Ey insan, ey düşman sen ne yapabilirsin ki bana Allah izin vermezse… Korkutur durursun, neymiş öldürürüm, neymiş aç bırakırım, neymiş anandan babandan yardan, çocuğundan, sevdiklerinden ayırırım… Ayırmak dedim de, Sümeyye değil miydi iki ayağına ayırmışlar ama yine Allah’u ekber demişti… Bilal-i Habeşi çöl sıcağında karnına taş koymuşlar yine Allah’u ekber demişti… Anahtar kelime inanmak, ölümün Allah’a kavuşmak olduğuna ve sorgunun olduğuna şüpheye, vesveseye düşmeden inanmak, iman etmek!


Kişi belki diyor ki, gerçi rızkın Allah’tan verildiği yüce kitapta yazıyor ama istiyorum kimse vermiyor, hala açım, hala faiziyle birisi bana para verse açlığımı gideriyorum, evim oluyor, o yedi düvel için çalışsam beni koruyor, her ne kadar köpek gibi muamele etse de, öncesinden daha fazla şeye sahip oluyorum. Hani bunları yaşamışken Allah’a mı inanayım, gördüklerime ve yaşadıklarıma mı? Hani Allah, göremiyorum ki diye de sonunda kıvırıyor.


Ben de diyorum ki, sen o gördüğün için daha fazla çalışıp hak ettiğinden çok daha az eline geçmiyor mu? Kul olduğun zalim sana bu parayı boşuna mı veriyor. Çok fazla çalışıp keyif süreyim diye seni sömürüyor. Eğer elinde bir sepet sokak sokak dolaşıp simit satsan, belki bu zalimin verdiğinden daha fazla kazanırsın ve huzurlu olursun. Elbette faiz veya kredi alarak lüks evde oturuyorsun ama bilmem kaç yıl boyunca para ödediğin için ne tatile gidersin ne evine bir şeyler alırsın ne de istediğin gibi yiyebilirsin. Ama banka hep kar ediyor ve senden aldığıyla çalışanına fazla para veriyor, kendisi lüks içinde yaşıyor, paraya para demiyor. Sence kim mutlu banka mı sen mi?


Allah’ı aramak yerine, onun dediklerini yapmakla Onu hissedersin kalbinde… Hani ölmüşse atanı, sen onun sevdikleriyle paylaştığında onu yaşattığın gibi, Allah’ı da onun yarattıklarıyla paylaştığında yaşamına katarsın. Biz dört boyuta mahkum kullarız. Aciziz. Sonsuz varlık ve güce sahip Rabbimizi nasıl dört boyutta görebiliriz ki? Bu mümkün mü… Bir de görme frekanslarımız o kadar sınırlı ki… Bize uzun gelen bir ömür, Rabbim indinde bir nefes kadar kısa belki de. En azından aklımızı kullandığımız kıt bir alanda bunu yorumlamaya çalışmak ne kadar doğru. Rabbim kendisini görmemizi dileseydi bunu yapardı. Hz Musa a.s da olduğu gibi.  


Bu yüzden Rabbim ne derse ona uy, düşmanın seni yıldırmasına izin verme. İnancında sapma olmasın! Bu dünyaya sahiplenmek yerine, yokluğunu kabullenmeye çalış ve ölmeden ölmeyi öğren, yaşa… Allah’tan başkasından korkma. Allah’tan korkmak ise Kur’ana göre yaşamak demek, tıpkı peygamberin kabulu gibi. Eğer yüce kitaba göre yaşar ve bundan taviz vermezsen, zaten dünyalık ile de meşgul olmazsın. Düşman kapına gelse, dersin ki, “ Rabbim beni yanına çağıracağı vakit gelmişse, ben de gitmeye razıyım. Ölüm bana Allah’a, aşka kavuşmak gibidir. Kim aşkına kavuşmayı red eder ki… “ Düşmanla savaş, ona elinden geldiğince diren. Sonunda ya gazisisin düşmandan kurtulursun, ya şehitsin Mevla’ya kavuşursun. Köpek değil, kurt olursun…


Eğer Kur’ana göre yaşarsan, çalışırsan, çabalarsan her şeyin olur dünyalık olarak da.  Ancak dünyalık gaye değil araçtır nefsin için. Allah’a güven, onu kendine benzer şekilde arama… Sen dediklerini yaşarsan zaten onu bulmuşsun demektir. Allah’ı dünyada yaşarken bulmak ne büyük nimettir, bilseniz. Ölen eşya, yiyecek ve içecekle meşgul oldukça, gaye yaptıkça yaşlanıyor ve onlar gibi bedende çabucak ölüyor. Nimetleri araç gibi görün, israf etmeden kullanın. Onun da kölesi olmayın, inşallah. Ağzınızdan çıkan Allah’u ekber sözcüğünün bir ruhu olsun dilinizde. 


Sümeyye gibi, Bilal-i Habeş gibi, Allah’u ekber deyin. Dirilirsiniz ve yaşadığınız hayatın manası değişir hemen. Koronayla uğraşmaz, sigara ve alkolle eğlenmez, yalanla ve aldatmayla asla işiniz de olmaz. Ancak bunu denemek gerekir, tövbe ile yeni bir hayata başlamak da! Çabuk karar vermelisiz, hani ölüm var da!


Saffet Kuramaz

( Allah’ı Aramak Mı Yoksa Onun Dediklerini Harfiyen Yapmak Mı Gerekir başlıklı yazı safdeha tarafından 2.06.2020 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.