.Müddei, iddiasını ispat etmek zorundadır. İddiasını ispat edemeyen şerefsizdir.
-Hanımefendi…Asıllı ya da değil. Biz bu devletin polisi olarak gerekeni yapmak zorundayız.
-Siz onu bunu bırakın da beni kim şikayet etmiş onu söyleyin ki gidip o namussuz karının saçlarını elime bir dolayayım.
-Sizi kimin şikayet ettiğini söyleyemeyiz.
-Eeee. Ne olacak şimdi?
-Evinize geleceğiz ve evinizde arama yapıp altınların sizde olup olmadığını tespit edeceğiz.
-Hay Allah razı olsun. Önceden haber verdiğiniz iyi oldu. Siz gelene kadar ben o altınları evin dışında başka bir yere saklayayım bari

İşte bunlar da dolandırıcının salakları, şapşalları…

Allah her türlüsünden muhafaza eylesin.

( Dolandırıcının Şapşalı başlıklı yazı Sami Biber tarafından 9.07.2020 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.