Patlat Bakayım Sekiz Kişiye Bir Gazoz—5.bölüm--
PATLAT BAKAYIM SEKİZ KİŞİYE
BİR GAZOZ—5.BÖLÜM--
Komedi filmleri içinde Kemal Sunal’a rakip olabilecek tek alternatif
Zeki Alasya- Metin Akpınar ikilisiydi ki bu ikili zaman zaman Kemal Sunal ile
de aynı filmlerde oynadılar. Mesela ’KÖYDEN İNDİM ŞEHİRE ’ ile ’ SALAK
MİLYONERLER ’ bunlardan biriydi. ( Saffet, Himmet, Hayret ve Gayret’in Bir
Fenerbahçe- Kayserispor maçında İnönü Stadının tam orasından kafayı çıkarmaları
filmin en güzel sahnelerinden biriydi ) Ayrıca Tarık Akan ve Emel Sayın’lı ’
MAVİ BONCUK ’ da kadrosu oldukça geniş güzel filmlerdendi. ( Taşınan bomboş bir
halı rulosunun içinden Emel Sayın’ın yuvarlana yuvarlana çıkması filmin belki
de en komik sahnesiydi )
Türk sinemasında bir de krallar dönemi yaşandı. Bu kralların birincisi Türk
sinemasının kralı Ayhan Işık, ötekisi de ’ Çirkin Kral ’ Diye anılan Yılmaz
Güney’di.
Ayhan Işık’ı ilk kez ’OTOBÜS YOLCULARI ’ Adlı bir filmde Görmüştüm. O filmde
Türkan Şoray ve Salih Tozan ile oynamıştı. Daha sonraları o kadar çok filmini
seyrettim ki yazmaya kalksam ayrı bir roman konusu olur. Yabancı sinemada nasıl
ki Clark Gable ’ Rüzgar gibi geçti ’ Filmiyle özellikle hatun milletinin
kalbinden rüzgar gibi geçmişse Türk sinemasında da Ayhan Işık, o Klark
bıyıklarıyla rüzgar gibi gelip geçiyordu. İsmini hatırlayamadığım bir renkli
film dışında hep iyi adamdı rahmetli.
Yılmaz Güney ise aslında kadın milletinin oldukça hayran olduğu birisi olmakla
beraber hep ’ Çirkin Kral ’ Diye anıldı. Oysa hiç de çirkin değil, aksine
özellikle de günümüzün hatunlarının çok bayıldığı tam bir maço tip vardı Yılmaz
Güney’de. O da genelde hep iyi adam olarak kötülere karşı mücadele etti durdu
garibim. Cılız sayılacak biri olmasına karşın iyi dövüşüyor, iyi silah
kullanıyordu. Özellikle de ağa kısmısına gıcıklığı vardı Yılmaz Güney’in.
Kabullenemiyordu bir türlü ’ Sen ağa, ben ağa inekleri kim sağa ’ durumlarını.
Sonraları ezilmiş, itilmiş, kakılmış Türk köylüsü ve devamlı örselenen içi
sınıfının sorunlarını ele alan filmler çevirmeye başladı. Hatta senaryolarını
yazdı, rejisörlüğünü yaptı. Her filminde insan haklarının yılmaz savunucusu
olmakla birlikte iki kişinin insan olduğunu unuttu nedense.
Önce eşi Nebahat Çehre’nin çenesini dağıttı bir yumrukta; sonra da Adana-
Yumurtalık savcısını vurarak öldürdü ve atıldığı hapisten firar ederek Fransa'ya
kaçtı. Orada da hayata gözlerini yumdu. ( Bunlar film değil, gerçek hayattan. )
Bu arada aklıma gelmişken: Türk sinemasının aslarından Fikret Hakan da bir
dönem evli olduğu Hümeyra’nın çenesini kırmıştır. Kuzey Vargın ise Salih
Güney’in üzerine bir şarjör mermi boşaltmış ancak yanlış hatırlamıyorsam sadece
bir tane kasığına isabet ettirmişti. ( Bunlar da gerçek hayattan )
Gerek dünya gerekse Türk sinemasında belirli bir dönem içinde olmayıp belki de
sinema tarihi ile başlayarak günümüze kadar uzanan zaman dilimi içerisinde bazı
filmler ’ Konulu filmler ’ olarak adlandırılmıştır. O filmlerin dışındakiler
konusuz filmler olduklarından mı yoksa konulu filmler daha kaliteli ve etkili
filmler olduklarından mı bilemem ama konulu filmler denince benim aklıma gelen
ilk filmler sessiz film olan Rudolph Valentino filmleri olup ’ Bunları
çevrildikleri dönemlerde çok seyrettim ’ Dersem bana ’ Yahu sen 150 yaşında
filan mısın?’ dersiniz...1926 da yani babamın doğduğu sene ölen bu yakışıklı
İtalyan’ın siyah-beyaz filmlerini çoook uzun yıllar sonra tv de izlemiştim tabii
ki. Adam Kurtuluş savaşımızda biz Türklerin başına bela olan İngiliz Casusu
Lawrence’i bile canlandırdı. Kendi döneminde özellikle Amerikalı kadınların çok
hayran oldukları biriymiş.
