Olay tamamen gerçektir.
----------------------------------------------------------------------------------------------------------
Sandıklı İmam-Hatip ve Anadolu İmam-Hatip Lisesinin emektar hizmetlilerinden
birisiydi Fehmi abi. Aslında yaşça benden iki yaş küçük olduğu halde her
nedense ben ona Fehmi abi diyordum o da hiç bozuntuya vermeden ne zaman Fehmi
Abi diye hitap etsem ‘’ Buyur abem ‘’ diye cevap veriyordu.
Kısa boylu, kırmızı tombul yanaklı, oldukça sevimli, hoş sohbet birisiydi.
Tarih öğretmeni olarak görev yaptığım bu okul pansiyonlu bir okul olduğu için
günün nöbetçi öğretmenlerinden birisi gece de nöbete kalırdı. Yani geceyi
okulun pansiyonunda geçirirdik. Bir de hizmetlilerden biri bulunurdu yanımızda.
Okulda hepi topu dört hizmetli olduğu için hizmetlilere dört günde bir sıra
gelirken öğretmenlere haftada bir sıra gelirdi. O bakımdan da sık sık Fehmi
ile birlikte nöbet tutmuşluğumuz olmuştur.
Fehmi şakadan anlayan, kendisine şaka yapıldığında hoşgörü ile karşılayan bir
insan olduğu gibi aynı zamanda gülmeyi ve güldürmeyi de bilen bir insandı.
Onunla nöbet tutmak bir zevkti anlayacağınız.
Bir gün yine nöbetim Fehmi ile denk gelmişti. Bakalım bu gün yine ne
cevherler yumurtlayacak diye beklemeye başladım.
Akşam yemeği, akşam etüdü, onun etüd sonrasında okul koridorlarına paspas
çekmesi, bu arada benim öğrencilerin def-i hacetlerini eyleyip el ayak
yıkamalarını kontrolüm ve akabinde onları yatağa sokup yoklama almamı
müteakip artık okul pansiyonunda rahat rahat muhabbetimizi edebilirdik.
Bu muhabbet faslı hep hizmetlilerin yattığı odada yapılır ve aslında uzun
sürmezdi fakat yine de öğrenciler yattıktan, daha doğrusu yataklarına
girdikten sonra mutlaka yapılırdı. Çünkü her ne kadar en geç saat 21.00 de
tüm öğrencilerin yatmış olması gerekse de gençlerin birbirlerine anlatacakları
o kadar çok şey vardı ki. Onlar da yatmazlardı kolay kolay. Mırıl mırıl
konuşmaları koridorlara kadar gelirdi ve zannedildiği gibi imam-hatip lisesi
öğrencileri öyle kız arkadaşları olmayan, bu tür arkadaşlıkları haram ve
günah gören masum kuzucuklar değildi. Yaklaşık hepisinin aynı okuldan ya da
başka okullardan sevgilileri vardı.
Evet, öğrencilere ‘’ Harama el uzatmak çok büyük günahtır ‘’ desek de onlar
zaman zaman kız arkadaşlarının saçlarına el uzatır, bu yüzden de idarecilerin
sert müdahalelerine maruz kalırlardı ama yine de neticede onlar da diğer
okulların öğrencileri gibi gençtiler. ( O vakitler imam-hatip lisesi kız
öğrencileri sadece kur’an dersinde başlarını örtebiliyorlar, diğer tüm
zamanlarda başları açık oluyordu)
Neyse…Öğrenciler kendi aralarında konuşurlarken ben de Fehmi ile muhabbete
başladım. Konu nasıl geldi hatırlamıyorum ama aile içi geçimsizliklerden
bahsediyoruz…Fehmi başladı anlatmaya.
-Aile içi geçimsizliklerin en önemli sebeplerinden birisi erkeğin gadını
memnun edememesidir.
-Nasıl yani? Memnun edememe derken?
-Yani hocam gadının göynünü de gözünü de doyrecen.
-Yani maddi olarak kadına sıkıntı yaşatmayacaksın diyorsun öyle mi?
-Yok yahu, bizim gadınımız darlığa alışgındır. Öyle deel.
-Ya nasıl peki?
