Ebe yok muydu be anne

Sırtıma felek nasıl vurduysa temmuz sıcağında

Ağlamaya başlasın da üşüsün diye

 

Kim patlattı kırmızı balonumu

Kim çaldı misketlerimi

Kim ısladı gözlerimi

Hüzün zanaatı babamdan miras mı kaldı bana

 

Gülmek bize hiç geldi mi anne

Gaz lambasını yak da gece gelirse göreyim

 

Daha çırakken

Ağzıma doldurdum kara kaderin kömürünü

Burnumdan soluyup körükledim ocağı

Kıvılcımlar çıktı tebessümden

 

Kalfa olunca

Örsün üzerinde dövdüm mutluluğu

Suyunu gözyaşımla verdim

Çelikten gülen maske yaptım

Özel günler için yüzüne

Gülmek sana çok yakıştı be anne

 

İnat edip bize gelmeyen huzura

Keçi boynuzundan kızak saptım

Gelirken çığ altında kaldı

Ağlamalarımız üşüdü be anne

 

Isınmak için

Bir Gül’ün ela gözlerindeki ham demiri

Sevdamın közüyle eritip

Kurşun döktüm yüreğime

Umudu perçinledim üzerine

Nazar alıp onu da götürdü

Hem ağladım hem üşüdüm be anne

 

Demirden kuş kanadı yaptım ardından uçmak için

Alman kazması yaptım deşip bulmak için

Tırmık yaptım dikenleri yoldan atmak için

 

Her şeyi yaptım

Mutluluk kapısına anahtar yaptım

Gülüşümü bulamadım,

Usta mı oldum ben anne

Babadan kalma hüznün ustası

Üşüyorum be anne hadi sarıl bana


( Hüzün Zanaatı Babamdan Miras başlıklı yazı Kazım Gök tarafından 4.06.2020 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.