Türkülerimiz yazılı olmayan dilden dile dolaşan tarihimizin sesli halleridir. Erzurumlu Emrah’ın bir türküsü şöyle başlar:

 

                Bad-ı saba selam eyle o yare

Mübarek hatırı hoş mudur nedir

Nideyim yitirdim bulamam çare

Mestan ela gözler yaş mıdır nedir

 

Erzurumlu Emrah sabahın seherinde esen rüzgâra (saba) söyleyip yârine selam yolluyor.

Elimde Mustafa Taş’ın 2018 yılı basılmış bir kitabı var. Kitaba isim olarak “bad-ı hayat” verilmiş. Yani hayat rüzgarı… aslında kitap bu ismi:

 

                “Bazen delip geçmekte,

Herşeyi bitirmekte,

Sona erememekte,

Eser ki Bad-ı Hayat.”  Şiirinin adından almakta

 

Kitap 148 sayfadan ve 112 şiirden oluşmakta. İçindekiler kısmına bakıldığında her şiirin doğal olarak bir başlığını görürken iki şiire başlık verilmemiş. Bu şiirleri okuduğunuzda ikisinin de babası için yazıldığını görürsünüz. Nedendir bilinmez bu iki şiir başlıksız yayına girmiş. Şiir başlıkları da belki tesadüf olacak şekilde hepsi tek kelimelik başlıklardan oluşmuş. “Börühan, Çığlık, Unutamadım, İmkânsız, Yorgunum, Mezar, Dua…” bu başlıklardan birkaçı sadece.

 

Şiirlerini genelde hece ölçülü yazan Taş, zaman zaman serbest şiirlerde serpiştirmiş kitabın aralarına. Yazar mısın? Başlıklı şiir serbest şiirine bir örnek:

 

                “Yazar mısın diye sordu,

Yalan söyledim.

Yazar değilim dedim.

Oysa yazdım, bir zamanlar duvarlara…”

 

 

Şair hece ölçülü ve serbest şiirlerinin yanında “Hey Çocuk;” diye başlayan “Çocuk” başlıklı şiirini beyitler şeklinde oluşturmuş ve tam 22 beyit ile tamamlamış şiirini. Bu beyitlerden oluşan şiirin belki bu güne kadar görmediğim bir özelliğine rastladım. Beyitlerin son kelimeleri aynı kelimelerle oluşturmuş fakat bunlar anlamları farklı kelimeler. Bir örnek:

 

“Dünyada ölü kadar sayısı varmış SAĞIN

Yalnız kalırsın ve bomboştur solun, SAĞIN!..”

 

Şair Mustafa Taş şiirlerinde hemen hemen her konuya sözüm var demiş ve başlamış yazmaya. Hangi konuda ne yazmış onu sizlerin kitabı alıp okumanıza bırakıyor, buraya bir şiirini alarak şair Mustafa Taş’a yeni eserlerini beklediğimizin haberini veriyor, saygılar sunuyorum.

 

                BÖRÜHAN

 

Burçtan ödün vermeyen yıkılmayan bir kale

Sevdanın ateşinden düştüm dillerden dile

Sana olan aşkımı dünya bilir yine de

Ben ki deli Börühan nasıl geldim bu hale

 

Bir burcundan el salla yüzünü göreyim

Gecem yok ki rüyamda seni göremeyeyim

Güneşimde hülyana dalan bak yine benim

Ben ki deli Börühan uğruna bir köleyim

 

Sen sunmuş olsan zehir bile içilir

İçimdeki bu sevda beni yiyip bitirir

Kulağımdaki sesin bedenimi eritir

Ben ki deli Börühan tüm dünyamı yeşertir

 

Ey güzeller güzeli sana âşıktır her can

Elimdeki kalemim yazmaz oldu heycandan

Sana kavuşmak için koştum dört bir yanından

Sen ki Kızılelma’sın, ben ki deli Börühan

( Bad-ı Hayat Üzerine başlıklı yazı Halil MANUŞ tarafından 10.06.2020 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.