-Bak sene bir misal vereyim anna. Bizim bir agraba gızı var. Duydum ki
gocasından ayrılmak isteyo. Dutturmuş ille de ‘’ Ben bu herifi istemeyom.’’
Anası bubası, gaynenesi, gayın bubası ‘’Buna büyü yaptılar herhal’’ diye
muskacılara gidip muska yaptırmışlar, olmamış pisigologlara gidip ‘’ Dogtor
bey, dogtor hanım bi bagıverin bu gızın derdi ne?’’ Diye avuc avuç para
dökmüşler ille velakin bizim gız bi dürlü gocasından boşenme isteğinden
caymamış. Gızdım tabii ki. Çünkü gocası bizim gızın bir dediğini iki etmeyo.
Başına vur ekmeğini elinden al türünden bir herif.
-Eee derdi neymiş peki?
-Ben de sordum. ‘’Gızım derdin ne? Herif gak diyon et, guk diyon süt veriyo.
Daha ne istiyon da heriften boşancen?’’ Dedim.
-Anlattı mı peki sebep neymiş?
-Önce ıkındı sıkındı. Bagtım anasından bubasından çekineyo, dedim ki gel baş
başa gonuşalım. Aldım bizim gızı götürdüm bir başka odaya. Orada yine sordum
‘’ Gızım de hele bakalım senin derdin ne? Niçin gocenden boşanmak isteyon? ‘’
Dedi ki ‘’ Fehmi emmi. Benim gocem sünepenin teki. Erkek gibi erkek deel.
-Haaa anladım. Adam iktidarsız yani.
-Yav hocam iktidarla muhafeletle alagası yok olayın. Mesele partı meselesi
deel. Garı goca igisi de aynı partıdan.
-Öyle değil. Yani adam kadına karşı yataktaki erkeklik görevini yerine getiremiyor
herhalde?
- Yok. Tam olarak öyle de deel.
-Nasıl yani? Bunun tamı, yarımı da mı var?
-Valla ben de bilmeyodum emme varmış. Bizim gız dedi ki ‘’ Erkek dediğin akşam
başleycek, zabah yine ‘’ Bir daha’’ Deycek
-Ohaaaa.
-Ben de aynen öyle dedim. Dedim ki ‘’ Gızım öyle erkek varsa cinsiyet
değişdirem bi dene de bene bul ‘
‘’Bi dene de bene bul’’ Lafı üzerine bir kahkaha salmışım ki sormayın. Bazı
öğrenciler ‘’ Ne oluyor?’ Diye bizim odaya geldiler.
Bu geceki kahkaha gıdamı da almıştım: Fehmi ile karşılıklı ‘’ Allah rahatlık
versin. ‘’ Diyerek odalarımıza çekildik ve uyumaya başladık.
Yarım saat ya uyumuştuk ya uyumamıştık baktım kapım çalınıyor. Açtım karşımda
bir öğrenci ‘’ Hocam Fehmi Amca çok fena. İnleyip duruyor. Bir bakar mısınız?’’
Hemen telaşla Fehmi’nin odasına girdim. Baktım rengi benzi atmış, inim inim
inliyor.’’ Ne oldu yahu ?’’ Dedim ; ‘’ Hoca öleyon ben. Garnıııımmm’’ Deyip
inliyor. Durum vahim. Hemen okulun cipi ile Sandıklı Devlet Hastanesi acil
servisine kaldırdık Fehmi’yi
Doktor şöyle bir karnını yoklayıp hemen teşhisi koydu ‘’ Apandist ‘’ Derhal
ameliyata alınması gerekiyor.
Uzman doktorların gelmesi, tahliller, röntgenler filan derken bize ‘’
Ameliyata alıyoruz. Sizin beklemenize lüzum yok. Evlerinize gidebilirsiniz.’’
Dediler. Zaten bu arada ailesi de gelmişti. Biz tekrar okula döndük. Okula
dönmesine döndük ama aklımız Fehmide…
Sabahleyin durumdan haberdar olan okul idaresi ve dersi boş olan arkadaşlar
onu ziyarete gittilerse de maalesef ziyaret edemediler. Çünkü Fehmi yoğun
bakıma kaldırılmıştı. Ben ‘’ Allah Allah basit bir apandist ameliyatı… Yoğun
bakımlık ne oldu ki?’’ Diye telaşa kapıldım ama hiç kimse tam olarak ne
olduğunu bilmiyor.
