TURİZM BAŞKA İLTİCA BAŞKA

"Yeni bir yer bulamazsın
Yeni bir yol bulamazsın
Bu şehir arkandan gelir"
                              Kavafis

Özellikle gençlerimizin son zamanlarda sıklıkla dillendirdiği bir konu bu "Mutsuzum! İş yok, adalet yok! Ben artık Türkiye'de yaşamak istemiyorum."
Bir yere kadar hak veriyorum. Gerçekten de ülkemizde her şey karmakarışık.
Hepimiz siyasete ve sosyal medyaya kitlenmişiz; gündemimizi onlar belirliyor.
Düşünsenize; bütün gün elimizde akıllı telefonlar ya da önümüzde bilgisayarlar, ellerimiz tuşlarda. Nereyi açsak bizden olmayan şeyler çıkıyor karşımıza ya da bizi çileden çıkaran siyasi söylemler...
Hergün biraz daha benliğimizden, değerlerimizden uzaklaşıyoruz, içimiz boşalıyor!
Peki o boşluğu neyle dolduruyoruz?
Bize ait olmayan, bilmediğimiz şeylerle.
Hani organ nakli yapıldığında bazı durumlarda vücut bunu kabul etmez ve çoğu zaman hasta kayıpları yaşanır ya aynen öyle.
İçimizdeki boşluğa yerleştirmeye çalıştığımız o şeyler bizi biz olmaktan uzaklaştırıyor.
Yine de bazı şeyleri unutmaz insan, arar.
Hiç unutmam üniversite yıllarımda önüme Bir çok imkan çıktı!
Mesela: İngiltere, Kanada, Avustralya' ya gitmek gibi. O zamanlar Hocalarımı, arkadaşlarımı benden çok daha fazla sevindiren bu durum beni hiç mutlu etmemişti.
İnsan evini taşıdığı zaman, mahallesinden, şehrinden ayrıldığı zaman bile yıllar geçse de kalbi hep memleketinde kalır.
İstanbul’da üniversiteye başladığım ilk yıllarda 35 plaka gördüğüm zaman gözlerim dolardı.
Yurdum insanı buna 'GURBET' diyor.
"Ne olacak sanki istediğin zaman ülkenin her köşesine gitme imkanın var" diyebilirsiniz ama yine de gurbettesiniz.
Bir de başka ülkelere gittiğinizi düşün; dili ayrı, kültürü ayrı, insanı benim insanıma benzemiyor, yemekleri, yaşam tarzları bana uymuyor... 
İşte o zaman bir süre doku uyuşmazlığı yaşıyorsunuz. Sonra ya onlar gibi olarak benliğinizden vazgeçiyor ya da pılıyı pırtıyı toplayıp doğduğunuz topraklara geri dönüyorsunuz.
Üstelik Vatan topraklarına ayak basar basmaz yerlere kapanıp toprağı öpüyorsunuz:
"Havasına, suyuna, taşına toprağına
Bin can feda benim yurduma
Her köşesi cennetim, ezilir yanar içim
BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM" diye diye.
Uzattım biliyorum ama şu fıkrayı anlatıp konuyu bağlayayım.
Çookk muteber bir adam vefat eder ve sorgusuz sualsiz Cennete alınır. Adı üstünde Cennet; malum güzellikler, yiyecek, içecek...
Bir sorun var; ortalıklarda kimsecikler yok.
Adamın canı sıkılır ve meleklere durumunu anlatır "Ben sıkıldım, cehennemi görebilir miyim?"
Melekler şaşkın adamı anlamaya çalışır ama adam kararlı. Mecburen onu cehenneme götürürler.
Adam ne görsün; ortalıkta çalgı, çengi eğlence...
Akşama kadar orada kalır ve çok hoşuna gider.
Ertesi gün yine aynı talebi dillendirir, melekler şaşkın şaşkın birbirlerine bakar sonunda yine alıp cehenneme götürürler bizimkini. Akşam olunca adam istemeye istemeye cennete geri gelir. Üçüncü gün sabah erkenden çantasını toplayıp meleklere der ki "Ben burada sıkılıyorum, cehenneme gidip, hep orada kalmak istiyorum"
Melekler bu kez korku dolu gözlerle birbirlerine bakarlar ve adamı bu isteğinden vazgeçmesi konusunda ikna etmeye çalışırlar.
Ne mümkün!
Başaramayınca; üzgün ve tedirgin bir şekilde adamı kolundan tutup cehennemin kapısına bırakırlar.
Bizimki sevinçle kapıyı açar açmaz kafasına yediği topuzla yedi kat yerin dibine girip çıkar.
Alevler, acıyla bağıran insanlar...
Hışımla bağırır zebanilere
"Burası neresi? Ben cehenneme gitmek istemiştim, yanlış yere getirdiler beni!"
Zebaniler cevap verir
"Beyefendi burası cehennem!"
"Nasıl olur ben üç gün gelip gittim, gayet güzeldi. Burası cehennem olamaz!"
Zebaniler alaycı bir uslupla cevap verirler
"TURİZM BAŞKA, İLTİCA BAŞKA!"
İşte bu durumlara düşmemek için çok iyi düşünmek gerekir.
Öncelikle ailelerin, ülkeyi yönetenlerin bu konuda acil tedbirler alması ve yavaş yavaş içleri boşaltılan gençlerin içlerini yine bizden olan şeylerle doldurmanın yollarını bulması gerekir.
Henüz ipin ucu bizdeyken!

Saygılarımla
Sebahat Karagöz
30 Haziran 2020
( Turizm Başka İltica Başka başlıklı yazı S.Karagöz tarafından 30.06.2020 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.