Bundan sonraki sırayı Charlie Cahplin alır ki bizde bu zât-ı Muhterem Şarlo
olarak bilinir...O da atlamalı zıplama hızlı siyah-beyaz filmlerin efsaneleri
arasında olup komedi filmleri çevirirdi genel olarak...Onun oynadığı bir film
tüm dünyayı gülmekten kasıp kavururken bir ülkeye girmesi kesinlikle
yasaklandı: Almanya...Çünkü Şarlo bu filmde Adolph Hitler’i çok fena şekilde
tiye alıyordu. Bu filimi de tv de ’ BÜYÜK DİKTATÖR ’ Olarak izledim. Şarlo
filmlerinin pek çoğu da sessiz filmlerdir. ( Büyük Diktatör sesli film tabii ki
)
Daha sonra Lorel- Hardi diye iki tip sinemalarda arz-ı endam etmişler.
Filmlerinde konu denen bir olay olmamakla birlikte oldukça komik idi bu ikili
de ama kesinlikle eminim ki bizdeki başarıları onların rol kaabiliyetlerinden
daha çok seslendirmelerini yapan Ferdi Tayfur’un ( Ferdi baba değil..Bu Ferdi
Tayfur başka Ferdi Tayfur ) başarısıdır. Bunları da tv sayesinde tanıdım.
Ferdi Tayfur bu seslendirme başarısını rahmetli babamın hep ’ Çok çok güzel
filmlerdi ’ Diye andığı ’ ÜÇ AHBAP ÇAVUŞLAR ’ Serisinde de göstermiş ve yabancı
ülkelerde Max Kardeşler olarak bilinen bu film serisi bizde Üç Ahbap Çavuşlar
olarak oynanmıştı. Babam bu karakterlerden Arşak Palabıyıkyan’ı anlata anlata
bitiremez ve kendisinin Klark bıyıklarına karşılık pala bıyıklı birini görünce
’Aha da Arşak Palabıyıkyan ’ Derdi. ( Maalesef hiç bir filmlerini görmedim..Ne
sinemada ne tv de ) ( Burada şu soru sorulabilir: Ferdi Tayfur tek başına mı üç
kişiyi birden seslendiriyordu? Evet tek başına üç kişiyi birden seslendiriyordu. )
Yabancı Filmler içinde efsane film elbette ki baş rollerinde Clark Gable ile
Scarlett O’Hara’nın oynadığı ’ RÜZGAR GİBİ GEÇTİ’ dir. Bu film Amerika’daki iç
savaşı, yani Kuzey- Güney savaşını anlatan sayısız filmlerden biri olmasına
rağmen sinemanın en efsane filmidir ve bu ününü günümüze kadar da sürdürmüştür.
Daha sonraki Dönemlerde yine ünü günümüze kadar gelen bir film vardır: ’
CASABLANCA ’ Baş rollerinde Hollyvoodun efsane çirkin kralı Humphery Bogard ve
güzeller güzeli İngird Bergman olmakla birlikte ve dahi bu film de Dünya
klasikleri arasına girmekle birlikte ben bu filmden çok da bir şey anlamadım.
Ancak Humphery Bogard’ın baş rolünde olduğu bir siyah-beyaz film vardı ki filme
hayran kadım seyrettiğim yıllarda. Filmin orijinal adı ’ WE’RE NO ANGELS yani ‘’ Biz melek değiliz’’ İdi ama bizde -
BENİM ÜÇ MELEĞİM ’ Adıyla gösterime girdi. Filminde Humphrey Bogart baş rolleri Aldo Ray
ve Peter Ustinov ile paylaşmıştır. Çeşitli suçlardan hapse giren üç melek
kalpli insanın komik ama aynı zamanda duygusal maceralarının anlatıldığı bu
filmde final sahnesi müthiştir...İzlenmesini tavsiye ederim. Film 1955 yılı
yapımı olmasına rağmen yanlış hatırlamıyorsam sinemada seyrettiğim
filmlerdendir.
Eski dönem yabancı ve konulu film kategorisinde kesinlikle izlenmesi gereken
filmlerden bir bölümünde peygamberler konu edilmiştir. Adem, Nuh, Musa, Yusuf
bunların başında olup beni en fazla etkileyenlerin başında baş rollerini Burt
Lancester ile İrene Papas’ın oynadığı ’ MUSA- MOSES THE LAWGİER ’ Gelir.Bu
filmde Hz Musa’nın Kızıl Denizi ikiye ayırması sahnesinden oldukça etkilenmeme
rağmen herkesin içinde banyo etmesi sahnesinden dolayı da çok kızmıştım.