O gün oldukça fazla dersim olduğundan ancak ikindiden sonra hastaneye gittim
ve Fehmi’nin durumunun ne olduğunu sordum. Görevli hemşire ‘’Afyon Devlet
Hastanesine kaldırıldı arkadaşınız. ‘’ Deyince iyice eteklerim tutuştu.
‘’Allah Allah…Basit bir apandist yahu alt tarafı. Ben koskoca mide ameliyatı
oldum, ameliyatın ertesi günü ayağa kalktım. Buna ne oldu ki önce yoğun
bakım, sonra Afyon Devlet Hastanesi?’’ Diye düşünüyorum ama kesin bir şey
söyleyemiyorlar bir türlü.
İşin kötü tarafı Afyon Devlet Hastanesinin hasta ziyaret saati bizim ders
saatleriyle çakışıyor. Hasta ziyaret saati dışında herhangi bir görüşme
mümkün değil ve bu arada hasta hakkında herhangi bir bilgi almamız da mümkün
değil. Nitekim idareciler Afyon’a gittiler ama ‘’Hastanız mide ameliyatı
oldu. Şimdi yoğun bakımda, görüşmeniz mümkün değil’’ Den başka onlara da bir
şey söylememişler.
‘’Mide ameliyatı mı? Haydaaa o da nereden çıktı?’’ Dediğinizi duyar gibiyim.
Evet..Meğer Fehmi’nin rahatsızlığı apandist değil mide imiş. Midesinde ülser
varmış ve onu rahatsız eden asıl sebep buymuş. Afyon Devlet Hastanesinde mide
ameliyatı olarak midenin bir kısmını aldırmış.
Ben hem üzüldüm hem de yine espri yapmadan duramadım ‘’ İyi olmuş. Midesi çok
büyüktü zaten. Bu sayede biraz incelir’’ Dediysem de yoğun bakımda olması
herkes gibi beni de endişeye sevk ediyordu.
Derken efendim günlerden Cumartesi oldu ve birkaç arkadaş Fehmi’yi ziyaret
için Afyon’a Devlet Hastanesine gittik. Gitmesine gittik ama Fehmi’yi
göremedik. Çünkü Fehmi, ağrıları hiç eksilmediği için çok acil olarak Antalya
Tıp Fakültesi Hastanesine kaldırılmıştı. Bir kez daha ‘’Haydaaaa’’ dedik.
İşin doğrusu Antalya Tıp Fakültesine gitmedim. Neme lazım ben hangi hastaneye
gitsem zavallıyı bir başka hastaneye naklediyorlardı. Bakarsın Antalya Tıp
Fakültesi Hatanesine gitsem bu sefer de İstanbul Tıbba, sonra da Karacaahmet
ya da Zincirlikuyu’ya nakledebilirlerdi garibimi.
Bir hafta kadar sonra evinde ziyaretine gittim.
-Eee anlat bakalım Fehmi Usta. Antalya Tıp Fakültesinde ne dediler bu
hususta?
-Ne deycekler hocam? Dediler ki:’’ Sandıklıdaki doktorlar apandistinde,
Afyondaki doktorlar da midende maden mi aradılar senin?’’
-Eee sen ne cavap verdin?
-‘’Bilemeyon gari doktor bey. Soyun dediler soyunduk, gokla dediler gokladık
( narkozu kast ediyor) Neremde ne aradıklarını ben nerden bilem.’’ Dedim.
-Yav tamam da senin derdin neymiş?
-N’olcek hocam. Meğer safra kesesiymiş.
-Eee?
-E si onu da alıverdiler..
-Yani taksit taksit söktüler seni resmen.
-Yav hocam gorktum oradan da İstanbul’a gönderirler diye.
-Eeee haklısın. İstanbulda da dalağı alırlardı zahir.
-Yok hocam ondan gorkmedim. Ya İstanbulda da ‘’Bu herif gebe deyip kürtaş
ediverselerdi n’olcekti ?’’
Bahtsız bedevi ve çöldeki Kutup ayısı geldi aklıma. İnsanda bu şans olunca
olur muydu olurdu. Yine de ucuz kurtulmuştu Fehmi.