Yıllar önce okuduğun bir şiirin ilk mısraları zaman zaman belleğimde yer etmiştir.

Derin derin al nefesleri a çocuğum
Esmeyi verir bir gün bu akasyalı sümbüllü rüzgarlar

Böyle devam ediyordu.Sanırım Hisar,Edebiyat dergisinin seksenli yıllar öncesiyde yayınlanmıştı..
Şaire neden bu hissi duymuştu.O zamanlar,her şey doğaldı.Belki ilk önceekmekler bozulmuştu.Oktay Akbal'ın öykülerinde yazdığı gibi.

Sonra şehirler kalabalıklaştı.İnsanlar birbirini tanımaz oldu.Doğanın ilk değişiminden etkilenen kuşlar şehri terk etti.Eski mahallerinin yerini yeni şehirler aldı.Baş döndürücü bir değişim başladı.

Eski,siyah beyaz fotoğrafları özler olduk.Yeni teknoloji fotojenik fotoğraflar çekmek için yeni mekanlar aramaya başladı.Eski hanlarımız,Kervan saraylarımız hatırlamaya başladık.Bu arada kaybolan meslekler gündeme geldi.Nalbant,semerci,sobacı,beşikci,ahşap nalic yapan ne varsa onları arayıp bir kaybolan meslekler eseri çıkarmaya başladık.Ama o zamanlar sanata ilgi olmadığı için bazıları kayıt altına alınmadan kayboldu.Ama bir kısmı kitaplaştı.Neden bu kadar kendi kültürümüze yabancı kalmıştık.

Şimdilerde bir antika merakı başladı.Çok değerli evlerimizde bulunan sanat değeri yüksek eşyalar yok bahasına hurdacılara verilmişti.Oğular ve kızları tarafından.Sonra kaybettiklerinin değerini acı da olsa anladılar.
Bu yeni kolay yaşamak alışkanlığı bize çok şey kaybettirdi.
Okumak yerine mesaj okumayı tercih ettik.Hızla düşen kitap baskıları,yazılı kültürden görsel kültüre yönellti bizleri.
Gazetelerin internet hızında haberlere ulaşamaması sebebiyle trajlarının düşeceği ilk haberciydi.Gazeteyi,kitabı elimize alıp o nun kokusunu duyma zevkinden uzaklaştık.Az bir kitap okuru hala sahaflarda kitap arayıp bu geleneğin devam etmesinde etken oluyor.

Hatta bu okurların zamanının az olmasından dolayı zaman zaman kitap evlerine uğrayıp kitap alıyorlar.Okumaya zaman olmasada edebiyata bir katkımız olsun diye.
Kitapları alıp ta okuyamadıklarımız ayrı bir konu.Zamanın bir anında dönüp onlara bakmak,dokunmak,sayfaları çevirmek ne güzel bir keyif.

Nasıl nereden getirdi bu şiir beni bu konuya?Karantina günlerinde en çok özlediğimiz yerler.Gördüğümüz ama tekrar görmek istediğimiz yerler bir gurbet gibi burnumuz da tütmekte.
Bendeniz bu yasakların kalmasında ilk defa Şahruh köprüsüne gideceğim.Özlemle bakacağım,o muhteşem köprünün sanat eserine.Kimleri üstünden karşı tarafa taşıdı,onları emeği geçenleri düşüneceğim.Uzun uzun Kızılırmağın akşını seyredeceğim.Kim bilir bir daha ne zaman görmek kısmet olur..
( Esmeyi Verir Bir Gün Bu Akasyalı Sümbüllü Rüzgarlar başlıklı yazı M.Filizman tarafından 31.05.2020 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.