Bu tür filmlere gitmememiz özellikle tembih edilse de tam bir film manyağı
olduğumuz için kaçırmamız mümkün değildi elbette. Efendim filmlerde Yahudilik, Hristiyanlık
propagandası yapılıyormuş...Yemişim propogandalarını...Kaçırır mıyım hiç?
Evet Kaçırmadım elbette ’ SAMSON VE DALİLAH’...Nasıl kaçardı böyle bir film?
Baş rollerini Hedy Lamarr, Victor Mature, George Sanders’in | oynadığı bu
filmde Samson’un , elindeki bir eşek çene kemiği ile düşmanlarını dağıtması. Ancak
Dalilah’ın aşkı ve tuzakları neticesinde gücünün kaynağı olan saçları
kesildikten sonra gözlerine mil çekilerek zındanlara atılması , daha sonra
Dalilah’ın ona aşık olması ve en sonunda tekrar gücünü topladığında çıkartıldığı
arenanın sütunlarını iterek arenayı da kendini de yok etmesi unutulacak gibi
değildir.(Görev yaptığım bir yerde imam her Kurban Bayramında Samson’u,
kafirleri helak eden Tennur Gazi yaparak anlatırdı bu olayı. İşin ilginci ise
hiç bir yazılı kaynakta bir deve çene kemiği ile ( hocamıza göre eşek değil
deve) yüzlerce kafiri yok eden bir Tennur Gazi’ye rastlamadım. Onca aradım
aradım bulamadım Tennur Gazi diye birini.
Baş rollerini Richard Burton ve Jean Simmons’un oynadığı ’SÜRGÜN- THE ROBE ’
Filminde ise Hz. İsayı çarmıha geren Romalı komutanın daha sonra duyduğu
pişmanlık ve Hz. İsa yoluna dönüşü anlatılır. Çok etkileyici bir filmdir.
Baş rolünü Anthony Quin’in oynadığı ’ BARABBAS ’ da aşağı yukarı Sürgün’e
benzer bazı yönleriyle...Hz. İsa ile birlikte Çarmıha gerilen bir kişi daha
vardır. Bu kişi hem katil, hem de hırsız olan Barabbastır ( Anthony Quinn )
Ancak Barabbas, Hz İsa’nın öldürülmesi şerefine serbest bırakılır.
Bırakılmasına bırakılır ama büyük bir iç hesaplaşmaya giren katil Barabbas
sonunda İsa’ya iman edenlerden biri oluverir.
Bu minvalden en ünlü ve etkileyici filmlerden biri de ’ BEN HUR ’ Filmi olup
buna O zamanki Erzurum ’Arı ’ Sinemasında gitmiştim...O sinema hâla durur mu
bilmem.Bu filmin baş rollerinde Charlton Heston , Stephen Boyd oynamıştır.
Hikâyeye göre Ben-Hur Yahudi bir aristokratken, İmparator Tiberius döneminde,
Romalı arkadaşı Messala’nın ihaneti ile köleleştirilmiştir. Bu andan sonra
hayatı büyük bir maceranın içinde kaybolur, maceranın az gözüken ama Ben-Hur’u
en derinden etkileyen figürü ise İsa’dır. Ben-Hur İsa’nın çarmıha gerilişine de
şahit olur. İşte bu olaydan sonra hayatı tamamen değişir Ben Hur’un ve o da İsa
inanlıları arasına girer...1959 yılı yapımı olan bu film bu konudaki en eski
film değildir elbette hatta ilginçtir Ben Hur 1907 ve 1925 yıllarında sessiz
film olarak da çevrilmiştir.
Bizim yerli filmlerde Hz. İsa çarmıha gerilmez. Çünkü İslam inancına göre
çarmıha gerilen ve çarmıhta öldürülen Hz. İsa değildir ama yine de bir tane de
olsa bizim filmimizde de Hz. İsa’ nın çarmıha gerilme sahnesi olmuştur ki bu
filmin Hz. İsa ile ilgisi yoktur. Hz İsa’nın ellerine ve ayaklarına çakılacak
çivileri çingenelerin hazırladığı, ancak bu çivilerden birinin kaybolması
yüzünden iki eline ayrı ayrı çivi çakıldığı halde ayakları bitiştirilerek her
iki ayağına bir çivi çakıldığına dair Hristiyan inancı olan bir argümandan yola
çıkılmış erotik sahneleri bol olan bir çingene filmidir güya. Çolpan İlhan ve
Kerem Alışık yani ana -oğul bu filmde yer almışlar. Ayrıca Rahmetli Savaş Ay
da bu filmde var. 2000 yılı yapımı ’ DANSÖZ ’ Filminde biz de Hz Hz. İsa’yı
çarmıha germişizdir Türk milleti olarak ama dediğim gibi filmin konusu Hz. İsa
ile ilgili değil.
Devam edeceğiz hem yerli hem de yabancı konulu filmlere.
(
Patlat Bakayım Sekiz Kişiye Bir Gazoz—5.bölüm-- başlıklı yazı
Sami Biber tarafından
12.05.2020 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.